Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
Kibirli insanın Sponsoru şeytandır.
Adımız Müslüman olmasına rağmen vazgeçemediğimiz ve sürekli yaptığımız sıradanlaşan ama cezası çok ağır olan günahlarımız vardır. Bunların en önemlileri ise Kibir, İmtiyaz ve Yalandır…. Kaldı ki bu yalan, bir de iftiraya dönüşürse Kur’an’da bunun cezası neredeyse Zina yapmanın cezası ile eşdeğerdir.
Hepimizin ham maddesi cinsel organımızdan çıkan pis bir dışkıdan ibaretken, en uzun yaşayanımızın 8o-90 yılı bile aşamadan mezarda buluşup ,eşitlenerek toprak oluşumuz söz konusu iken 2-3 Saniye sonrası ne olacağımızı bilmezken; bu kibir, gurur, tepeden bakma, şımarıklık ta neyin nesi? Etrafıma baktığımda o kadar çok zavallı görüyorum ki; adeta kendilerini bir tapınak, ulaşılmaz bir varlık görüyor. Oysa ki kibirli insanın sponsoru şeytandır farkında bile değil… Şeytan ise kovulan, cehennemle müjdelendiği sabitlenen tek varlıktır. Şeytan : kibir, imtiyaz ve şımarıklığından dolayı bu sonuca ulaşmıştır. Hal böyleyken şeytanlık yarışına giren bir kısım insanlar gaflet içerisinde olduklarını bilmezler mi?
Nedir bu koltuk, servet ve kariyer şımarıklığı … Kalsaydı bu dünya İlahlık taslayan firavunlara, servetinin anahtarlarını yüzlerce devenin taşıdığı, Karunlara , Sultanlara, Tiranlara,Diktatörlere kalırdı. Hatta ilahi mesajları yer yüzüne yayan peygamberlere kalırdı.
Allah kibir kulesi oluşturup şirk bataklığında debelenen, zenginlikten, iktidar, makam ve güç sarhoşluğundan şımaran tüm toplumları helal etti. Kur’an’da kibir konusunda onlarca ayet vardır. Bu konuyu 2 ayetle bitirelim.
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.İsra 37
Yüksek kulelerin üzerindeki o topluluk, (dünyada iken küfrün önde gelenleri olan ve) simalarından tanıdıkları bazı kimselere de seslenir ve “Gördünüz ya! (Bugün size) ne topladığınız mallarınız, ne onca taraftarlarınız, ne de büyüklük taslamalarınız ve çalımlarınız fayda verdi!” derler.Araf 48
BİZİM ADAMI’MIZ OLSUN HASTALIĞI
Diğer bahsetmek istediğim konu ise imtiyazdır. İnsanlar derisinin renginden, etnik kökeninden,mezhep ve meşrebinden, ideolojisinden , partisinden, solcuğundan,sağcılığından hatta ateistliğinden dolayı asla dışlanamaz zulme uğratılamaz,aç açık bırakılamaz. Allah yine kitabında; ‘’ emaneti ehline verin, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor’’ diyerek tüm imtiyazları, torpilleri kaldırmıştır. Emanet mutlak suretle ehline verilmelidir. Bizim dinimiz İslam’ın temeli , adalet ve eşitlik üzerinedir. Babası bile belli olmayan köle Bilal ile Kureyş’in en zengini peygamberin en yakın arkadaşı Ebu Bekir’i eşitleyen bir dindir.
Mekke’nin ortasında Kabe’nin anahtarını almak, Kabe’nin yönetimini eline geçirmek için mücadele eden binlerce sahabenin yanı sıra peygamberin amcası Abbas ve Hz. Ali gibi İslam’ın sembol isimlerine peygamber tarafından Kabe’nin anahtarı teslim edilmesine karşın Allah, Kabe’nin göbeğine ayetini indirerek ve Resulünü uyararak ‘’git emaneti ehline teslimi et’’ demiştir. Nitekim Kabe’nin anahtarı eski sahibine, müşrik olan Osman Bin Talha’ya verilir. Osman Bin Talha, daha sonra Müslüman olur.
Dolayısıyla Müslümanlar olarak imtiyazdan,torpilden, adam kayırmacılıktan uzak durarak mutlak suretle adalet ve eşitlik ilkesinden vazgeçmemeliyiz. Aksine hem bu hem de öbür dünya da sonumuz hüsran olur. Başkaları bunları yapabilir hiç önemli değil lakin biz örnek olmak durumundayız. Bu konuda çok sevdiğim ve takdir ettiğim Aliye İzzet Beğoviç’in şu sözü ne kadar önemlidir.
Bir gün askerlerden biri gelip kendisine “onlar bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar. Buna bigane kalmamalıyız” dediğinde, Aliya çok veciz bir şey söylüyor “Sırplar bizim öğretmenimiz değiller.”
Hz. Ali’nin kendisini şehit eden katili İbn-i Mülcem’e davranışı tam bir İslam uygulaması değil milidir? O mübarek insan kendisine getirilen sütün yarısını katiline göndererek ‘’o açtır karnını doyurun ve asla işkence yapmayın iyi davranın’’ demesi ne müthiş bir davranıştır. İşte İslam budur. Konumuzu yine bir ayetle bitirelim.
“Allahü teâlâ size emanetleri ehline vermenizi emreder…” (Nisa,58).
EN TATLI GÜNAH; YALAN VE DEDİKODU
Daha çok kadınlara vurgu yapılarak dedikoducu ilan edilirler. Halbuki biz erkekler istisnalar hariç onlardan geride asla değiliz. O kadar çok yalan söylüyor, o kadar çok dedikodu ediyoruz ki aile ve toplumsal yapımızı bozuyor,farkında değiliz.
Kur’an’a göre çok büyük günah olan yalan, bizim neredeyse sünnetimiz haline gelmiştir. Hani bir söz vardır, belki Hadis olabilir; ‘’Yalanla İman bir arada olmaz’’ diye … Bu sözün bile farkında değiliz. Yalanlarımız iftiraya döndüğünde ise cezasının yine Kur’an’a göre; namuslu ve iffetli bir kadına yapılıyorsa 80 değnek vurmak olduğunu bilmiyoruz. Neredeyse zinayla eşdeğerdir. Bilindiği gibi zina yapmanın cezası Kur’an’a göre100 değnektir.
Hal bu iken yaşam biçimimizi dedikodu ve yalan üzerine oturtmuşuz. Hz. Peygamber eşi Hz. Aişe’ye yapılan iftirayı hemen herkes bilmektedir. İFK Hadisesi denilen bu olayda iftira yüzünden yüce peygamber, Müslümanların annesi Hz Ayşe ile ayrılma noktasına gelmiş aylarca; Hz. Ayşe, babasının evine kapanmıştır. Medine çalkalanmış, herkes bu konuyu konuşur hale gelmiş, huzursuzluk Medine toplumunda baş göstermiştir.
Durum bu iken şu kısacık ömürde en hassas davranacağımız konulardan bir tanesi de yalan ve dedikodudan uzak durmaktır.
Hele bu yalanlar, Allah ve peygamber adına uydurularak tatlı, ballı, börekli kervanlar üzerine yürütülüyor din adına yapılıyorsa; siz öbür dünya da görün sonucunu
Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir nur 4
Size şeytanların kimler üzerine inip durduğunu haber vereyim mi? Her günahkâr iftiracı, yalancı, sahtekâr üzerine iner. Bunlar (şeytanın iftira ve yalanına) kulak verirler. Çoğu ise yalancıdır.” 26/Şuarâ, 221-223
“Siz o iftirayı dilinize dolamıştınız. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığınız şeyi ağzınızla söylüyor ve onu önemsiz bir şey sanıyordunuz. Hâlbuki bu, nezdinde büyük bir günahtır “ Nur/15
Sonuçta; Kibir,imtiyaz,torpil, yalan ve dedikodu Allah’ın ve onun gönderdiği kitabın kesinlikle ret ettiği ve cezasının ağır olacağını söylemektedir. Bu hasletler, toplumsal huzuru bozduğu gibi zulmü de beraberinde getirir. Eşitlik,adalet emaneti ehline verme gibi hem ilahi hem de evrensel kurallar yok olduğu zaman ayrışma,ötekileştirme,sınıfsal bir üst yapı ortaya çıkarır. Bu durum geçmiş yüzyıllarda toplumların yok olmasına neden olmuştur
Müslümanlar olarak ritüeller üzerinde tartışmak konuşmak açıkçası oyalanmak yerine bu konular üzerinde yoğunlaşmalıyız.
Geleceğiniz Aydınlık ve Huzurlu Olsun
CEMİL ÖĞÜTCÜ / SADABAD HABER
27/ 10/ 2017
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları