logo

SOL YANIMDAKİ SIZIM…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, anlatmak istesekte anlatamadığımız, boğazımızda düğümlerin oluşup hıçkırığa dönüştüğü, sadece yaşanıldığında ne olduğu bilinen olaylar vardır.

                Örneğin; evladını kaybetmiş birisi kadar hiç kimse evlat acısını bilemez. Ömründe doğum yapmamış birisi ne kadar zor olduğunu bilse de doğum anını hissedemez. Yani ateş hep düştüğü yeri yakar.

                Aşkın gizemli dünyasında anlatılan binlerce tarif; yüzbinlerce yazı, milyonlarca şiir ve benzeri doküman belge var. Ancak herkesin gerçeği kendine tektir. O halde aşkı yaşayan ve yaşamayan aşka farklı bakmaz mı? Elbette bakar.

                Aşkı yaşamamış kişini pervasızlığı bilmezliğinden değil, yaşanmamışlığındandır. Çünkü aşk bilmemekle ilgili değil, yaşamamakla ilgilidir. Bilirsiniz, duyarsınız, empati kurup hissedersiniz. Ama sol yanınız hiçbir zaman sızlamadıysa, karşıdakinin gözyaşlarını ve acısını tarifleyemezsiniz.Aşk sonsuzluğu olmayan bir tutkudur. Lakin öyle kuvvetli bir kimyası vardır ki; yaşanırken gözü kör, dili lal, kulağı sağır eder… Dünya sadece aşığın; maşukundan ibaret olur.

                Mutluluğun resmini çizebilendir aşık. Çünkü mutluluk aşık olunan kişinin sesidir, gülüşüdür, hatta belki yalnızca nefesidir. Sorsanız kavgalara bile razıdır; yeter ki kavga edilen aşığın kendisi olsun.

                Hayallerin en güzelini kurar aşık. Sevdiği ile doludur tüm rüyalar. Güzellik, mutluluk, huzur vardır. Onun gözlerine dahi bakarken yüreği cız ediyorsa, ellerini tuttuğunda avucunun içi terliyorsa, aynı atmosferde solumak bile yetecektir ona…

                Aşk karşılıksız bir duygu…  Ancak bana göre yanılsamadır hep dediğim gibi. Ne var ki hiç kimse varlığını inkâr edemez. Her şarkıdaki nağme, her türküdeki ezgi, aşığın sinesini yaralar. Çünkü bütün türküler ve şarkılar onun aşkını anlatıyordur. Düşünemez ki; o şarkıyı besteleyen, o türküyü derleyen de bir aşka tutulup notaya almıştır. Yani gidilen yol birdir, hedef farklı olsa da.

                Aileler, arkadaşlar, dostlar terk edilir kimi zaman aşk uğruna. Tahtından feragat eden de olmuştur, servetini silende, her şeyini feda eden de… Zira aşk tüm hesaplardan uzak kalandır. Tek düşünülen vuslat olduğu için, hiçbir olumsuzluk üstüne kondurulmaz aşkın…

                Herkesin aşkı sonsuzdur, herkesin aşkı hiç bitmeyecektir, herkesin aşkı biriciktir.Önce ilk tartışmalar, sonra kavgalar, sonra küslükler. Arkasından alınan ayrılık kararı…

                Hayır… Hiçbir beraberlik kırılma noktasına gelmeden bitmez, bitemez. Eğer bitiyorsa zaten beraberlik diye bir şey olmamıştır. Bir aşkta ayrılık için kimi zaman sayısız kereler ayrılıp birleşilir. Herbirleşme de; bir daha eskisi gibi olunamayacağı bilinerek başlanır. Lakin asla hazır değildir aşk bitmeye. Kırılma noktasına gelinmemiştir henüz. Bu yeniden deneme çabaları aşkın bitiş hazırlıklarıdır da; kimse üstüne kondurmaz…

                Paul  AUSTLER’in bu konuda olağanüstü bir tespiti vardır. Derki; ’Birisini unutmak zorundaysanız bunu sindire sindire yapın. Çünkü aklın zamansız öldürdükleri yürekte zamansız dirilir.’

                Çok doğru… Aşk asla akıl işi değildir. Mantığımız ile verdiğiniz her kararda aşkın yeniden dirilmek için uygun ortamı bekleyeceğini ve kendini tekrar edeceğini bilmek zorundayız.  Hayatın içinde hiçbir kesintiye, hiçbir yaşanmamışlığa yer yoktur. Çocukluk, gençlik, yetişkinlik tüm süreçleri yaşamak zorundayız. Yaşayamadıklarımızın eksiklikleri yaşam boyu karşımıza çıkacaktır. Belki de çocuk ruhlu dediğimiz ya da yaşının insanı değil diye eleştirdiklerimiz yaşamadıkları süreci yaşıyorlardır. O nedenle kişileri eleştirirken acımasız olmak kimseye yarar sağlamaz.

                Ve bir gün o gün gelir. Artık ayrılık gerçekleşmiştir. Ayrılık acısı yaşayan bir kişiye hayatın nasıl gittiğini sormanız kadar saçma bir şey yoktur. Zira aşık açısından tek sorun; hayatın devam ediyor olmasıdır. Hep sanılır ki; onsuz yaşanamaz, nefes alınamaz, var olunamaz. Oysaher ayrılıktan sonra görülür ki onsuz yaşanır, nefes alınır, varolunur. Çünkü hayat devam ediyordur.

                Sadece tek bir gerçek vardır… Unutmaz ve unutulamazsınız. Ancakalışırsınız. Onsuzluğa, yokluğuna, aşkınızın büyüsünün bozulmasına… Alışırsınız…

                Bir şeye hiçbir çare yoktur ayrılıklarda. Özlersiniz… Özlersiniz.Özlersiniz.Sol yanınızdaki sızı; çektiğiniz özlemdir.

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ADAM OLMAK

    22 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    Hani bir deyim vardır ya. Adam ol adam.  Evet, adam olmak gerekir.  Hem de, adam gibi adam.             Adamlık, para ile satın alınmıyor. Pazarı yok. Fiyat belirlenemiyor. Satın alacak maddi güç de yok. Bazen, kişilikler ve şerefler satılmış olsa da. Her insan; doğduğunda, adam gibi doğar. Nerede doğacağını bilemez,Nerede doğacağına karar verecek durumda hiç değil. Seçeneği de yok zaten. Doğuda mı, batıda mı, kuzeyde mi, güneyde mi, Java Adası’nda mı. Seçenek yok. Zenci ...
  • KATI YAKIT OLARAK PELET NEDİR?

    06 Ağustos 2024 Köşe Yazıları

    PELLET (PELET)YAKITI                                                                                        &...
  • EL YAPIMI KÂĞIT ATÖLYESİ ÇOCUKLARI AĞIRLAMAYA DEVAM EDİYOR

    05 Ağustos 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kâğıthane Belediyesi bünyesinde hizmet veren El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde el yapımı kâğıtçılık yaşatılmaya devam ediyor. Atölyeye gelen çocuklar atık kumaşların geri dönüştürülmesiyle farklı tür ve renkte kâğıtlar elde ediyorlar. Çocuklar El Yapımı Kağıt Atölyesi'nde hem kâğıdın binlerce yıllık tarihini hem de çevreye zarar vermeden geri dönüşüm gibi doğal yöntemlerle, kâğıt yapımını öğreniyorlar. El Yapımı Kâğıt Atölyesi’nde kâğıtlar tamamen doğal malzemelerden üretiliyor. Atık pamuk, ipek, keten, yumurta kolileri, gazete kâğıtl...
  • GÜZEL OLAN GEÇMİŞE ÖZLEM..

    24 Temmuz 2024 Köşe Yazıları

    Sevgili okurum. Bu yazımızda, geçmişte ve günümüzde yaşanılan, komşu ve komşuluk ilişkilerine değinmeye çalışacağız. Bu konuyu, hemen her zeminde vurguluyor ve geçmişe özlem duygularımızı dile getiriyoruz. Önceki yazılarımızda olduğu gibi, bir takım örnekler vererek, mevcut ve gelecek nesillere, yaşanılan gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Bu gerçeklerden hareketle, insani görevimizi yerine getirdiğimize inanıyoruz. Evet; toplum içindeysen, birlikte yaşama bilincine ulaşmış olmanız gerekiyor. Paylaşmayı bilmen gerekiyor. Saygıyı ve muhabbeti bi...