Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
Ak Parti Neden Kaybetmiyor?
1991 Yılında Refah Partisi’nin devletle tanışması, belediye başkanlıklarını kazanmasıyla olmuştu. 1994 Yılına gelindiğinde Refahlı Belediyeler Türkiye genelinde mantar gibi bitmeye başlamış, Yerel yönetim seçimlerinin galibi olmuştu. Yıl 2014 tam 20 yıl geçmiş aynı çizgiden gelen kadroların kurduğu Ak Parti ,ise neredeyse belediyelerin yüzde yetmişini almıştı. İstisnalar hariç Ak Parti’de tıpkı Refah ve Fazilet partilerinde olduğu gibi belediyeleri muhalefete kaptırmayarak neredeyse çeyrek asırdır yerel iktidarın sahibi oldu. Sosyal projelerle fakir- fukaraya sahip çıkan, yapılan yatırımlarla başarılı bir grafik çizen belediye yönetimleri, il ve ilçelere demir atarak her seçimi farklı kazanmaya başladı. Kaldı ki; o zamanlar Milli Görüş karşıtı olan cephenin şu sözü oldukça meşhurdu. ‘’Bunlar çöp, kanalizasyon temizlemeyi iyi beceriyorlar, dokunmayalım belediyecilik yaparak bizlere hizmet etsinler.’’
12 Yıldır Hükümet olan Ak Parti’nin serüveni de tıpkı belediye yönetimine benzemektedir. Hükümet kadrolarının çoğunluğu da zaten belediye yönetimlerinden gelmektedir. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere çok sayıda bakanların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yetiştiği unutulmamalıdır.
NEDEN KAYBETMİYORLAR
Ak Parti sistemi öyle oturtmuş ki bu başarıları teşkilatlara bağlamak çok basit bir gerekçedir. Ak Parti iktidarda kalmanın sistemini 5 temel unsur üzerine oturturmuş halkı alternatifsiz hale getirerek kendisine bağlamayı başarmıştır.
Bir: 12 yıllık Ak Parti Hükümetinden 19 milyona yakın insan direkt olarak bir şekilde maddi olarak yaralanmakta, tıpkı emekli maaşı gibi istikrarlı olarak sebeplenmektedir.
Az olsun, çok olsun ülkenin her tarafında yaşlısından hastasına, engellisinden yetimine.gazisinden şehit ailesine kadar milyonlarca insan, böyle bir imkanla geçmiş yıllarda tanışmamıştır. Hükümet, yaşlı dede ve nineyi maaşa bağlarken onlara bakan ebeveynleri de neredeyse ödüllendirerek maaşa bağlayarak taçlandırmıştır. Yaşlı dede ve nine nin üstelik bez ve ilaç parası gibi önemli giderleri de tedarik etmektedir. Hal böyle olunce özellikle kırsak kesimde nenesinin, dedesinin ağır yükü nedeni ile ölmesini bekleyen ebeveynler, şimdi ölmemesi için dua etmekte bir körpe çocuk sahiplenmesiyle titreyerek bakmaktadırlar. Çünkü köy gibi bir yerde böyle bir imkana sahip olmak onları şartsız olarak Ak Partili yapmaya yetmiştir. Yani argo ifadeyle olay sadece duygusaldır. Memlekette ne kadar olumsuz olay varsa onları asla ilgilenmemektedir. 19 milyona yakın bu büyük potansiyel, risk altına girmeyerek mevcut konumlarını koruma pahasın her şeyi kulak ardı ederek Ak Parti’ye sıkı sıkı bağlanmaktadır. Kaldı ki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, benzer bir vaatte bulunarak ‘’her dar gelirliye 500 TL vereceğim’’ dediğinde kimse inanmamıştır. Ayrıca bu miktarı zaten 19 milyon insan hükümetten almaktadır. Ak Parti müthiş bir Piar çalışması ile algıyı değiştirmiş, bu yardım ve paraları sanki devlet değil de Ak Parti veriyormuş gibi vatandaşı kendisine yönlendirmeyi başarmıştır.
İki: Aidiyet duygusudur. Yıllarca ezilen hor görülen, ‘’göbeğini kaşıyan adam’’ ifadesiyle küçük düşürülen milyonlarca muhafazakar Anadolu insanı, mevcut iktidarda kendisini görerek sahiplenmiş, ‘’iktidar artık benim’’ söylemi ile rahatlamıştır. Düşünün ki belediyede taşeron firmasının temizlik işlerinde 1200 TL’ ye çalışan ve geçim zorlukları çeken bir insan bile ‘’dik dur eğilme hepimiz seninle diyerek kefen giyiyorsa’’ bu yılların birikim ve öç alma duygusundan rövanşizm den başka bir şey değildir. Yıllardır edinemediği dini ritüel kazanımlara bir anda sahip olması, 28 Şubat ve daha önceki darbe dönemlerindeki ötekileştirme ve itilmişliğin ardından bir anda rahatlaması, bu kesim için bal ve kaymak olmuştur. İmam Hatipler, başörtüsü, Kuran kursları, Kamu ve Üniversitelerde başörtüsü serbestliği bu kesimin din anlayışı için kafi gelmektedir. İktidarın kimlik, din, ayrıştırma ve kutuplaştırma siyaseti geçmişte ezilen milyonlar üzerinde etkili olmuştur. Hal böyle olunca gerisi ayrıntıdır. Kendisi artık Arabesklikten kurtulmuş, Aidiyet duygusunu seçkin bir konuma oturtturarak iktidarın sahibinin kendisinin olduğunu tanımlamaktadır ve caka satmaktadır. O, 1200 TL Maaş alsa da, o artık önemli bir kişi, iktidar erkinin bir ortağı dır. Böyle durumda olan milyonlarca insan vardır.
Üç: Kadrolaşma ve menfaat. 12 yıllık iktidar süreci uzun bir süreçtir. 2002 yılının genç kuşağı şimdilerde orta yaş ve üstüdür. Ak Parti bu süreçte eğitimden yargıya, polisten teşkilatından, maliye ve askeri kurumlara kadar büyük ölçüde kadrolaşmıştır. Zaten uzun yıllar belediyelerin tek hakimidir. Bürokrasiyi eline geçiren Ak Parti’nin, Kamuda çalışan milyonlarca işçisi, memuru, yöneticisi, müdürü, şefi, üst düzey yöneticisi söz konusudur. Uzun yıllar hasretle makam mevki bekleyen insanlar şimdi o makam ve mevkilerin sahibidir. Hem refah düzeyleri yükselmiş, hem de seçkin bir konuma gelerek imtiyazlı olmuşlardır. Kamunun bal, kaymak, ve kebabıyla tanışan imtiyazlı, seçkin milyonlarca insan, bu imkanları asla terk edemez. Onun için sistemin ve Ak Parti’nin devamı için canla başla çalışmakta, yukarıdan gelen talimatları gözleri kapalı olarak uygulamaktadırlar. Müthiş bir birliktelik ve Ak Parti hiyerarşisi, Kamuda da söz konusu olurken, tıpkı parti elamanı gibi çalışmakta ya da çalıştırılmaktadırlar. Böyle bir imkana sahip olan bu kesim asla iktidarın gitmesini istemez aksine var gücüyle çalışır. Devleti tanıyan, her türlü imkanlara kavuşan milyonlarca insan hükümetin en önemli ayakta kalma sac ayaklarından biridir. Elbette bu insanların bir kısmı halka hizmet amacı taşıyabilir. Her iktidar şüphesiz kendi kadrolarıyla çalışmalıdır. Lakin emanet ve ehliyet ilkesi unutulmamalıdır. Emanet ve Ehliyet Kur’anda çok önemsenmiş Hz. Peygamber bile bu konuda özel bir ayetle uyarılmıştır
Dört: Rantçılar ve para kazananların oluşturduğu büyük potansiyel. Eski Başbakan yeni Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan kısa zaman önce iş dünyasına azar ve ayar çekmiş, özellikle banka sahiplerine ‘’en çok parayı bizim dönemimizde kazandınız’’ demişti. Sermayeyi, basını ve lojistik gücü elinde bulunduran bu kesim ara sıra süslü demokrasi lafları etseler de esasen Ak Parti’den oldukça memnundurlar. Para kazanıyorlar, devlet ihalesi alıyorlar, özelleştirmelerden yaralanıyorlar. Hal bu iken, yaşam tarzlarına müdahale olmuyor. Rakısını da içiyor, zinasını da yapıyor, her türlü dünya zevkini de yerine getiriyor. ‘’Beyaz Türkler’’ denilen bu kesimin sadece rahatsızlığı ve kıskançlığı muhafazakar sermayenin de alternatif oluşturmasıdır, başka bir dertleri yoktur. Devlet pastasından muhafazakar kesiminde ortak olmasından dolayı gizli bir kin vardır. Özetle Türkiye’nin kapitalistleri istikrarın bozulmasından yana değiller, aksine Ak Parti ile devam etmek istemektedirler
Birde yatırım yapmış, kredi çekmiş, kredi kartlarına köle olmuş, kendisini Toki gibi kuruluşlara 20 yıllığına ipotek etmiş 20-30 yıllığına kredilendirilerek esasen kendisinin bir daire kazandığını zanneden, borcu bittiğinde öleceğinden habersiz olan milyonlarca bağımlı da bu sayede istikrar bozulmasın, felaketle karşılaşmayalım diye istemeyerekte olsa Ak Parti’ye tam biat etmek zorunda kalmıştır.
Beş: Yapılan hizmetlerde göz ardı edilemez.Ak Parti Hükümeti 12 yıldır hayatı kolaylaştıran hizmetleri yaparken bir kesim tarafından takdir edilmektedir. Duble yollar, hava limanları, köprü ve kavşaklar, okullardaki fiziki çalışmalar, çok sayıda okul ve hizmet kurumlarının inşası, yapılan hastaneler Marmaray, köprü ve tüneller, devasa bir görüntü çizerken, gözle görüldüğü için müthiş bir reklam organizasyonunu da beraberinde getirmektedir. Bu işleri tanıtmaya gerek yoktur. Zaten halk görmekte bire bir temas etmektedir, yaralanmaktadır.
Örneğin bir kalp ameliyatının 15- 20 milyara yapıldığı düşünüldüğünde hastanenin acil kapısından giren bir hasta bu işi bedavaya getirerek hayat döndüğünde şükür etmektedir.
Sonuç: Ak Parti sistemi oturtmuştur. Vatandaşı iç-dış politikalar, İsrail, Amerika ve Avrupa Birliği, göçmen sorunları ideolojik, etnik ve dini söylemler hiç ilgilendirmiyor. Tamamıyla kendi bireysel çıkarlarının durumuna göre konumlandırıyor. Davutoğlu gibi İslami ve muhafazakar motifleri üzerinde bulunduran bir genel başkanla da devam eder.
Bana göre Ak Parti’nin gidişi ancak dış konjonktürle olur. Bu olumsuzlukta bugün için görülmemektedir. Dışarıdakiler de Ak Parti’den memnundur.
Kurban Bayramınızı tebrik eder, esenlikler dilerim
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları