logo

‘’Galibin sahibi çok, mağlubun sahibi hiç olmazmış’’

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


‘’Galibin sahibi çok, mağlubun sahibi hiç olmazmış’’

Bunca yıldır seçimleri takip ediyorum …  Sandıklar açıldıktan sonra tartışmalar da her zaman olduğu gibi aynı söylemlerle  başlar. Geriye dönüp baktığınızda itirazsız hiçbir seçime rastlayamazsınız. Seçimlerden 1 hafta 10 gün geçtikten sonra tartışmalar sonlanır. Türkiye yeni gündemlerle oyalanmaya başlar.

Değerlendirmeme gelince; Kağıthane  ölçeğine baktığımızda Ak Parti’nin oylarını koruduğunu, Muhalefet oylarının ise Hayır cephesinde birleştiğini görmekteyiz. Kağıthane’de yüzde 88’e varan bir katılımla rekor kırdığını, Türkiye ortalamasını da geçtiğini tespit etmekteyiz. Hal böyleyken Kağıthane’de evet açısından  Ak Parti’nin beklentisi  tutmamıştır ama kayıpta yoktur.

 Kağıthane’de demokratik olgunlukta bir seçim süreci yaşanmış her zaman olduğu gibi kardeşlik iklimi kazanmıştır. Sadece sandık başlarında hayır cephesinin bir kısım  baş müşahitlerini biraz hırçın ve gergin gördüm hepsi o kadar.

  Buradan bir de temennim var … Geçmişte sandık başkanları memurlardan, öğretmenlerden seçiliyordu  … Doğrusu onlar işlerini daha disiplinli ve devlet terbiyesi aklıyla  gerçekleştiriyorlardı.  Son yıllarda bu sistem değiştirilmiş, bu hiç iyi olmamış … Bence yine eski sisteme dönülerek sandık başkanları mutlaka öğretmenlerden oluşturulmalıdır.  Aksi halde bu tartışmalar her seçimde devam eder.

Türkiye genelinde ki değerlendirmeme gelince:  Özellikle Ak Parti açısından yorumlarda  bulunacağım. Alınan Hayır oylarını  Cumhuriyet Halk Partisi açısından başarı olarak değerlendirmek yanlış olur. Türkiye’de istisnalar hariç sol cenahın aldığı oy yüzde 30’,  CHP’nin ise yüzde 26’ yı geçmediği bilinmektedir. Şu halde; evet oylarına baktığımızda yaklaşık  yüzde 20 sağ muhafazakar bir oy kitlesi bu seçimde tepki göstermiştir. Bu tepkiyi yerel teşkilatlara ve belediyelere  bağlamak çok yanlıştır.  Ak Partililerin Sosyal medyada linç kampanyası bu iki kuruma yönelmiştir. Bu bana göre yanlış bir değerlendirmedir. Yeni Türkiye’ye, eski  siyasi propaganda stili uymamaktadır artık… Şehirlerin fiziki yapılarının değiştiği gibi insanlarında bakış açıları, algıları eskisi gibi değildir. Büyükşehirlerde, çok sayıda vilayet merkezlerinde, kentliler  hayır derken, daha çok Anadolu insanı, çeperler, şükür ve biat ve kültürüne sahip insanlar evet demişlerdir.

Ak Parti, eski siyaset anlayışını, hamaset dilini kullandığı müddetçe işi daha da zorlaşır. Artık mehter takımı, arabesk söylemleri geri de kalmıştır. Yeni nesil, gençlik başka şeyler isterken geçmişin olumsuzluklarını hatırlamaz bilmez, gündelik ve gelecek için umut ister. Durum bu iken, seçimlerin başa baş yakın çıkmasının başlıca nedeni  bana göre öncelikle  ekonomidir. Şehir merkezlerinde yaşayan emekli, esnaf,işçi  milyonları aşan genç  işsiz; sıkıntıları bire bir yaşamaktadır.

Ak Parti,  elbette köprüler, yollar, tüneller yaparak devasa  hayatı kolaylaştıran projelere imza atmış ve başarılı olmuştur. Sağlık alanındaki reformları kimse inkar edemez… Sosyal projeler takdir edilmektedir. Muhafazakar kesimin dini anlamdaki ritüellerinin özgürce yapması her alanda imkan bulması, kendisini Seküler olarak ifade eden kesimlerin yaşam alanlarına dokunmaması, hatta bireysel anlamda daha da özgürleşmesi bilinen gerçektir. Bu alanlarda büyük rahatlamalar söz konusudur.

        Lakin devasa yapılan köprülerin, tünellerin,yolların   üzerinden hala şu gün olmuş  geçmemiş milyonlarca İstanbullu vardır. Bunlardan bir tanesi de benim …  Ak Parti öncelikle üretim  ekonomisine geçip, işsizliğe çare bulmalıdır.

İkinci sorun kutuplaştırmadır. Tez elden bu dilden vaz geçilmeli, insanları Ergenekoncu, PKK’lı, Fetöcü, şu cemaatçi bu tarikatçı diye ötekileştirmemeli özellikle hain ilan etmemelidir. 15 yıl önce kimse Ak Partili değildi …  Kaldı ki herkesin bir fraksiyonu vardı …  İnsanlar yanlış yapabilirler ama doğruyu bulma özgürlükleri de vardır. Mesela  HZ. Ali Kendisin hançerleyen İbn Mülcem’e bile şefkatle yaklaşmış önce karnını doyurun diyerek asla işkence yapılmasına izin bile vermemiş, ‘’ben kısas emri  verirsem uygulayın’’ demiştir. Bu bakış hem İslamidir hem de evrensel hukuk  ve adalet normudur. Herkes kucaklanmalı devletin şefkat eli  herkese uzanmalıdır.

Ak Parti çabuk istişare yapan, sorunları hemen tespit ederek kayıplarını avantaja çeviren bir partidir. Buradaki en büyük yetenekte kuşkusuz Cumhurbaşkanı Tayyip Bey’e aittir. Bence bu sonuçlar belki de hayırlı olmuştur. Yapılan hatalardan dönülecek, bazı organlardaki şımarıklık ve kibir giderilecektir.Daha çok halka dokunulacaktır.

Parti, teşkilatları,  propaganda seçim çalışmalarını da değiştirmelidir. Hani bir söz vardır ya; Körler sağırlar birbirlerini ağırlar’’ Seçimlerde partilerin çalışmalarını izledim. Hep aynı insanların bir araya geldikleri konferanslar, kahvaltılı proğramlar ev sohbetleri ve benzeri faaliyetler. Bu iletişim çağında ev sohbetinin kime ne faydası var anlamış değilim. Bu tip çalışmalar demode oldu. Örneğin ben; neden asılları varken sahtelerini dinleyeyim… Televizyonlarda tüm liderleri, başbakanı, bakanları, vekilleri sıcacık kanepemde yatarak izliyor ve dinliyorum. Bu iletişim çağında bu tip çalışmalar zaman israfından ileri gitmez. Bu propaganda çalışmaları kendilerini ekranlarda bulamayan partiler için geçerlidir.Yeni Türkiye’nin eski siyasi propagandasıdır bu uğraşılar. Ancak yerel seçimler için kısmen  geçerlidir.

 Bir başka bana göre yanlış medya alanıdır… Ak Parti medyayı iyi kullansa da güçlü olduğu bilinse de ; esasen medyayı marjinalleştirmiştir. Televizyon ekranlarında sayıları 10’geçmeyen sözde Ak Partili yazar çizer takımı, hiç inandırıcı olamadıkları gibi tehditkar; devletin sahibiymiş gibi tavırları, saldırıları, kibir ve şımarıklıkları evet oylarına zarar vermiştir. Kaldı ki bu televizyonların reytingleri ; isimleri kadar büyük değildir. Halk, alternatif arayışlarına girmiş, Ak Partililer dahil  Halk,FOK televizyonlarını seyreder hale gelmiştir.

Ak Parti, son zamanlarda üst düzey vitrinini de iyi oluşturamamaktadır. Bu alanda da bir tekelcilik oluşturmuş ekranlarda çıkan  bir kısım siyasetçilerin yetersiz oldukları görülmüştür. Devlet aklını  daha öne çıkaran, bilge, vakarlı siyasetçilerini vitrine koyamama eksikliği içerisindedir.

Sonuçta;  sorunları çoğaltabiliriz… Burada bir mağlubiyet söz konusu değildir … Lakin beklenti yukarılarda olduğu için üzüntü söz konusudur. Ama Başbakanın dediği gibi, mesaj alınmıştır. Ak  Parti herkesi kucaklayan kuruluş felsefesine dönmeli , eğitimli ve kentliye daha çok hitap etmelidir.

  Onlarca vakıf dernek açılmasına rağmen partiye çok ta getirileri görülmemiştir. Bu dernek ve vakıflar particilik yerine, enerjilerin ahlak ve maneviyata vermelidirler. Yapıyormuş gibi değil hakiki manada bu alanda çalışmalıdırlar …  Çünkü bu alanda çok büyük yozlaşma vardır.

Son cümlem; Seçim sonuçlarını tam bilenlerdenim. Bunu da Ak Parti ilçe merkezinde açıkça söyledim… Yüzde 51-52 yi geçmez dedim. Kendini beğenmişlikten Allah’a sığınırım … Bizler halka partili penceresinden bakmıyoruz. Daha objektif değerlendirme yapabiliyoruz. Çok seçimi tutturmuşumdur. Sadece 1 kasım seçimlerine çok yanıldım.

 Günün sözü:  ‘’Galibin sahibi çok, mağlubun sahibi hiç olmazmış’’

Seçim sonuçlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını, barış ve huzur içerisinde, refah düzeyi yüksek, kardeşlik ikliminde geçen yarınlar diliyor, Miraç Kandilinizi Tebrik Ediyorum.

CEMİL ÖĞÜTCÜ

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...