logo

DİNE KARŞI DİN VAR

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com

Türkiye’de en çok basılan kitap Kur’an-ı Kerim… En çok satılan yine Kur’an… Ayrıca en çok okunan da aynı  kutsal kitabımız. Lakin bu kitabın işlevi şehirlerin kilometrelerde dışında ölüler için okunmaktadır. Dirilerin kurtuluş ve refahı için Allah tarafından insanlığa bir anayasa  metni olarak gönderilen Kur’an’ı Kerim esasen yoksulların bulunduğu varoşlarda, zenginlerin oturdukları Gettolar da, fabrika önlerinde, banka kapılarında okunmalıdır.

 Kur’an insanlığın kurtuluşu için gönderilen bir reçete,ilaçtır, anayasadır. Oysak ki, bugün bu kitap reçete değil, ritüel amaçlı ölüler için okunan, anlaştırılmayan  kasıtlı olarak başka bir amaçlı misyon üstlendirilmektedir. Resmi İdeoloji ve onun uygulayıcısı diyanet, bu kurtuluş reçetesinin sadece ritüel kısımlarını alarak yaşam alanımıza sokmakta bu ise bilinçsiz bir şekilde Kuran’ın esas temelini ve tamamını inkar anlamını taşımaktadır. Tıpkı değiştirilen ve tahrif edilen İncil ve Tevrat gibi.

 İslam dinindeki algı, toplumda sadece namaz, oruç,hac,başörtüsü,mevlit, kandil,bayram ve Cuma olarak şırınga edilerek bu alana hapsedilmiştir.Toplumda öyle bir algı oluşmuş ki; bir birey dine yönelmiş, ibadete başlamış denilince akla hemen namaza başlamış, örtünmüş oluyor. Aynı şekilde’ dini bırakmış ibadeti terk etmiş denilince de ‘ artık namaz kılmıyormuş başını da açmış algısı en azından çoğunluk bir kesim tarafında böyle değerlendirilmektedir.

 Yani namaz,oruç, mevlit başörtüsü gibi ritüelleri yerine getirdiğinizde cenneti garantiliyorsunuz. Faiz yeseniz, kamu malını talan etseniz kul hakkı yeseniz bile eğer ritüelci iseniz hiçbir sorun yok..  Zaten bu işleri de sık sık umre ve hac ziyaretleriyle iyice örtüyorsunuz. Sanki hac bir insana her yıl farzmış gibi… Her yıl açlıktan ölen 250 bin çoğu çocuk, Somali’nin Kur’an da yeri yok gibi.

 İşte Türkiye’deki din üzerinden afyonlaşma böyle yapılmakta. Kur’an islamı yerine gelenekçi. canbaza bak ritüellerle uğraştırılmakta, dini adeta din üzerinden uyutma metodudur. Ali Şeriati’nin ifade ettiği gibi ‘dine karşı din var’ Ku’ran dini ile gelenek dininin savaşı var. Geldiğimiz noktada Türkiye toplumunun din anlayışı bir Yahudi, ve Hiristiyan’nınkinden farksız hale gelmiştir. Papaz Kilise’de imam Cami’de sadece birkaç törensel  benzerde ritüellerin dışında hiçbir işlevleri yoktur. Esasen bu ritüelleri gerçekleştirmek için din görevlisi, imam ve papaz’a da gerek yoktur. Zaten belediyeler cami ve kiliselerin bakım, onarım ve temizliklerini yapmaktalar. Namaz kılınacaksa, bilen biri geçer namazı kıldırabilir. Kaldı ki bir insan namaz kılıyorsa az çok bu işleri de bilir.

  Neden Kur’an  denilince akla, hak, hukuk, adalet, işgaller, zulümler,tecavüzler, aç yatan çocuklar, sokak çocukları ,  yolsuzluklar,çapullar, yoksulluklar, engelli ve özürlüler, açlar, susuzlar, her geçen gün artan boşanmalar, birbirlerini boğazlayan sözde Müslümanlar dağılan aileler, işsizler, plansız şehirleşmeler.trafik, gecekondu, imar talanları, sinema sanat, ekonomi, spor ,gelmez? Bu sorunların çözümü Kur’an da yok mu?

 Neden peygamberin; ‘komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’ sözü ciddiye alınmamakta. Neden ‘ihtiyaçtan fazlasını verin infak edin’ ayeti dinlenilmemekte Neden Kamu Malı talancıları, haramzade servet kodamanlarından hesap sorulmamakta. Neden faiz, fuhuş, zina , iftira, cinayet, gibi büyük günahlar sıradanlaştırılmakta.

Televizyon ekranlarında sahte ağlamaklarla milleti manipüle ederek milyarlarca parayı cebine indiren Mamon rahipleri, ilahiyatçılar menkıbe anlatacaklarına bunları anlatsalar ya…

 Sonuçta; Saray ve tapınak dini yerine Kur’an dinine geçilmediği müddetçe İslam coğrafyasında Türkiye’de dahil huzur ve saadet gelmez. Bu coğrafya kan  banyoları oluşturmaya devam eder.

 Saygıyla

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Zonguldak, Bartın ve Karabük, ‘’Kağıthane’ de’’ buluşuyor!

    09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kağıthane Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan Karaelmas Tanıtım Günleri için hazırlıklar tamamlandı. 13-14-15 Aralık tarihlerinde Hasbahçe etkinlik alanında yapılacak olan etkinlik, Zonguldak, Bartın ve Karabük illerinin kültürel ve yerel değerlerini tanıtmayı amaçlıyor. Tanıtım günlerinin açılış programının   Cuma günü öğlenden sonrası yapılması planlanıyor. Programa  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra İstanbul Valisi  Davut Gül, tanıtım günlerinin ev sahibi illerin vali milletvekili kaymakam ve belediye ba...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...