Son Dakika
Herhangi bir sohbet esnasında veya görüşmelerde, mecazi ve ya gerçek anlamda ifade edilen, meyve
veren ağaç taşlanır sözleri; bize, bazı olmaması gereken tutumları hatırlatır. Bu ifadeler, olumsuzluk
örnekleri olduğu gibi, hazımsızlığın da bir işareti gibidir.
Meyve veren ağaç niye taşlanır, taşlanmasa olmaz mı. O, meyve ağacının meyve verecek çiçeği niye
koparılır, koparılmasa olmaz mı. O ağacın dalı niye kırılır. O, meyve veren ağaca, zarar vermek yerine,
ihtiyacı olan su ve toprakla beslense, bakımı yapılarak; meyvesinden, ağaç olma özelliğinden ve
gölgesinden! yararlanılsa fena mı olur. Doğadaki tüm canlılardan, elde edilen nimetler, insanoğlunun
iyiliği içindir, İnsanoğlunun yararınadır. Niçin, bu nimetlerden faydalanmak yerine, hasar verme, zarar
verme yolu seçilir. İnsanoğlunun görevi; yıkıcı, yakıcı ve nimet kaynaklarına zarar vermek olmasa
gerek. Söz konusu mecazi örneklerde olduğu gibi, taşlama ve zarar verme işleminin; iyi niyetli gönül
insanları üzerinde uygulandığını duyuyor, görüyor ve yaşıyoruz. Sebepsiz ve anlamsızca, ve yersiz
saldırılar, dünden bu güne, her zeminde, yapıla gelmiştir. Topluma ve davasına faydalı olan kişileri,
silmek için, her yol denenmiş ve denenmeye de devam edilmektedir.
Başarıları başarısız, iyilikleri kötülük, sergilenen çabayı yandaşlık, aydınlıkları karanlık gibi görmek ve
göstermeye çalışmak gibi bu menfi tutumlar, basiretsiz ve riyakar insanların, adeta bir sanatı haline
gelmiştir. Kısır döngü içinde olan, kendisinden başka hiç kimseyi beğenmeyen birtakım güruhlar,
ortalıkta başı boş … gezer olmuşlar, freni tutmayan araç gibi, serseri mayın gibi, dolaşır olmuşlardır.
Günümüzde dahi, aynı karakterler kol gezmektedir.
Bilgisiz Bilgililer !! Cahiller !! Önüne veya yanına gelen herkese akıl vermeye çalışarak, her şeyi,
kendilerinin bildiğini uzmanlık alanı olduğunu kanıtlamaya çalışarak, bireyleri menfi etkileyerek,
kişilere ve topluma yön vermeye çalışırlar. Bu gibi, insan görünümlü kifayetsizlerin olduğu yerde,
mangalda kül kalmamıştır. Kaldırımlarda, toplu ulaşım araçlarında, duraklarda, kahvehanelerde, çay
ocaklarında, parklarda, velhasıl yolunun geçtiği her noktada, camide namaz kıldıran imama dahi akıl
verecek kadar fütursuzca hareketlerden, gereksiz ve cahilce, boş ve yıkıcı eleştirilerden beslenerek,
nemalanmışlardır. Elde edilen kazanım ve başarılar, onları rahatsız etmiş ve huylanmışlardır.
Öyle; şerefsiz, şerefliler !! vardır ki, Zaman olur bizden adam çıkmaz, zaman olur, bizden biri, bir
baltaya sap olsun da, nasıl olursa olsun gibi, ifade kullanırlar. Gün gelir, bu riyakarane dilekleri bir
şekilde gerçekleşir. Bu sefer de, çabasıyla azmiyle ve inançla kazanımlar elde edenin, kuyusunu
kazmaya çalışırlar. Engellemek ve köstek olmak için, her yolu denerler. Yollara dikenle teller
döşeyerek, engel olmaya çalışırlar. Enerji sağlayan. Yel değirmeni ile savaşmaya çalışırlar. Kendi
dünyalarına göre senaryo yazıp, oyunculuğunu da kendileri yaparlar. Bu gibi yarasalar, içimizde var
olduğu sürece; medeniyet, özgürlük, demokrasi, adalet, ahlak, ilim-irfan yolunda ilerlemeler, her
zaman sekteye uğramıştır. İnsan olmaktan, başarıdan ve güzellikten rahatsız olan akılsız akıllılar !!,
yanı başındakinin başarılarını, bir türlü içine sindiremezler. Kişileri oluğu gibi kabullenemez, bardağın
hep boş tarafını görürler. Dolu tarafı, onları rahatsız eder. Yarasanın ışıktan rahatsız olduğu gibi.
Öncelikle, insan olduğunun bilinciyle hareket ederek, sevgi, saygı ve hoşgörü kavramlarını özümlemek
gerekliliği vardır. Hazmetmeyi bilmek lazım. Kendisinden başka birilerinin elde ettiği başarıyı, iftiharla
yadetmek bir insanlık görevidir, olmalıdır da. Bu bağlamda, atılması gereken hoşgörü temelinde,
güzellikler, hizmetler, başarılar, kendiliğinden sergilenmiş olacaktır.
UNUTMAYALIM Kİ; İnsanın, insana ihtiyacı vardır. Ağacın toprağa, Toprağın suya, Suyun da, havaya
ihtiyacı olduğu gibi.
Ey Gafil, Taşlama ağacı, koparma dalını, meyvesiz!! Kalırsın.
VESSELAM
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları