logo

İFTAR SOFRALARI, İSRAF SOFRALARINA DÖNÜŞMEDİ … LAKİN?

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Bir Ramazan Ayını daha geride bırakarak bayrama ulaştıran Allah’a şükürler olsun. Ramazan denilince  akla öncelikle Kur’an gelir.  Bilindiği gibi Kur’an’ı Kerim Ramazan Ayında indirildi.  Hal Böyleyken insanlar,  manevi iklimin zirveye çıktığı bu  mübarek ayda;  bol bol Kuran okur,  zamanlarının büyük bir bölümünü ibadetle geçirirler. Ama esas olan  bu ay İnfak ayıdır. Paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma  hoş görü ikliminin zirveye çıktığı aç ve açıkların 1 ayda olsa refah içinde yaşadığı, iftar sofralarının herkese açık olduğu, zekat , fitre ve sadakaların  dağıtıldığı aydır. Ne mutlu bu günleri İnfak ile geçirenlere… İnfak aslında vermek değil almaktır. Allah,  kitabında infak edenleri onlarca ayetinde çok karlı olduklarını beyan ederek hem bu dünya da hem de öbür alem de  çok kazançlı çıkacaklarını beyan eder.

Ben, bu Ramazan’da infak edenleri, zekat ve sadaka verenleri geçen yıllara göre daha çok gördüm ve rastladım. Hatta zekat  vermek isteyenlerin sosyal medyadan duyuru yaptıklarını bile okudum.

Ya yapılan yardımlar; o kadar çoktu ki gıpta ile bakmamak elde değil. Sadece Kağıthane Belediyesi bir ay içerisinde 25, 30 bin gıda kolisi dağıttı. Sosyal marketinden 10 bine yakın kişiye alış veriş yaptırdı. Kaymakamlık keza aynı şekilde adeta yardımları ile dar gelirliyi sevindirdi. Kağıthane’nin her bölgesinde;  cadde ve sokaklarında Kağıthane Kızılay’ı vardı. Gıda kolisi dağıtmak için yarışıyorlardı… Siyasi partiler, vakıf ve dernekler, vatandaşlar, esnaflar on binlerce  gıda kolisi dağıttı. Ekonomik koşulların çok zor olduğu bu dönemde hayırda yarışın bu kadar fazla olduğu bir yıla rastlamadım.

Verilen iftarlar,  mütevazı ve çok sade idi. Katıldığım onlarca iftarda  aynı sadeliği gördüm. Özetle iftar sofraları israf sofralarına dönüşmemişti. Yapılan ibadetler, yardımlar, dayanışma ve hoşgörü takip ettiğim kadarıyla  bir kesim tarafından Kağıthane’de çok güzel geçti. Buraya kadar her şey  tamam.

Lakin  bir söz vardır ‘’nerede o eski Ramazanlar’’ diye… Hakikaten öyle. Gündüzleri oruç tutanlarla, tutmayanlar hiç belli değildi. . Tüm cafe, restaurant, pastane , yiyecek içecek yerleri açıktı. Buraların hep  insanlar tarafından dolu olduğunu görürken sanki bu ülkeye Ramazan gelmemiş  gibiydi.  Elbette istisnalar hariç…   Bundan  20, 30  yıl önce Ramazan’da açık olan yerler saygı dolayısıyla  dükkanlarının camlarına ya gazete kağıdı ile  ya da perdelerle kapatırlardı. Oruç tutmayanlar ise gizlice yiyerek saygıda kusur etmezlerdi. Yani sokakta oruç tutmayan göremezdiniz. Son yıllarda ise özellikle bu  Ramazan, bırakın insanların saygı göstermesini neredeyse hakaretle karşılaşıyorsunuz. Ne oruç’a ne insana saygı kalmış. Gençlik hepten elden çıkmış… Yürürken sigara içen insanlar dumanını bile sizin yüzünüze  üfler duruma gelmişler. Hakikaten saygısızlık, mandallık, yobazlık zirve yapmış.

Oruç tutmayanlara hiçbir şey diyemem. Neden tutmadığını da bilemem. Lakin saygısızlığa asla  tahammül edemiyor,  adeta azap çekiyorum.  Beni bu Ramazan’da en çok rahatsız eden taraf bu bölümüydü.

Burası Türkiye, yüzde ‘99’u Müslüman diyerek her birimiz  övünüyor hamaset yapıyoruz ama ülkemin insanları  istisnai bir kesim hariç farkına varmadan çoktan batılılaşmış ve öz benliğinden uzaklaşmış. Zannediyorum bu durumun herkes farkındadır.

Yeni  nesil Ahlak ve Maneviyattan belli ki uzaklaşmış , bu uzaklaşmayı da sözde özgürlük adına yapmaktalar.  Lakin hiç olmazsa   hangi dinden olursa olsun başkalarını saygıyı  bu toplum  temel ilke edinmelidir. Saygı göstermeyenler ,  hiçbir platformda saygı bekleyemez, göremez…  

Allah bu toplumu önce Ahlak ve Maneviyat  versin temennisinde bulunuyor,  Mübarek Ramazan Bayramımızı Tebrik ediyorum.

CEMİL ÖĞÜTCÜ

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...