logo

AĞLAMAK GÜZELDİR…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com

Birkaç gece evvel hıçkırarak uyandım. Öyle ağlıyordum ki; gördüğüm rüyanın ne olduğunu düşünmeye başladım. Yüzümü yıkadım. Gazeteye bakmak istedim. Yazılarımı okudum tek tek… Çoğunlukla kendimi eleştirdiğim yazılarımda dikkatimi çeken en önemli nokta samimiyetti. Bu samimiyeti tüm okurlarımın hissettiğini görmek beni inanılmaz mutlu kıldı. Zira herkesin yorumlarında sıkça şu söz vardı: -Beni ve duygularımı anlatmışsınız

  . Her zaman dediğim gibi yaşanılan farklı olsa da yaşayan insan olduğu için kesişme noktası mutlaka bulunuyor. Yeter ki hissettiğimizi samimi ve duru bir şekilde aktarma yoluna gidelim. Kültürümüz; bazı insani duyguları, ne yazık ki kategorize ederek ayrımsallaştırmıştır. Örneğin kimi duygular ve davranışlar kadınlara mal edilirken kimileri de erkeklere yüklenmiştir.

      Direnmek, acıya dayanmak, korumak, ailenin reisi olmak erkeklere yüklenen sorumluluklar olarak belirlenirken; kadına daha naif roller bırakılmıştır. Örneğin; ağlamak asla erkeklere yakıştırılmadığı için henüz bebekken erkek adam ağlar mı; diye eleştirilmişlerdir. Çok merak ediyorum erkek adam insan değil midir? Ağlamak insani bir eylem… Ve her insanın, her insani eylemi yaşama hakkı vardır. Ama biz nedense hep erkeklerin bu özgürlüklerini ellerinden almaya meraklıyızdır. Annemizden yediğimiz tokattan sonra; yine ‘anne’ diye ağlamaktır hayata tutunuşumuz.   

      Her bir darbe biraz daha bağlar aslında bizi yaşama. Farkında değilizdir ancak bu ters orantıdır zaferlerimizin altında yatan. Bir erkeğin bir kadının gözyaşları karşısındaki duygularını karşı cins olarak sezme şansım olsa da bilme şansım yoktur. Bazen kadını incittiğini düşünürler, bazen öfkelenirler, bazen annelerini düşünerek dayanamazlar(bir erkek için annesinin gözyaşları unutamayacağı en büyük travmadır), bazen de umursamazlar. Erkeklere bu duyguları hissettiren; olayların gelişiminden daha çok o erkeğin karakteri ile ilgilidir. Kadın açısından beklenen; ağladığı zaman erkeğinin şefkatine sığınabilmektir. Bunu yalnızca beklemez kadın; aynı zamanda erkeğin mecburiyeti adleder. Çünkü erkeğe; kadını koruma şefkat gösterme görevini de yüklemişizdir. Görevleri yükleyen bizler; o erkeklerin annesi kimliğimizle yüklenen görevleri yerine getirmemesini ister gibi yetiştirmekteyiz. Çok bilindik bir sahneye göz atalım; gelin ağlarken kayınvalide oğluna: -Git eşinin sana ihtiyacı var, şefkatini esirgeme, demez. Bilakis: -Ağlasın oğlum bırak, naz yapıyor sana, demesi kuvvetle muhtemeldir.

     Israrla iddia ediyorum ki; erkeklerin davranışlarında ki olumsuzluklarında bire bir biz kadınlar suçluyuz. Çünkü bir gün erişkin olacakları gerçeğini ıskalayarak büyütüyoruz evlatlarımızı. Kaç yaşına gelirlerse gelsinler hep minik yavrumuz kalıyorlar. Gözümüzde hep minicik kalan o evlatlar bir diğerimizin kocası, hayat arkadaşı, sevgilisi oluyor. Bilmem anlatabildim mi? Burada ki etken duygu bencilliktir. Bize kaybettiren asıl kanserli duygu bencillik. Bizim evlatlarımız mutlu olsun gerisi ne gam. Bizim evimizin önü temiz olsun. Mahalle ne halde olursa olsun. Bize dokunmayan yılan da bin yıl yaşasın… Bencilliklerimizden sıyrılmayı başaramadıkça asla toplumsal huzura ulaşmak mümkün olmayacaktır.

   Bazen papatyalardan ya da şarkılardan tutulan fallar çıkmaz. Bazen her şey tersine gider. Bazen öyle çaresiz kalınır ki yapılacaklar tükenmiş gibi hissedilir. Bazen candan öte sevilen kaybedilir. Bazen aşkın karanlık girdabında boğulur ruhlar. İşte o vakit ağlamak gelir içinizden. Cinsiyetiniz her ne olursa olsun siz insansınızdır. Ve ağlamak en doğal hakkınızdır. Ağlayın. Ağlayın ki, içinizdeki zehri akıtın. Huzur deryasına doğru yola çıkın ve ilk marinada demirleyin. Orada sizi güneşli ve harika bir gün bekliyor olacak. Ağlamanın dayanılmaz hafifliğini gizlemek istiyorsanız da tercihinizdir; gizleyin. Ancak unutmayın ki ağlamak güzeldir.

   Dileğim şudur ki; matem için değil, mutluluktan dökülen gözyaşlarınız olsun.

 Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ADAM OLMAK

    22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    Hani bir deyim vardır ya. Adam ol adam.  Evet, adam olmak gerekir.  Hem de, adam gibi adam.             Adamlık, para ile satın alınmıyor. Pazarı yok. Fiyat belirlenemiyor. Satın alacak maddi güç de yok. Bazen, kişilikler ve şerefler satılmış olsa da. Her insan; doğduğunda, adam gibi doğar. Nerede doğacağını bilemez,Nerede doğacağına karar verecek durumda hiç değil. Seçeneği de yok zaten. Doğuda mı, batıda mı, kuzeyde mi, güneyde mi, Java Adası’nda mı. Seçenek yok. Zenci ...
  • KATI YAKIT OLARAK PELET NEDİR?

    06 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    PELLET (PELET)YAKITI                                                                                        &...
  • EL YAPIMI KÂĞIT ATÖLYESİ ÇOCUKLARI AĞIRLAMAYA DEVAM EDİYOR

    05 Ağustos 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kâğıthane Belediyesi bünyesinde hizmet veren El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde el yapımı kâğıtçılık yaşatılmaya devam ediyor. Atölyeye gelen çocuklar atık kumaşların geri dönüştürülmesiyle farklı tür ve renkte kâğıtlar elde ediyorlar. Çocuklar El Yapımı Kağıt Atölyesi'nde hem kâğıdın binlerce yıllık tarihini hem de çevreye zarar vermeden geri dönüşüm gibi doğal yöntemlerle, kâğıt yapımını öğreniyorlar. El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde kâğıtlar tamamen doğal malzemelerden üretiliyor. Atık pamuk, ipek, keten, yumurta kolileri, gazete kâğıtl...
  • GÜZEL OLAN GEÇMİŞE ÖZLEM..

    24 Temmuz 2024 Köşe Yazıları

    Sevgili okurum. Bu yazımızda, geçmişte ve günümüzde yaşanılan, komşu ve komşuluk ilişkilerine değinmeye çalışacağız. Bu konuyu, hemen her zeminde vurguluyor ve geçmişe özlem duygularımızı dile getiriyoruz. Önceki yazılarımızda olduğu gibi, bir takım örnekler vererek, mevcut ve gelecek nesillere, yaşanılan gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Bu gerçeklerden hareketle, insani görevimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Evet; toplum içindeysen, birlikte yaşama bilincine ulaşmış olmanız gerekiyor. Paylaşmayı bilmen gerekiyor. Saygıyı ve muhabbeti bi...