logo

İnsanlık İçin Soy-Sop Değil, ‘’Yol’’ Önemlidir

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Soy önemli olsaydı, peygamberlerden : Hz. İbrahim’in babası Azer, Hz. Lut’un Karısı,  Hz. Nuh’un asi oğlu Kenan,   imtiyazlı olur helak olmazlardı. Soy önemli olsaydı, Hz. Peygamberin amcası Ebu Leheb Cehennemle müjdelenmezdi

Son bir aydır gündemimizi  soy kütüğü meşgul etti.  Özellikle Sosyal Medya, bu konu üzerinde çalkalandı. Sokakta ki vatandaş ise ‘’ sen hangi soydansın, nereye kadar ulaşabildin’’  sualiyle karşılıklı olarak sorgulaştı. Hemen herkes  ırkıyla övünürken Türklük Tabiyeti  doğal olarak  öne çıktı.  Hal böyle iken sosyal medya da bir ırk üstünlüğü aldı başını gitti. Memlekette yaşayan Araplar, Kürtler, Farisi ve diğer etnik kökenler,  bana göre kendilerini biraz ezik hissederek etnik kökenlerini ortaya çıkaramadılar.

  Oysa ki  Müslüman bir toplumun ya da kişinin kökeni üzerinde durması bir üstünlük hakimiyeti kurması İslam’ın dolayısıyla Kur’an’ın kesinlikle yasakladığı bir durumdur. Elbette herkes ülkesini, vatanını, memleketini sever o uğurda savaş verir ve şehit olur. Lakin Müslüman toplumlarda vatan tektir. Müslümanların birbirlerinden üstünlüğü ırkla değil, ancak takva ile olur. Kur’an böyle der. Özetle üstün ırk yok, takvaca üstün insan vardır.

    Müslümanlar maalesef bu durumu aşamadığı için sürüm sürüm sürünmektedir. Etnisite, soy, mezhepçilik, tarikat, cemaat ayrışması yıllardan beri İslam toplumlarını bir kurt gibi kemirmektedir. Zaten İslam Coğrafyalarındaki sömürünün, ezilmenin kan göletlerinin oluşturulmasının, parçalanarak küçülmesinin   vahşet tablolarının istikrarlı olarak sürmesinin temel  argümanları  bunlardır. Bu argümanlar  İngilizler tarafından planlanarak yürürlüğe sokulmuştur. Sinsi  Planlar, asırlardır saat gibi işlemektedir. Geçen ay Etiyopya’ya gittiğimde gördüm …  Oranın derdi ise kabile savaşları…  Emperyalizm,  Etiyopya’da kabileleri savaştırarak bitiriyor. 105 milyonluk ülkede, 85 Kabile var …  Ülkeyi en küçük 6 milyonluk Kabile yönetiyor.

  Buradan yola çıkarak; Soy önemli olsaydı,  peygamberlerden : Hz. İbrahim’in babası Azer, Hz. Lut’un Karısı,  Hz. Nuh’un asi oğlu Kenan,   imtiyazlı olur helak olmazlardı. Soy önemli olsaydı, Hz. Peygamberin amcası Ebu Leheb Cehennemle müjdelenmezdi?

Soy, önemli olsa babası bile belli olmayan Köle Bilal, İslam’ın sembol ismi, kızgın çölde Allah bir, Allah bir diyerek kırbaçlanarak şehit edilen köleler;   karı – koca Sümeyye ve Yasir  İslam dünyasının kalplerinde yer  etmezdi .  O’nun için  ‘’SOY DEĞİL YOL ÖNEMLİDİR’’. Peygamberin soyundan geldiğini ifade edenler, Ehli Beyt içerisinde kendilerine yer edinmeye çalışanlar,  yolu bulmadıktan sonra nafile çabalar içerisinde övünüp dursunlar.

Bir de: Kan üstünlüğü var (!) Türk, Arap, Kürt, Fars, Slav, Rum, Ermeni, Çerkez  vs. vs… Hiçbir hükmü yoktur. B ana göre Dünyada sadece şu kanlar vardır: AB, A, B, O,  RH Pozitif ve negatif kanlar vardır. Gerisi kendi kendimiz tatminden ve hamasetten ibarettir. Ayrıca bu gibi övünmeler eski dünyanın mitolojik kurgularıdır. Bu tip hamaset ve Tabiyet kibirliliği  ayrışmayı, sınıf üstünlüğünü, hatta şiddeti körükleyerek İslam toplumlarını bugün olduğu gibi çöküşe götürmektedir. Asıl olan emaneti ehline vermektir  işleri istişare ederek adaleti tesis etmektir.

Hakikat, tüm insanlığın çitleri, sınırları, sömürüleri, savaşları, saldırıları, sınıfları  ortadan kaldırarak ortak ve eşit paylaşımla   dünyada adalet devletini kurmaktır.  Kur’an’ın mesajı ,  tüm peygamberlerin geliş nedeni budur. Hz. Peygamber hicretinde, Medine ayak bastığında tüm Medine toplumuna bu mesajı vermiş;  ‘’çitleri kaldırın…  Tüm Medineliler kardeş olsun, aileler birleşsin, bir ineği olan sütünü paylaşsın,  Medine’yi birlikte yöneteceğiz’’ demiştir. Zenginler; toprak ağaları Müslüman olur olmaz bu belde de hurma bahçelerini, tarım arazileri, hayvanlarını bölüşerek paylaşmışlardır. Hatta bazıları daha ileri giderek;  ‘’eşlerimiz boşayalım, kardeşlerimiz evlensinler’’ diyerek müthiş bir fedakarlık göstermişlerdir ( O zamanlar Arap Toplumunda çok eşlilik yaygındır 15-20 eşli erkekler  vardır) İşte takva ve İslam kardeşliği  budur. Kimsenin soyuna bakılmadan köleler ile imtiyazlılar, zenginler ile fakirler eşit hale gelmişler, anlı şanlı kabilelerin gücü peygamber mesajıyla yerle bir edinmiştir. İslam’la ve peygamberlerle asırlardır savaşın nedeni de budur. Ben  soyluyum  …  Ben zenginim …  Ben itibarlı sınıflıyım … Ben güçlüyüm gibi  eski Mısır’ın   firavunlarının  tapınakçılık  teorileridir. Bu anlayış hala devam etmektedir.

Özetle; tapınakçılıktan,baskı ve zulümden,ezilmek ve sömürülmekten,  köle olmaktan bıkan insanlar yeryüzünde kurtuluşa erebilmek için yurtlarından yerlerinden ediniyorlar. 5 bin yıl önce Anadolu topraklarında Hititler, Frigler,Lidyalılar, Sümerler,  Akkadlar,  Elamlılar  Babilliler,  Asurlular, Sümerler  vardı Şimdi yoklar…  Moğol zulmünden kurtulmak için Türkler Anadolu’ya gelmişler, Bizans’ın Roma’nın zulmünden insanlar başka yerlere gitmişler. Hepside imparatorların, Firavunların imtiyazlı yönetimlerinden köleliklerinden kurtulmak içindir. Bu insanlar sadece Adalet, Özgürlük, insanca onurlu bir şekilde yaşamak için Balalarını, Zaroklarını, Veletlerini, kızanlarını, çocuklarını; ahlaklı karnı tok,  sırtı pek adaletli bir şekilde yetiştirmek için yurtlarından oldular.

Bugün de İslam Coğrafyası’ndan Batıya doğru kaçan insanların çaresizliği  bu nedenlerden değil mi? Sadece aş, iş,  sırtı pek,  karnı tok insanca kansız ve savaşız bir yaşam değil mi?

Sonuç; İnsanlık sadece insan gibi yaşamayı, karnı tok sırtı pek olmayı, adaletli ve ahlaklı yaşamayı, köle olmamayı, kan ve revan  görmemeyi  istiyor. İnsanlığın çok büyük bir kısmının gündeminde inanın soy, ırk, zenginlik, imtiyaz, diye bir derdi yok. İnsanlık ADALET Devleti istemektedir.

Tevfik Fikret’in bir şiirindeki şu mısrası hiç aklımdan çıkmaz: ‘’Vatanım Yeryüzü, Soyum İnsanlık Soyu’’dur der. Allah’ta tüm insanlığa zaten bu mesajı  vermiştir.  ‘’Sizlere yetecek kadar bol nimetler gönderdim  …  Eşitlenin …  Nimetlerimi eşitçe paylaşın ve bana itaat edin’’  buyurmuştur. Maalesef doymayan insanlık bu buyruklara uymamaktadır. Zaten dünya da bir açlar, bir toklar bir de doymayanlar yok mu dur?  

Vay  o açların nimetlerine ipotek koyan  tokların haline

Regaip Kandilinizi ve 3 Ayların  Girişini Tebrik Ederim  … Paylaşmak ve Yardımlaşmak Dileğiyle Esen Kalın

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...