Son Dakika
Kağıthane’de kuyumcuda 350 bin liralık altın kolyeyi çalan şüpheli yakalandı
Kağıthane’de Uyuşturucu Operasyonu
Kağıthane’de motosiklet yayaya çarptı
Kağıthane’de İETT otobüsünü parçalarken yakalandılar!
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Dünyanın fani , ahiretin ise baki olduğunu şükürler olsun bilenlerdeniz. Ancak; bir tiyatrodan, oyun ve oynaştan ibaret olan bu dünya da yakınlarınızı, dost ve arkadaşlarınızı kaybetmeyince gerçeğin farkına varamıyorsunuz.
İşte bu dost ve arkadaşlarımızdan biri de Orhan Telci kardeşimizdi. Kendisini daha lise 1. Sınıfa giderken tanırım. Uzun yıllara dayanan bir dostluğumuzun birlikteliğimizin olduğunu belirtmek isterim. O, bizim Orhan’dı… Yani gerçekten aileden biriydi. Milli Görüş Akademisinin Sıbyan Mektebinden başlamıştı hayat mücadelesine. Onun hayat mücadelesi cihat ve imandı.
53 yaşının en az 43 yaşını inandığı dava üzerine kurgulayarak mesai kavramı gözetmeden gece gündüz çalıştı. Öyle inanmıştı ki; yalancı dünyanın masalları onun için bir hiçti. Orhan kardeşimizin , hedefi bu dünya değil sadece öbür alem için hazırlıktı. Kendine göre bir çalışma metodu ile çocukluğundan bu güne taviz vermeden ilkeleri uğruna amansızca mücadele verdi. Orhan Bey’in ağzından bir tek kötü söz duyamazsınız… O hakikaten çok kibar beyefendi bir kişiliğe sahipti. Kibir ve kin onun literatürüne asla yanaşamadı. Şeytan’ın en büyük bu özellikleri Orhan Kardeşimizde hiç olmadı. O sabır timsali davası için sadece hamallık eden, her türlü tehlikeleri göze alan, herkesin dertleriyle ilgilenen sabırla vatandaşların sorunlarını takip eden Allah vergisi bir özelliği vardı.
Hiçbir makama talip olmadı. Sadece teşkilat çalışmaları ona çok büyük zevk veriyordu. Çok insanı davaya kazandırmanın yanı sıra adeta kendisine karşı dostluk ordusu oluşturmuştu. Aileden biri olduğu için teşkilat çalışmalarında herkes ona kızar, ama o, hiç kimseye kızmazdı. Çok morali bozulduğu zaman ‘’ neden olmuyor bu işler’’ diye sadece hayıflanırdı. Dedikodu, şov, insanları çekiştirme gibi hasletler onun kitabında yer almazdı. Net ve Mert insandı. Gizli ajandası asla olamaz, makam, mevki ve koltuk için fitne yapanlardan, insan kullananlardan nefret eder ama yine de sesini çıkarmaz kin gütmez, ‘’Allah Islah etsin’’ derdi.
Bir ara ilçe başkan adaylıklarına yeltendi , lakin hiçbir zaman bazılarının yaptığı politik manevralarının tam aksine; sadece ‘’ben daha iyi yapacağım’’ diyerek açık, şeffaf ve dürüstçe çalışmalar yapmıştı. Bu mücadelesi de yılların getirdiği birikimle, davasına bir adım daha ileri götürmek adına yapılan gayretlerdi.
Şu yalancı dünya da sadece işini yaptı. İktidar nimetlerinden faydalanıp başka mesleklere savrulanlardan değildi. Elektrik Teknisyeniydi. Özetle, Orhan Telci’nin ne iş yaptığını cümle alem biliyordu. Okmeydanı Perpa’daki mütevazi ofisi neredeyse dert ve sorun çözme merkeziydi. Rahmetlinin koltuğunun hemen yanı başındaki Kocaman Necmettin Erbakan Hocamızın posteri ve veciz sözü sanki kendisini denetler nitelikteydi. Çünkü o hocasına aşık olduğu kadar onu hiç unutamıyor, sürekli yad ediyordu.
Orhan kardeşimizi sadece Kağıthaneliler değil, özellikle Milli Görüş Mektebine mensup İstanbul, hatta Türkiye’nin her tarafından binlerce tanıyanı vardı. Çünkü o davanın neferi olarak yurdun her bir tarafına çalışmaya gitmiş Anadolu topraklarına bile davası için ayak basmıştı. Erbakan Hocamız, Sayın Cumhurbaşkanımız bile çok yakından tanır çalışmalarını takdir ederdi. Orhan bey’i anlatmakla, makaleler yazmakla elbette bitiremeyiz. Onu tanımak için onunla bir ömür geçirmek lazım. Hastaneye yatmadan önce görüşmüştüm. Bir ara kızmış kendime göre nasihatte bulunmuştum. Birilerine kızdığımı söylemiştim. O da; ‘’ne olur sen uyar ben bir şey söyleyemiyorum’’ demişti. Geçen yıl Makedonya’dan İstanbul’a gelen milletvekilleri, öğretim üyeleri 40’a yakında öğrenci grubuyla 3 gün beraber olmuştuk. Sabırla onların yemek içmelerinden, gezeceği yerlere, ve konaklayacakları yurtlara kadar eksiksiz halletmiş mutlu bir şekilde uğurlamıştı. Bu yılda birlikte Makedonya’ya gidecektik. Onun organizesini yapıyor 2 de bir şu ay gideceğiz diyordu. Kısmet olmadı.
Özetle; iyi bir Müslüman, iyi bir insan, iyi bir dost, iyi bir Adem’di Allah ondan razı olsun… Biz bu dünyanın şahidiyiz, asla sahibi değiliz. Hal böyle olunca; Orhan kardeşimize en güzel bir şekilde şahit olduk, iyi bildik, hakkımızı helal ettik… Mekanı Cennet olsun… Düğününde sağdıçlık yapmıştım. Elhamdulillah, bu zor günlerde toprağa verilirken de yanı başında bulunarak son görevimi yaptım.
Tüm camiamızın, çok güzel yetiştirdiği evlatlarının, fedakar eşi mücahide Hayriye Hanım’ın başı sağolsun. Allah Rahmet Eylesin.
CEMİL ÖĞÜTCÜ
15/ 5/2020
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları