Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
3. Dünya ülkelerinin toplumları istisnalar hariç özgür ve bireysel olarak görüş ve düşünce ifade ederek yol haritasını çizemezler. İslam Coğrafyası’nın en ileri ülkelerinden sayılan Türkiye’de bile bu durum farksızdır. Türkiye’de Hemen herkes bir fraksiyon, cemaat, tarikat, parti, vakıf ve bir derneğe bağlıdır. Elbette burada, tüm Türk toplumundan bahsetmiyorum.
Bu bağlılık özgür düşünceyi yok ettiği gibi kişinin vicdan ve adalet duygusunu da bitirir. Körü körüne bağlılık, aşırı taassup, bu tip insanları vicdansızlaştırarak adeta zalim yapar. Tek perspektiften olaylara bakış insanları aşırı taraf yaparken, fanatikliğin getirdiği bilinçsizlik insanı ahlaksızlaştırır. Şeyh, lider ,başkan,hoca; ne derse doğrudur mantığı bu tip insanları düşünsel olarak yok eder.
Özellikle İslam ülkelerindeki insanların bu bağlılığı; esasen o ülkelerin geri kalmışlığının da alt yapısını oluşturmuştur. Adeta slogan hamalı olan bu toplulukların biat ve itaat kültürünün İslam’la özdeşleştirilerek dine bağlanması da ayrı bir yanlıştır. İslam ülkelerindeki muktedirler, uydurma bir fıkıh anlayışı ile milleti köle, lideri ise Allah’ın yer yüzündeki halifesi olarak halka algılatmış, adeta dokunulmaz hale sokmuştur. Mesela Osmanlı Padişahlarının tebaasına (halkına ) şu meşhur’’Kullarım’’ ifadesi Kur’an’a aykırı ve Allah’a şirk koşmak değimlidir. Ayrıca kibir ve saltanat, üstünlüğünün sembolü olan bu söz, halkın hiçbir şey ifade etmediğinin ifadesi değimlidir.
Biat, itaat anlayışının ne Kur’an’la ne sünnetle ne de İslam’la bir alakası vardır. Kur’an bu anlayışı yıkmış, insanları özgürlüğe davet ederek akıllarını kullanmalarını istemiştir. İslam’ın ilk yıllarında bu açıkça görülmüştür. İnsanların bireysel olarak özgürlüğü Allah’ın elçisi Hz. Peygamberi, 1. Halife Ebubekir ve 2. Halife Hz. Ömer’i defalarca sorguya çekerek hesap sorması bireysel özgürlük adalet, ve vicdan muhasebesine ve objektif kriterlere örnek değimlidir? Bu gün İslam toplulukları bırakın liderleri sorgulamayı, mahallesinde bulunan bir kamu görevlisinin önünde bile el pençe durarak esas duruşa geçmektedir.
İslamdaki, eşitlik, paylaşım,istişare, seçim sistemi, aklı kullanma, hür irade, özgürlük, vicdan ve adalet anlayışı başka bir sistemde yoktur. Kur’an, ( Allah) defalarca insanları özgürlüğe, aklı kullanmaya, yanlışlar karşısında susmamaya, daima hakkı ve doğru söylemeyi öğüt vermiştir.’’Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’’ hadis iddiası sözde Müslümanların en çok kullandığı sözdür ama realite de bu sözün yanından bile geçilemez. Neredeyse İslam toplumları biat kültürünün getirdiği köleleşme ile susmayı daha öne çıkararak aklını başkalarına kiraya vermişlerdir.
Hal bu iken; bugünün Müslüman’ı adeta Kur’an la tezata düşerek biat ve itaat uydurmacası ile slogan hamallığın yaparak vicdan ve adalet yoksunu bir şekilde her şeyi liderden beklemeyi bir din emri olarak algılamayı sürdürmeye devam ederken, özde ise kendi köleliğinin vesikasını deşifre etmektedir.
Allah’ın ona eşitlik nimetini elinin tersiyle iterek ‘’ben köle olacağım’’ diye savaşmaktadır. Allah peygamberine bile senin diğer insanlardan bir farkın yok, sadece tebliğcisin demesine rağmen, O mübarek peygamber, defalarca ‘’ben de sizlerden biriyim ifadelerini kullanmasına karşın bu coğrafyanın toplumları hala biz köleyiz diye haykırıyor. Allah, peygamber; herkesin eşit bireyler olduğunu, kimsenin kimseden farkının olmadığını önemli şekilde vurgulamalarına rağmen bu coğrafyanın insanları başka başka ilahlara, başka peygamberlere taparak şirk bataklığının içerisinde debelendiklerinin farkında değiller.
Biat ve itaat, sömürge dinciliğinin en önemli argümanıdır. Bu yutturmaca asırlardır en namert dinsizlik tezgahlarından biridir.
Bütün zamanların en büyük fıkıhçısı büyük imam, İmamı Azam bile muktedirlere direnmiş, asla boyun eğmemiş, ömrünün büyük bir bölümünü zindanlarda geçirerek biat ve itaat argümanını kullanan saltanat dinciliğinin ağa babaları tarafından şehit edilmiştir. Üstelik şehit edenler sözde İslam devletinin halifeleri idi. Kaldı ki İmamı Azam, Emevi Halifesi’nin zorbalıklarına, zulmüne karşı bırakın mücadele etmeyi; silahlı direniş yapmanın bile öncülüğü için çaba harcamıştır.
Sonuçta bu din; Sınırsız, Sınıfsız, Sömürüsüz, Savaşsız, Saldırısız bir yaşam tesis ediyor.
Yine bu din, İnsanlığa adaletli olmayı, istişare etmeyi, emaneti ehline vermeyi, eşit paylaşmayı, kardeş olmayı emrediyor. İsa’ya da, Musa’ya’da Hz. Peygambere de gelen kitaplarda adaletli olun, adam öldürmeyin, yalan söylemeyin, faiz yemeyin,zina yapmayın, kula kul olmayın, aklınızı kullanın, eşitçe paylaşın, kardeş olun derken Allah; yeryüzünde asırlardır devam eden sorunların çözümü için kitaplar, resuller, nebileri uyarıcı ve tebliğci olarak gönderdi.
Açlık, yoksulluk, ırkçılık, ayrımcılık,adaletsizlik,eşitsizlik, şiddet, savaş bunlar dün olduğu gibi bugünde var. İktidar ve Mülkün Allaha ait olmadığını, kendilerine ait olduğunu söyleyen ve bu kazanımlarından vaz geçemeyen Saltanat dinin savunucuları bu sorunları çözmek için değil bu sistemin devamı için biat itaat kültürünü kullanarak sistemin devamından yana mücadele ediyorlar. Bu mücadele İslam peygamberinin vefatından 10-15 yıl sonra devam ederek bu günlere kadar geldiğini görmekteyiz.
Ritüel İslamcılığı ile hedef şaşırtıp, toplumları narkozlaştıran Sözde İslamcı muktedirler, kendilerini la yüsel (dokunulmaz, sorgulanamaz ) ilan ederek kendilerini haşa Allah yerine koyuyor yada Allah’ın yeryüzündeki halifesi olarak bir din emri olarak algı oluşturuyorlar. İşte bu algı özellikle Ortadoğu bölgesindeki İslam toplumlarını sürüleştirirken, biat ettikleri liderler servet, nimet, muktedir şımarıklığı ile ülkelerini ve milletlerini hem kendilerinin hem de Irkçı Emperyalizm’in kölesi yapıyor..
Onun için Müslümanların canı ve kanı oldukça ucuz ve sıradan oluyor.
İslam toplumları tez elden bu biat ve itaat bağlılığından( Köleliğinden) kurtularak akıl ve Kur’an İslamına dönmelidir.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları