logo

01 Haziran 2020

MERT VE NET BİR DOSTUN ARDINDAN

admin

admin
sadabadhaber@gmail.com

Dünyanın  fani ,  ahiretin ise baki olduğunu şükürler olsun   bilenlerdeniz.  Ancak;  bir tiyatrodan,  oyun ve oynaştan ibaret olan bu dünya da  yakınlarınızı, dost ve arkadaşlarınızı kaybetmeyince  gerçeğin farkına varamıyorsunuz.

İşte bu dost ve arkadaşlarımızdan biri de Orhan Telci kardeşimizdi. Kendisini daha lise 1. Sınıfa giderken  tanırım.  Uzun yıllara dayanan bir dostluğumuzun birlikteliğimizin olduğunu belirtmek isterim. O, bizim  Orhan’dı… Yani gerçekten aileden biriydi. Milli Görüş  Akademisinin Sıbyan Mektebinden başlamıştı hayat mücadelesine. Onun hayat mücadelesi cihat ve imandı.

53 yaşının en az 43 yaşını inandığı dava üzerine kurgulayarak mesai kavramı gözetmeden gece gündüz çalıştı. Öyle inanmıştı ki; yalancı dünyanın masalları onun için bir hiçti. Orhan kardeşimizin , hedefi bu dünya değil sadece öbür alem için hazırlıktı. Kendine göre bir çalışma metodu ile çocukluğundan bu güne taviz vermeden ilkeleri  uğruna  amansızca mücadele verdi. Orhan Bey’in ağzından bir tek kötü söz duyamazsınız… O hakikaten çok kibar beyefendi bir kişiliğe sahipti. Kibir ve kin onun literatürüne asla yanaşamadı. Şeytan’ın en büyük bu özellikleri Orhan Kardeşimizde hiç olmadı. O sabır timsali davası için sadece hamallık eden, her türlü tehlikeleri göze alan,   herkesin dertleriyle ilgilenen sabırla vatandaşların sorunlarını takip eden Allah vergisi bir özelliği vardı.

Hiçbir makama talip olmadı. Sadece teşkilat çalışmaları ona çok büyük zevk veriyordu. Çok insanı davaya kazandırmanın yanı sıra adeta  kendisine karşı dostluk ordusu oluşturmuştu. Aileden biri olduğu için teşkilat çalışmalarında herkes ona kızar, ama o, hiç kimseye kızmazdı. Çok morali bozulduğu zaman ‘’ neden olmuyor bu işler’’ diye sadece hayıflanırdı. Dedikodu, şov, insanları çekiştirme gibi hasletler onun kitabında yer almazdı. Net ve Mert insandı. Gizli ajandası  asla olamaz, makam,  mevki  ve  koltuk için fitne yapanlardan,  insan kullananlardan nefret eder ama yine de sesini çıkarmaz  kin gütmez, ‘’Allah Islah etsin’’ derdi.

Bir ara ilçe başkan adaylıklarına yeltendi , lakin hiçbir zaman bazılarının yaptığı politik manevralarının tam aksine;  sadece  ‘’ben daha iyi yapacağım’’ diyerek açık, şeffaf ve dürüstçe  çalışmalar yapmıştı. Bu mücadelesi de yılların getirdiği birikimle, davasına bir adım daha ileri götürmek adına yapılan gayretlerdi.

Şu yalancı dünya da sadece işini yaptı. İktidar nimetlerinden faydalanıp başka mesleklere savrulanlardan değildi.  Elektrik Teknisyeniydi. Özetle,  Orhan Telci’nin ne iş yaptığını cümle alem biliyordu. Okmeydanı  Perpa’daki  mütevazi ofisi neredeyse dert ve sorun çözme merkeziydi. Rahmetlinin koltuğunun  hemen yanı başındaki Kocaman Necmettin Erbakan Hocamızın posteri ve veciz sözü sanki kendisini  denetler nitelikteydi. Çünkü o hocasına aşık olduğu kadar onu hiç unutamıyor,  sürekli yad ediyordu.

Orhan kardeşimizi sadece Kağıthaneliler değil, özellikle Milli Görüş Mektebine mensup İstanbul, hatta Türkiye’nin her tarafından binlerce tanıyanı vardı. Çünkü o davanın neferi olarak yurdun her bir tarafına çalışmaya gitmiş Anadolu topraklarına bile davası için ayak basmıştı. Erbakan Hocamız, Sayın Cumhurbaşkanımız bile çok yakından tanır çalışmalarını takdir ederdi. Orhan bey’i anlatmakla,  makaleler yazmakla elbette bitiremeyiz. Onu tanımak için onunla bir ömür geçirmek lazım. Hastaneye yatmadan önce görüşmüştüm. Bir ara kızmış kendime göre nasihatte  bulunmuştum. Birilerine kızdığımı söylemiştim.  O da;  ‘’ne olur sen uyar ben bir şey söyleyemiyorum’’ demişti. Geçen yıl Makedonya’dan  İstanbul’a  gelen milletvekilleri, öğretim üyeleri 40’a yakında öğrenci grubuyla 3 gün beraber olmuştuk. Sabırla onların yemek içmelerinden,  gezeceği yerlere, ve konaklayacakları yurtlara kadar eksiksiz halletmiş mutlu bir şekilde uğurlamıştı. Bu yılda birlikte Makedonya’ya gidecektik. Onun organizesini yapıyor 2 de bir şu ay gideceğiz diyordu.  Kısmet olmadı.

 Özetle; iyi bir Müslüman,  iyi bir insan, iyi bir dost, iyi bir Adem’di  Allah ondan razı olsun… Biz bu dünyanın şahidiyiz,  asla sahibi değiliz.  Hal böyle olunca;  Orhan kardeşimize en güzel bir şekilde şahit olduk,  iyi bildik,  hakkımızı helal ettik…  Mekanı Cennet olsun…  Düğününde sağdıçlık yapmıştım. Elhamdulillah, bu zor günlerde  toprağa verilirken de yanı başında bulunarak son görevimi yaptım.

Tüm camiamızın, çok güzel yetiştirdiği evlatlarının, fedakar eşi  mücahide Hayriye Hanım’ın başı sağolsun. Allah Rahmet Eylesin.  

CEMİL ÖĞÜTCÜ

15/ 5/2020

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Zonguldak, Bartın ve Karabük, ‘’Kağıthane’ de’’ buluşuyor!

    09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kağıthane Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan Karaelmas Tanıtım Günleri için hazırlıklar tamamlandı. 13-14-15 Aralık tarihlerinde Hasbahçe etkinlik alanında yapılacak olan etkinlik, Zonguldak, Bartın ve Karabük illerinin kültürel ve yerel değerlerini tanıtmayı amaçlıyor. Tanıtım günlerinin açılış programının   Cuma günü öğlenden sonrası yapılması planlanıyor. Programa  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra İstanbul Valisi  Davut Gül, tanıtım günlerinin ev sahibi illerin vali milletvekili kaymakam ve belediye ba...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...