logo

BUGÜN GÜNLERDEN SEN HAFTALARDAN HÜZÜN

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: mutluluk, üzüntü, kibir, bilgi ve tüm diğerleri… Aşk dâhil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş.

Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş. Aşk, “Zenginlik, beni de yanına alır mısın?” diye sormuş. Zenginlik, “Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok.” demiş.

Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş. “Kibir, lütfen bana yardım et!”, Kibir “Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin.” diye cevap vermiş.

 Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: “Üzüntü, seninle geleyim.” Üzüntü “Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.”

Mutluluk da Aşk’ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış.

                Aşk, birden bir ses duymuş. “Gel Aşk! Seni yanıma alacağım…”Bu Aşk’tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk’a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi’ye sormuş: “Bana yardım eden kimdi?” Bilgi “O, Zaman’dı” diye cevap vermiş. “Zaman mı? Neden bana yardımetti ki?” diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:

-Çünkü sadece Zaman Aşk’ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir…

                Hayatı her birimiz kendimizce yaşıyoruz. Bazen prensip denen lükslerimize sadık kalarak, bazen de sıradan. Öyle kısa ki farkına dahi varamıyoruz geçen yılların. Özellikle yaş grubu 40 ve üstü olan kesime soralım: Siz ne zaman bu yaşlara geldiniz, farkında mısınız? Eminim tüm cevaplar hayır olacaktır. Çünkü 25 yaşına kadar bir yokuşu tırmanır gibi geçen hayat yolculuğumuz, 25 yaşından sonra bir yokuştan aşağı hızla yuvarlanır gibi gidiyor.

                Her an bizden bir şeyler alıp götürürken elbette çok şeyler de katıyor. Aşk kâinatın en kuvvetli tutkusudur. Ancak yalnızca tutkudur. Tam da bu sebeple yaşarken olağanüstü bir çekim gücü vardır. Âşık kör ve sağır olmuştur. Çünkü tüm dünya aşkı etrafında dönüyordur artık. Herkesin yaşadığı kendine biriciktir ama bunu unutarak hep en büyük aşkın kendimize ait olduğunu düşünürüz.

                Oysa aşk bir yanılsamadır. Yeryüzünde efsaneleşen tek aşk; hiç yaşanmamış olan aşktır. Zira yaşanan hiçbir aşk devamlılık arz edemez. Belki yerini sevgiye, bağımlılığa, saygıya, vefaya devreder ancak aşkın ilk büyüsü asla süreklilik gösteremez. Bir Fransız Lady diyor ki;

-Geceleri aklınızda en son olan kişi ile sabah uyandığınızda aklınıza ilk gelen kişi aynı ise siz artık âşıksınız.

                Tebessüm ettirecek bir tespit. Birisini düşünmek, onu özlemek, hatta yanınızda iken bile hasret çekmek, aklınızın, ruhunuzun, kalbinizin tüm anahtarlarını vermek aşka dairdir. Ne yazık ki kavuşulan ve yaşanılan hiçbir aşk kalıcı değildir. Yalnızca ilk aşkta kişiye âşık oluyoruz, diğer tüm aşklarımızda artık aşka âşık oluyoruz. Zira insan aşkın tutkusunu yaşadıktan sonra aşktan asla vazgeçemiyor.

                Kadın aşkı hayatının romanı yaparken, erkekhikâyedebırakıyor. Bir canı dünyaya getirecek kadar büyük olan yürek elbette aşkı korkusuz ve koşulsuz yaşayacak kadar da yüce oluyor kadınlarda. Erkekler ise bencil davranabiliyorlar hayatın her adımında. Bu bencillikleri aşkı yaşarken de kendini gösteriyor. Ve erkekler vazgeçmeye kadın kadar tepkili değiller. Çok daha güçlü olabiliyorlar vazgeçişlerde. Çünkü bir gerçeği kadın duygusallığından daha iyi fark edebiliyorlar. O da şudur: AŞKTA VAZGEÇİLEN KENDİMİZ DEĞİLİZ, AŞKIN TA KENDİSİDİR. Ne yazık ki; kadınlar bunu fark etmemek için direniyorlar. Daha az zeki olduklarından değil asla. Sadece daha çok bağlandıkları içindir bu…

                Bugün günlerden sen, haftalardan hüzün, aylardan ayrılık… Neden diye soracaksan eğer ömrümün son günüsün be gülüm. Ayrılığın izdüşümleri yüreğimde, aklımda sen ve ben yine aşkın sen hallerindeyim. Başka zamiri yok mu bu lügatin? Konuşacak tek dilim olsan anlatacak tek hikâyem söyleyecek son sözüm kalsa ben yine razıydım bu aşkı göğüslemeye. Olmadı yürümedi bitti. Aşkta sol yan sağ bırakılmazmış be gülüm. O nedenledir ki belki; gidişinin ömrümden ömür alışı…

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Zonguldak, Bartın ve Karabük, ‘’Kağıthane’ de’’ buluşuyor!

    09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kağıthane Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan Karaelmas Tanıtım Günleri için hazırlıklar tamamlandı. 13-14-15 Aralık tarihlerinde Hasbahçe etkinlik alanında yapılacak olan etkinlik, Zonguldak, Bartın ve Karabük illerinin kültürel ve yerel değerlerini tanıtmayı amaçlıyor. Tanıtım günlerinin açılış programının   Cuma günü öğlenden sonrası yapılması planlanıyor. Programa  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra İstanbul Valisi  Davut Gül, tanıtım günlerinin ev sahibi illerin vali milletvekili kaymakam ve belediye ba...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...