logo

HER ŞEY GİBİ BİTTİ, HERKES GİBİ GİTTİ…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com

HER ŞEY GİBİ BİTTİ, HERKES GİBİ GİTTİ…

 Ey aşk… Sen nelere kadirsin. Yaşarken göremediği ne varsa insanın bitişinde sezdirensin. Avuçlarının içinden kayıp giderken özlemle, hüzünle, kahırla ağlatansın. Ondan gayrısını göstermeyecek kadar kör eden, başkalarını dinlemeyecek kadar sağır eden. Bir dakika sonrasını hesaplatamayacak kadar aciz eden ve yalnızca âşıkla yaşanacak bir dakikanın hesabının peşinde koşturansın. Ey aşk…   Ne kadar da bencilsin. Paylaşmayı asla kabul edemeyensin. Hep bir fazlasını isteyen ama asla aşığından vazgeçemeyensin

İnsanın en belirgin özelliği aşkta ki doymazlığıdır. Zaten eğer doyulabiliyorsa adı aşk değildir; emin olabilirsiniz. Sürekli bir fazlasını istemektir aşk. Yanınızda 10 saat geçirse 11. saatin özlemi ile kıvranmaktır. Zira aşkın doyumsuzluğu tutkusunun kuvveti ile beslenmektedir.

   EY SEVGİLİ!!! Sesini çok özledim. Kim bilir hangi düşün koynundasın şu anda… Gecenin tüm haşmeti benim üstüme üstüme gelirken gülüşünü özledim. Hani güldüğün an dünyamı aydınlatan hani bana hayatın manasını bulduran gülüşünü… Bana bensizliği anlat ne olur. Ben sensizlikte yok olurken, sen bensizlikte ne hallerdesin? Gülüşümü, gülüşünü özlediğim kadar özledin mi? Sesimi sesini özlediğim kadar özledin mi? Yüzümü yüzünü görmek istediğim kadar istedin mi? Yokluğunda ki dirayetimi görseydin benimle gurur duyardın. Hasretinle yanarken bile tek damla gözyaşı dökmedim yokluğun için… Ben sadece özlediğim için ağladım. Çünkü yokluğun yoktu. Çünkü sen zaten içimde bir yerlerde hep vardın ve varsın… Yaşadığım yokluğunun hasreti değildir sevdiğim. Varlığındaki muhteşem lezzettir.

  Derdimi kaç kez anlatmaya çalıştım. Kaç kez ağladım karşında? Kaç kez öfkelendim? Kaç kez küstüm? Kaç kez ‘bak gidiyorum’, dedim? Kaç kez bağırdım? Kaç kez sustum? Kaç kez sabırla itaat ettim? Yani anlayacağın aşkın kaç lisanı var ise ben hepsiyle konuştum seninle. Hiç bir dili anlamadın. Bu senin cehaletin değildi elbette. Tek göstergesi içinde aşkın kırıntısına yer vermeyişindi. Âşık değildin ki aşkın lisanlarını anlayabilesin… Aşk acısı yaşamak son derece insani bir durumdur. Âşık’ı hırpalar, yorar, imtihan eder ancak mutlaka geçer

 . En büyük acılar yaşanırken ‘geçecek’ sözü kişiye asla inandırıcı gelmez. Çünkü yaşanan o kadar canını acıtıyordur ki geçeceğine olan inanç kaybolmuştur. Âşıkta ayrılığı yaşarken sadece bunu düşünür. Düşündüğünün farkında olmadan… Çünkü aşk acısı; kişinin tahayyül ve düşünme kabiliyetini yok eder. Sevdası büyük olanın, imtihanı da büyük oluyor elbet… Aşkın sonlanmasında ki davranışları; kişilerin kalitesini gözler önüne seren en önemli olgudur. Bir sevdanın kalitesini belirleyen kişiler olduğuna göre bitişinde ki asaleti yaratacak da o aşkı yaşayanlar olacaktır.

   Hani çok bilindik bir söz vardır ya; ‘KALİTE ASLA TESADÜF DEĞİLDİR’… Vedalar da güçlü olamıyor insan. Hele edilen vedanın kesinliğinden emin ise… Bende şu an güçlü değilim. Kafamda ki tek gerçek şu; her şey gibi bitti; herkes gibi gitti… 

 HOŞÇAKALSIN… Aşk ile eyvallah.HER ŞEY GİBİ BİTTİ, HERKES GİBİ GİTTİ…

 Ey aşk… Sen nelere kadirsin. Yaşarken göremediği ne varsa insanın bitişinde sezdirensin. Avuçlarının içinden kayıp giderken özlemle, hüzünle, kahırla ağlatansın. Ondan gayrısını göstermeyecek kadar kör eden, başkalarını dinlemeyecek kadar sağır eden. Bir dakika sonrasını hesaplatamayacak kadar aciz eden ve yalnızca âşıkla yaşanacak bir dakikanın hesabının peşinde koşturansın. Ey aşk…   Ne kadar da bencilsin. Paylaşmayı asla kabul edemeyensin. Hep bir fazlasını isteyen ama asla aşığından vazgeçemeyensin

İnsanın en belirgin özelliği aşkta ki doymazlığıdır. Zaten eğer doyulabiliyorsa adı aşk değildir; emin olabilirsiniz. Sürekli bir fazlasını istemektir aşk. Yanınızda 10 saat geçirse 11. saatin özlemi ile kıvranmaktır. Zira aşkın doyumsuzluğu tutkusunun kuvveti ile beslenmektedir.

   EY SEVGİLİ!!! Sesini çok özledim. Kim bilir hangi düşün koynundasın şu anda… Gecenin tüm haşmeti benim üstüme üstüme gelirken gülüşünü özledim. Hani güldüğün an dünyamı aydınlatan hani bana hayatın manasını bulduran gülüşünü… Bana bensizliği anlat ne olur. Ben sensizlikte yok olurken, sen bensizlikte ne hallerdesin? Gülüşümü, gülüşünü özlediğim kadar özledin mi? Sesimi sesini özlediğim kadar özledin mi? Yüzümü yüzünü görmek istediğim kadar istedin mi? Yokluğunda ki dirayetimi görseydin benimle gurur duyardın. Hasretinle yanarken bile tek damla gözyaşı dökmedim yokluğun için… Ben sadece özlediğim için ağladım. Çünkü yokluğun yoktu. Çünkü sen zaten içimde bir yerlerde hep vardın ve varsın… Yaşadığım yokluğunun hasreti değildir sevdiğim. Varlığındaki muhteşem lezzettir.

  Derdimi kaç kez anlatmaya çalıştım. Kaç kez ağladım karşında? Kaç kez öfkelendim? Kaç kez küstüm? Kaç kez ‘bak gidiyorum’, dedim? Kaç kez bağırdım? Kaç kez sustum? Kaç kez sabırla itaat ettim? Yani anlayacağın aşkın kaç lisanı var ise ben hepsiyle konuştum seninle. Hiç bir dili anlamadın. Bu senin cehaletin değildi elbette. Tek göstergesi içinde aşkın kırıntısına yer vermeyişindi. Âşık değildin ki aşkın lisanlarını anlayabilesin… Aşk acısı yaşamak son derece insani bir durumdur. Âşık’ı hırpalar, yorar, imtihan eder ancak mutlaka geçer

 . En büyük acılar yaşanırken ‘geçecek’ sözü kişiye asla inandırıcı gelmez. Çünkü yaşanan o kadar canını acıtıyordur ki geçeceğine olan inanç kaybolmuştur. Âşıkta ayrılığı yaşarken sadece bunu düşünür. Düşündüğünün farkında olmadan… Çünkü aşk acısı; kişinin tahayyül ve düşünme kabiliyetini yok eder. Sevdası büyük olanın, imtihanı da büyük oluyor elbet… Aşkın sonlanmasında ki davranışları; kişilerin kalitesini gözler önüne seren en önemli olgudur. Bir sevdanın kalitesini belirleyen kişiler olduğuna göre bitişinde ki asaleti yaratacak da o aşkı yaşayanlar olacaktır.

   Hani çok bilindik bir söz vardır ya; ‘KALİTE ASLA TESADÜF DEĞİLDİR’… Vedalar da güçlü olamıyor insan. Hele edilen vedanın kesinliğinden emin ise… Bende şu an güçlü değilim. Kafamda ki tek gerçek şu; her şey gibi bitti; herkes gibi gitti… 

 HOŞÇAKALSIN… Aşk ile eyvallah.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...