logo

40’ta Bir Zekat; Kapitalizmin devamı, Köleliğin İstikrarı İçindir

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Toplum nezdinde Ramazan, kilometrelerin sıfırlandığı bir ay olarak algılanır. Kaynaşma, dayanışma, paylaşma ve ibadet ayıdır. Onun için on bir ayın sultanı denilir. Sabır şefkat ve yardımlaşma daha çok bu ayda uygulanır. Ritüellerin özellikle sünnet ibadetlerin  farz ibadetinin  dahi önüne geçtiği bir aydır. Mesela,  5 vakit namaz kılmayanlar dahi koşa koşa Teravih kılmak için camilere gider. Mahsuru yoktur ancak ben bu yazımda  başka bir ibadet ten Zekattan bahsetmek istiyorum… 

Zekat,  farzdır.  Neredeyse  Kuar’an ayetlerinin büyük bir bölümü zekat verin,  yardımlaşın, paylaşın buyruklarıyla doludur. Hal böyle iken Hz. Peygamberimizin  vefatından hemen sonra münafıklar ortaya çıkmış, dinden dönen binlerce insan Zekatı vermeyi ret etmişlerdir.

Bir kısım sözde Müslümanlar da Namazı kılarız ama asla Zekatı vermeyiz diyerek halife Ebubekir’e karşı  çıkmışlardır. Yalancı sahte peygamberler çoğalmıştır. Sözü uzatmayacağım … Hz. Ebu Bekir zekatı inkar edip vermeyenlere savaş açmış ordular göndermiştir. Ridde savaşları denilen o günlerde Ebubekir, uzun süre zekatı  vermeyenlerle savaşmış, sonunda galip gelmiştir. Dikkat ediniz; Namazı kılmayanlara, orucu tutmayanlara veya diğer ritüelleri yerine getirmeyenlere savaş  açmamakta, sadece zekatı vermeyenlere savaş açmaktadır.

Hal bu iken zekat,  Kuran’da  ve dinimizde önemli bir yer tutar. Özetle zekattan kaçış yoktur. Lakin uydurulmuş dinin propagandistleri böyle önemli bir farzı adeta köle sisteminin devamı için kullanmışlardır. Yani Kırkta bir zekat verdiğiniz zaman işi kurtarıyorsunuz. Hatta  50- 100 trilyonluk yalı da oturduğunuz zaman, 1 trilyonluk bir otomobile bindiğiniz takdirde zekat vermiyorsunuz.Neden? Çünkü binek hayvanı, aracı ya da oturduğunuz ev zekat’a  girmiyor da ondan. Nasıl ama ….  Lakin çfitçi iseniz zar zor karnınızı doyuruyor bir yıllık harcamalarınızın dışında 100 kilo buğdayınız varsa 10 kilosunu zekat vermek zorundasınız. Yani 100 kilo buğday bugünkü  şartlarda 150 tl etmektedir. Ne büyük servet değil mi ?  Sadece 150 tl … Bir aylık elektrik faturası bedeli.

Özetle; zekatı kapitalizmin devamı, köleliğin istikrarı için kullanıyorlar. Bunun anlamı şudur:  39’ bana , 1’i sana…  Yani, ben bir Müslüman olarak krallar gibi yaşayacağım sen ise benim kardeşim olarak ancak kırkta biri yiyip sürüneceksin demektir. Yok böyle bir şey.  Kur’an da ısrarla zekat verin buyruğu vardır birde zekat verilecek yerler 8 sınıf olarak belirtilmiştir. Ama uydurulmuş dinin ritüelcileri asırlardır bu konuyu tıpkı Yahudilerin Cumartesi yasakları gibi arkadan dolandırarak hedef şaşırtmışlardır. Hakiki Tevrat’a göre Cumartesi  Günü ticaret yasaktır. 6 gün  boyunca çalışıp biriktirilenler Cumartesi paylaşılarak yenip dağıtılacaktır. Paraya, mala, mülke tapan Yahudiler: o zamanın gözde sanatı  avlanma işine kılıf uyduruyorlar… Cumartesi yerine denizlere, göllere; ağaları, Cuma gününden atıp, Pazar günü topluyorlar … sözde Cumartesi yasağına uymuş oluyorlar. Bizim Kapitalist, abdestli Müslümanlarda 40’ta bir ile kendilerini avutuyorlar … Hadi oradan … Asırlardır  Zenginleri , kodaman kapitalist Müslümanları korumuşlardır. Bunların çoğu sözde alimdirler…  Türkiye’deki  İleri gelenleri bile Kapitalizmin sözde İslamcı finans kurumlarında  faizsiz  banka sömürgesine ön ayak olmuş, oralarda danışmanlık yaparak kasalarını doldurmaktadırlar.

 Sonuçta;  her yıl on binlerce çocuk Somali’de açlıktan ölürken, İslam Coğrafyası’nda açız feryatları Arşı Alay’ı inim inim inletirken, Akdeniz ve Eğe sahilleri her gün yüzlerce çocuğun cesetleri ile karaya savrulurken,  40’ta bir aldatmacası herkes tarafından deşifre edilip haykırılmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Teravih namazlarını 4 rekat yerine 2 rekat kılın gibi detaylarla uğraşacağına bu işe el atsın. Acaba Halife Ömer ile Ebu Bekir bu gün Müslümanların başında olsalardı zekatı , 40 ta bir olarak mı toplarlar yoksa  kırkta bir verenlerin üstüne orduları mı gönderirlerdi. Samimi bir şekilde kendinizi sorgulayın.Kaldı ki Şu ayet zekatın 40’ta 1 olduğunu iddia edenleri çürütmüyor mu? ‘’ Sana neyi infak edeceğini (yani vereceğini ) sorarlar deki; ihtiyaçtan fazlasının tamamını. Bakara 219

Son söz olarak, bu mübarek ayda Kur’an’ı mealinden ayetlerin altını çizerek her gün 20 sayfa okuyun. Ramazan sonu da bitirmiş olacak, kendinize geleceksiniz. Okuduğunu kıssalar ve diğer buyruklar sizleri İslam la buluşturarak yeniden doğacak yeniden Müslüman olacaksınız. Allah ile mecazen de olsa konuşacaksınız. Göreceksiniz Kur’an’ın yarısı vermekle, paylaşmakla adalet ve ahlakla geçmektedir. Ritüeller sadece detaylardadır.

İnsanlığın kurtuluşu Kur’an dadır. Kardeşliğin, refahın, paylaşmanın ve eşitliğin tesisi Kur’an dadır. Kaldı ki; Kur’an  bu değerler  için gelmiştir. Hep söylerim Babası bile belli olmayan Köle Bilal ile Kureyş’in en  zenginlerinden  Ebubekir’i  eşitleyerek kardeş yapan başka bir sistem yoktur.

Not: Belki bu yazıyı okuyanlar şöyle bir soru soracaklardır;  ‘’Sen zengin olsan yazdıklarını uygular mısın’’? Bilemiyorum …. Şüpheliyim. Lakin ben bu konuyu her platformda haykırmaya devam edeceğim. Binlerce takipçim var. Bir tanesi bu yazıdan sonra kesenin ağzını açar hayırda yarışırsa  Allah katında hem kendine yararlı olacak hem de bana yararlı olacaktır. Çünkü dünya hayatı oyun ve oynaştan ibarettir. Ayete de belirtildiği gibi Mallar ve evlatlar sadece dünyanın süsleridir.

Bir başkaları da diyecektir ki;  ’’ Zekatın miktarını Peygamberimizin sünnetine dayandırıyoruz’’ bende onlara diyorum ki;

  bugünkü şartlarda peygamberimiz yaşasaydı zekat miktarı acaba böyle mi olurdu. Bir de sözde Fakihler,  zekat miktarını artırsalar dinden mi çıkmış olurlar. Bir başka basit cevabım ise; Teravih Namazı , Hz. Peygamber zamanında hiçbir zaman cemaatle kılınmadı. hatta Peygamberimiz 20 rekat bile kılmadı. 4-8-12 olarak rivayet edilir. Teravih Namazını cemaatle 20 rekat haline getiren Hz. Ömer’dir.  hal bu iken siz miktar olarak Teravih Namazını Hz. Peygambere göre değil ,  Hz. Ömer’in uygulamasına göre kılıyorsunuz

Ramazan’ı şerifiniz paylaşmak ve yardımlaşmak dileğiyle mübarek olsun.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...