logo

Kibirli insanın Sponsoru şeytandır.

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Kibirli insanın Sponsoru şeytandır.

Adımız Müslüman olmasına rağmen vazgeçemediğimiz ve sürekli yaptığımız sıradanlaşan ama cezası çok ağır olan günahlarımız vardır. Bunların en önemlileri ise Kibir, İmtiyaz ve  Yalandır…. Kaldı ki bu yalan, bir de iftiraya dönüşürse  Kur’an’da bunun cezası neredeyse  Zina yapmanın cezası ile  eşdeğerdir.

Hepimizin ham maddesi cinsel organımızdan çıkan pis bir dışkıdan ibaretken, en uzun yaşayanımızın 8o-90 yılı bile aşamadan mezarda buluşup ,eşitlenerek toprak oluşumuz söz konusu iken  2-3  Saniye sonrası ne olacağımızı bilmezken; bu kibir, gurur, tepeden bakma, şımarıklık ta neyin nesi? Etrafıma baktığımda o kadar çok zavallı görüyorum ki; adeta kendilerini bir tapınak, ulaşılmaz bir varlık görüyor. Oysa ki kibirli insanın sponsoru şeytandır farkında bile değil…   Şeytan ise kovulan, cehennemle müjdelendiği sabitlenen tek varlıktır. Şeytan : kibir, imtiyaz ve şımarıklığından dolayı bu sonuca ulaşmıştır. Hal böyleyken şeytanlık yarışına giren bir kısım insanlar gaflet içerisinde olduklarını bilmezler mi? 

   Nedir bu koltuk,  servet ve kariyer  şımarıklığı … Kalsaydı bu dünya İlahlık taslayan firavunlara, servetinin anahtarlarını yüzlerce devenin taşıdığı, Karunlara , Sultanlara, Tiranlara,Diktatörlere kalırdı. Hatta ilahi mesajları yer yüzüne yayan peygamberlere kalırdı.

Allah kibir kulesi oluşturup şirk bataklığında debelenen,  zenginlikten, iktidar, makam ve güç sarhoşluğundan şımaran tüm toplumları helal etti.  Kur’an’da kibir konusunda onlarca ayet vardır. Bu konuyu 2 ayetle bitirelim.

Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.İsra 37

 Yüksek kulelerin üzerindeki o topluluk, (dünyada iken küfrün önde gelenleri olan ve) simalarından tanıdıkları bazı kimselere de seslenir ve “Gördünüz ya! (Bugün size) ne topladığınız mallarınız, ne onca taraftarlarınız, ne de büyüklük taslamalarınız ve çalımlarınız fayda verdi!” derler.Araf 48

BİZİM ADAMI’MIZ OLSUN HASTALIĞI

Diğer bahsetmek istediğim konu ise imtiyazdır. İnsanlar derisinin renginden, etnik kökeninden,mezhep ve meşrebinden, ideolojisinden , partisinden, solcuğundan,sağcılığından hatta ateistliğinden dolayı asla dışlanamaz zulme uğratılamaz,aç açık bırakılamaz. Allah yine kitabında;  ‘’ emaneti ehline verin, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor’’ diyerek tüm imtiyazları, torpilleri kaldırmıştır. Emanet mutlak suretle ehline verilmelidir. Bizim dinimiz İslam’ın temeli , adalet ve eşitlik üzerinedir. Babası bile belli olmayan köle Bilal ile Kureyş’in en zengini peygamberin en yakın arkadaşı Ebu Bekir’i eşitleyen bir dindir.

Mekke’nin ortasında Kabe’nin anahtarını almak, Kabe’nin yönetimini eline geçirmek için mücadele eden binlerce sahabenin yanı sıra peygamberin amcası Abbas ve Hz. Ali gibi İslam’ın sembol isimlerine peygamber tarafından Kabe’nin  anahtarı  teslim edilmesine karşın Allah, Kabe’nin göbeğine ayetini indirerek ve Resulünü uyararak ‘’git emaneti ehline teslimi et’’ demiştir. Nitekim Kabe’nin anahtarı eski sahibine, müşrik olan Osman Bin Talha’ya verilir. Osman Bin Talha, daha sonra Müslüman olur.

Dolayısıyla Müslümanlar olarak imtiyazdan,torpilden, adam kayırmacılıktan uzak durarak mutlak suretle adalet ve eşitlik ilkesinden vazgeçmemeliyiz. Aksine hem bu hem de öbür dünya da sonumuz hüsran olur. Başkaları bunları yapabilir hiç önemli değil  lakin biz örnek olmak durumundayız. Bu konuda çok sevdiğim ve takdir ettiğim Aliye İzzet Beğoviç’in şu sözü ne kadar önemlidir.

Bir gün askerlerden biri gelip kendisine “onlar bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar. Buna bigane kalmamalıyız” dediğinde, Aliya çok veciz bir şey söylüyor “Sırplar bizim öğretmenimiz değiller.”

Hz. Ali’nin kendisini şehit eden katili İbn-i Mülcem’e davranışı tam bir İslam uygulaması değil milidir? O mübarek insan kendisine getirilen sütün yarısını katiline göndererek ‘’o açtır karnını doyurun ve asla işkence yapmayın iyi davranın’’ demesi ne müthiş bir davranıştır. İşte İslam budur. Konumuzu yine bir ayetle bitirelim.

Allahü teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder…” (Nisa,58).

EN TATLI GÜNAH; YALAN VE DEDİKODU

Daha çok kadınlara vurgu yapılarak dedikoducu ilan edilirler. Halbuki  biz erkekler istisnalar hariç  onlardan geride asla değiliz. O kadar çok yalan söylüyor,  o kadar çok dedikodu ediyoruz ki aile ve toplumsal yapımızı bozuyor,farkında değiliz.

   Kur’an’a göre çok büyük günah olan yalan, bizim neredeyse sünnetimiz haline gelmiştir. Hani bir söz vardır, belki Hadis olabilir; ‘’Yalanla İman bir arada olmaz’’ diye … Bu sözün bile farkında değiliz. Yalanlarımız iftiraya döndüğünde ise cezasının yine Kur’an’a göre;  namuslu ve iffetli bir kadına yapılıyorsa 80 değnek  vurmak olduğunu bilmiyoruz. Neredeyse zinayla eşdeğerdir. Bilindiği gibi zina yapmanın cezası Kur’an’a göre100 değnektir.

Hal bu iken yaşam biçimimizi dedikodu ve yalan üzerine oturtmuşuz. Hz. Peygamber eşi Hz. Aişe’ye yapılan iftirayı hemen herkes bilmektedir. İFK Hadisesi denilen bu olayda iftira yüzünden yüce peygamber, Müslümanların annesi Hz Ayşe ile ayrılma noktasına gelmiş aylarca; Hz. Ayşe, babasının evine kapanmıştır. Medine çalkalanmış, herkes bu konuyu konuşur hale gelmiş, huzursuzluk Medine toplumunda baş göstermiştir.

Durum bu iken şu kısacık ömürde en hassas davranacağımız konulardan bir tanesi de yalan ve dedikodudan uzak durmaktır.

Hele bu yalanlar, Allah ve peygamber adına uydurularak tatlı, ballı, börekli kervanlar  üzerine yürütülüyor din adına yapılıyorsa; siz öbür dünya da görün sonucunu

Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir nur 4

Size şeytanların kimler üzerine inip durduğunu haber vereyim mi? Her günahkâr iftiracı, yalancı, sahtekâr üzerine iner. Bunlar (şeytanın iftira ve yalanına) kulak verirler. Çoğu ise yalancıdır.” 26/Şuarâ, 221-223

“Siz o iftirayı dilinize dolamıştınız. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız şeyi ağzınızla söylüyor ve onu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Hâlbuki bu, nezdinde büyük bir günahtır “ Nur/15

Sonuçta; Kibir,imtiyaz,torpil, yalan ve dedikodu  Allahın  ve onun gönderdiği kitabın kesinlikle ret ettiği ve  cezasının ağır olacağını söylemektedir. Bu hasletler, toplumsal huzuru bozduğu gibi zulmü de beraberinde getirir.  Eşitlik,adalet emaneti ehline verme gibi hem ilahi hem de evrensel kurallar yok olduğu zaman ayrışma,ötekileştirme,sınıfsal bir  üst yapı ortaya çıkarır. Bu durum geçmiş yüzyıllarda toplumların yok olmasına  neden olmuştur

Müslümanlar olarak ritüeller üzerinde tartışmak konuşmak açıkçası oyalanmak yerine bu konular üzerinde yoğunlaşmalıyız.

 Geleceğiniz Aydınlık ve Huzurlu Olsun

  CEMİL ÖĞÜTCÜ / SADABAD HABER

  27/ 10/ 2017

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...