Son Dakika
Stiks, (Yunanca Στυξ) (Cehennem nehri).Styks veya Styx diye de geçer. Okeanos ile Tethys‘in kızı bir Nymphedir. Ölüler ülkesine nehir olmuştur. Tanrılar onun adı üzerine (dönülemez yemin olarak) ant içerler. Yeminine vefasızlık eden tanrı bir yıl boyunca nektar ve ambrosiadan yoksun bırakılır ve dokuz yıl boyunca tanrılar arasından kovulur.
Stiks nehrine girenler bir bakıma yenilmez olurlar. Yani vücudu bir zırh gibi olur ve hiçbir şey o kişiye zarar veremez. Ama yenilmez ile ölümsüz farklıdır. Yunan tanrılarına göre en üstün onlar idi. Bu yüzden hiç kimse(kendileri dışında)ölümsüz olmazdı.Stiks nehrine girenlerin,bu yüzden sadece vücutlarında tek bir nokta savunmasız kalırdı.
Stiks mitolojik öykülerde genellikle üzerine ant içilen bir nehir olarak yer alsa da Aşil‘in hikâyesinde farklı bir yeri vardır. Annesi Thetis Aşil’i silah işlemez kılmak için onu daha çocukken Ölüler Ülkesi’nin ırmağı olan Stiks’e daldırmıştır. Ancak, topuğundan tutması nedeniyle büyülü suya değmeyen topuk Aşil’in tek zayıf yeri olmuştur. Annesi Thetis oğlunu ölümsüzlük nehri Styx‘de yıkarken elini suya değdirmemesi öğütlendiği için onu sol topuğundan tutup suya batırmıştır. Yalnızca oradan vurulursa öleceğine inanılır. Efsaneye göre öleceğini bildiği halde Helen‘i geri almak için yapılan ve en büyük savaş kabul edilen Truva Savaşı‘na adının sonsuza kadar anılması için katılmış ve Truvalı prens Paris tarafından sol topuğundan okla vurularak ölmüştür.
Bu yüzden ayak topuğunda yer alan tendona “aşiltendonu” adı verilir. Aşil’in topuğu deyimi; bir insanın zayıf yanını ifade etmektedir. Peki, en zayıf yanlarımız nelerdir? Bir bakalım…
Hayatta ki en büyük başarı kendimizi tanımakla başlıyor. Ne klişe bir söz… Bu cümleyi okuyan herkesin dudağında acı bir tebessüm olacağını tahmin edebiliyorum. Çünkü kendini tanımak demek; tekâmüle ulaşmak demektir. Öylesine zorlu bir yoldur ki bu; bir ömrü heba edipte kendini tanıyamayan insanlarla doludur dünya. Tecrübeler lazım, yaşanmışlıklar lazım, duygudaşlık yeteneği lazım, objektif olabilmek lazım, v.s.v.s… Tüm bu lazım olanları elde edebilmek için de yıllar lazım, çaba lazım, dürüstlük lazım, anlayabilme yetisi lazım. 60 yaşına gelip, hala ‘’nasıl davranırım bu durumda bilemiyorum’’ diyen insanlarla dolu çevremiz. 40 sene evli kalıp eşi için; ‘’ bu olay karşısında ne der, nasıl hareket eder bilmiyorum’’ diyen eşler var. Adı üstünde eş dediğimiz fakat asla eş olamamış kişiler.
Aşil topuklarımız var her birimizin. İnce karnımız dediğimiz, kıyamadığımız, zaaflarımız, vazgeçemediklerimiz var. Bir anne için evlatları Aşil topuğudur. Bir âşık için âşık olduğu insan Aşil topuğudur. Bir doktor için hastası, bir öğretmen için öğrencisi, bir yazar için yazdıkları, bir sanatçı için eserleri Aşil topuğudur. Bunların Aşil topuğu olması kadar doğal ne olabilir ki? Sorun şurada başlıyor. Bazen Aşil topuklarımıza gerekmediği kadar özverili davrandığımız için, yapılan fedakârlıklarımız, fedakârlık olmaktan çıkıp görev haline gelmektedir. İşte bu noktada tüm problem başlamaktadır.
Çok sevdiğim bir söz vardır;’’ Merhamet acımak değil, acıtmamaktır.’’ Biz gözü kapalı Aşil topuklarımıza (yani en zayıf yönlerimize) fedakârlık edip, elimizden geldiğince onlar için yaşamaya başladıkça, kendi hayatımızı yok ettiğimizi göremeyiz.
İnsanlar; doğru olanı yapmak için zaman zaman yanlış tercihler yaparlar. Yaptığımız seçimlerin toplamıyız. Bedelini ödediğimiz bir yığın hata bizi biz yapar. Düşmekten korkmamalıyız, düştükten sonra yeniden ayağa kalkma arzusunu kaybedersek korkmalıyız. Her ne kadar inkâr edersek edelim Aşil topuklarımız hep var olacaktır. Aşiltopuklarımızın olması; zaaflarımız ve kaybetmekten korktuklarımızın olması anlamına gelir. Belki de bu sebeple stres altında yaşayanlar, büyük iş gücüne sahip insanlar yada iktidar sahibi erkler, Aşil topukları olmasın isterler. Çünkü karar verirken korkak olmak istemezler.
İfşa edilmeyi bekleyen bir gerçek; hep bir acı yankısı bırakır. Yarın için bugünden vazgeçerek yaşıyoruz hayatı; tükenişimiz budur bizim… Dünü deneyimledik diye bugün hakkında ki her şeyi bilemeyiz. Aşil topuklarımız hep var olacak…
Aşk ile eyvallah…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
28 Aralık 2024 Köşe Yazıları
09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları