logo

SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

Mustafa Aygün

Mustafa Aygün
mustafaaygun3458@hotmail.com

(Yabancı Okullar Meselesi)

Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız.

Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecnebi Mektebi olmak üzere 3.245 Özel Gayrimüslim Okulu bulunmaktadır. İstanbul’da bulunan okullar bu sayıya dahil değildir. Daha acısı, II. Abdülhamit Dönemi’nde Müslüman çocukların gayrimüslim ve ecnebi okullarına gitmemesi adına alınan tedbirlere rağmen ülkede eğitim gören her üç öğrenciden biri özel gayrimüslim okullarında eğitim almıştır.

Kurtuluş Savaşı sırasında bu okullar, ayaklanan Rum ve Ermeni çetelerinin lojistik merkezleri gibi çalışmışlardır. Örneğin 1921 yılında Merzifon’da faaliyet gösteren Amerikan okulunun, Rumların kurduğu Pontus örgütüne merkezlik yaptığını haber veren Türk öğretmenin öldürülmesi, TBMM’nin bu okulu kapatmasına vesile olmuştur. Maarif Vekili Hamdullah Suphi 1921 yılında TBMM’de yaptığı konuşmada; “Bazı sakıncaları olmasa Türkiye dahilinde tek bir ecnebi mektep bırakmam.” diyerek durumun vahametini açıklamaya çalışmıştır.

Lozan Antlaşması’nın en önemli gündem maddeleri arasında yabancı ve gayri müslim okulları vardır. LozanAntlaşması ile yeni bir statü kazanangayri müslim okullarına, Türk okullarının bağlı olduğu kanun ve yönetmeliklere uygun davranma zorunluluğu getirilmiştir. Yabancı okullara ise Lazan Mektupları denen ve geçerlilik süresi 1931 yılında sona eren üç adet mektuba dayanılarak faaliyetlerine devam hakkı verilmiştir.  Lozan mektuplarına dayanılarak İngiltere, Fransa ve İtalyanların 1914 yılından önce açtıkları okullara faaliyetlerine davam hakkı verilmiştir. Ancak bu üç ülke ile sınırlı haktan diğer ülkeler de faydalanmış, bunların dışındaki milletlere ait okullar da kapatılmamış ve faaliyetlerine devam etmişlerdir.

Kurtuluş Savaşı sırasında yabancı okulların Osmanlı aleyhine yürüttükleri zararlı faaliyetleri gören Cumhuriyet yönetimi, 3 Mart 1924 tarihinde çıkardıkları Tevhid-i Tedrisat (Eğitim Öğretim Birliği) Kanunu ile söz konusu okulları denetim altına alınmaya çalışmışlardır.Laikleşmeyi esas alan anlayış medreseler dahil hiçbir örgütün dini temalı eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunmasını istemiyordu.  Bu amaçla 1925 ve 1926 yılında çıkarılan genelgeler ile yabancı okulların dini propaganda yapması, dini semboller bulundurması yasaklanmıştır. Bu okullar da Türkçe, Türk tarihi ve coğrafya derslerini okutacak öğretmenlerin Bakanlıkça tespit edileceği hüküm altına alınmıştır. Bu genelgelere uymayan bazı İtalyan ve Fransız okulları kapatılmış, Türkiye aleyhine propaganda yapan öğretmenlerin ise çalışma izinleri iptal edilmiştir.

Günümüze geldiğimizde, Özel Öğretim Kurumları Kanunu çerçevesinde çalışan milletlerarası okullar, yabancı okullar ve azınlıklara ait okullar ülkemizde faaliyet göstermektedir.  Milletlerarası okullara sadece yabancı uyruklu öğrencilerin devam edebilmektedir. Yabancılara ait okullar yabancılar tarafından açılan okullardır. Azınlık okulları iseRum, Ermeni ve Musevî azınlıklar tarafından kurulmuş, Lozan Antlaşması ile güvence altına alınmış ve kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin devam ettiği okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim özel okullarını kapsamaktadır. Bu okullar Millî Eğitim Bakanlığının gözetimi ve denetimi altındadır.

Yukarıda belirttiğimiz okulların dışında,Millî Eğitim Bakanlığının denetiminde olmayan ve Türkiye Cumhuriyetinin mevzuatına uymayan, 12 yabacı okul için Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bir açıklama yaparak, bu okullara alınmaması gerektiği halde öğrencilerinin % 90’nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluştuğunu ve özellikle Fransız okullarında okuyan öğrencilerin mezun olduktan sonra yabancı öğrenciler için yapılan Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı’na (YÖS) girerek avantaj sağladıklarını belirtmiştir.

Yabancı ve azınlık okullarının geçmişte milli bütünlüğe zarar veren faaliyetlerini unutmamalıyız. Ancak geçmişin korkusuna kapılarak da hareket etmek doğru olmaz. Bu okulların temsil ettikleri zihniyete karşı, kendi okullarımızın kalitesini arttırmak en önemli tedbir olacaktır.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Zonguldak, Bartın ve Karabük, ‘’Kağıthane’ de’’ buluşuyor!

    09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kağıthane Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan Karaelmas Tanıtım Günleri için hazırlıklar tamamlandı. 13-14-15 Aralık tarihlerinde Hasbahçe etkinlik alanında yapılacak olan etkinlik, Zonguldak, Bartın ve Karabük illerinin kültürel ve yerel değerlerini tanıtmayı amaçlıyor. Tanıtım günlerinin açılış programının   Cuma günü öğlenden sonrası yapılması planlanıyor. Programa  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra İstanbul Valisi  Davut Gül, tanıtım günlerinin ev sahibi illerin vali milletvekili kaymakam ve belediye ba...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...