logo

BU BİR SEFERBERLİKTİR

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com

Tüm dünya pandemiyi yaşıyor. Zaten tüm dünya yaşamasaydı adı pandemi olmazdı. Çünkü pandemi; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isimdir. Ben bir öğretmenim. Öğretmen olmam sebebi ile eğitimi ele alacağım. Şu dünyada her şeyin başı sağlıktır. Sanırım bu önermeye karşı çıkacak hiç kimse olamaz. Eğer sağlıklı değil iseniz hayattaki her şey anlamını yitirir. Rahmetli anneannem derdi ki;’’ neren acıyorsa canın oradadır’’. Yıllar geçtikten sonra anladım bu cümlenin doğruluğunu, birçoğumuz gibi…

Ne dünya da ne de ülkemizde pandemi ile ilgili önlem dışında yapılacak hiçbir şey yok. Yeni normal dediğimiz bir deyim var. Hepimiz duyuyoruz, peki hiç düşündük mü ne anlama geldiğini? Anlamı tam olarak şudur. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak…9 ay evvel sokakta yüzünde maske olan biri görsek şaşkınla bakardık; niye taktı acaba diye. Şimdi ise maskesiz gezmemeliyiz; hem kendi sağlığımız hem de sevdiklerimizin sağlığı için. Yani yeni rutinlerimiz olmak zorunda. Maske takmak gibi, fiziki mesafe gibi… Sosyal mesafe deyimine herkes karşı. Çünkü insanların birbirlerine günaydın, iyi günler, iyi akşamlar ya da nasılsınız demesi gerekir. Fakat bunları derken eskisi gibi dokunarak değil duygularımızı bakarak ifade etmeyi öğreneceğiz. Bu da yeni normallerimizden birisi.

Gelelim eğitim alanımıza. Sizlerin; veli olarak evladınızın en iyi imkânlarda eğitim almasını istemesi en doğal hakkınızdır. Lakin bu topyekûn bir seferberliktir. Her alanda her ülke şu anda seferberlik halindedir. Ekonomik olarak, sosyal olarak, psikolojik olarak bir yığın sorunla boğuşuyoruz. Bu kadar çok sorunu bertaraf edebilmenin en kolay yolu seferberlik halinde olmaktır. İşin 2 boyutu var; birisi devlet diğeri vatandaş olarak yapılması gerekenler. Her şeyi devletten beklemek olmaz. Vatandaş olarak mutlaka her birey elinden geleni yapmaya çalışmak zorundadır. Son birkaç haftadır veliler akın akın okullara geliyor. Evde tablet yok, bilgisayar yok, çocuğum derslere katılamıyor diye. Cevaben diyoruz ki; televizyon var, EBA TV. olağanüstü iyi yayın yapıyor (bunu bir öğretmen olarak kalben inançla söylüyorum). Bu kez velimiz diyor ki; bizim televizyonda bozuk.Mutlaka tüm bu iletişim araçlarına sahip olmayanlar vardır. Fakat var olup yok gibi davrananları görünce kahroluyorum.Önce ki akşam iş çıkışı markete ekmek almak için uğradım. Öğlen okula gelip benim televizyonumda bozuk, devlet versin; diyen velimiz; yanındaki arkadaşı ile akşam seyrettiği dizinin kritiğini yapıyordu. Sonuna kadar dinledim. Sonra yanına gidip;’’Siz bugün televizyonum yok, bozuldu dememiş miydiniz’ ’dedim. Çok şaşırdı ve ‘’arada bir çalışıyor hocam’ ’dedi. Sustum. Çok büyük imkânsızlıklar içinde olan vatandaşlarımızda vardır mutlaka. Ama imkânı olup devletten fazlasını beklemek bu süreçte ihanettir. Peki, biz elbirliği ile destek olamaz mıyız? Örneğin; binamızda öğrenci olup imkânı olmayan öğrencileri birkaç saatliğine bu araç gereçlerimizden yararlandıramaz mıyız? Ya da bir kaç saat internetimizi ortak kullanıma açamaz mıyız? Hatta Kağıthane Belediye Başkanlığı bu tür yardımlaşmayı gerçekleştiren apartmanların kapılarına ‘paylaşımcı apartman’ gibi bir levha asamaz mı? Buradan söz veriyorum; her kim bu tür bir yardımlaşma içine girerse bu köşeden paylaşacağım. Bana ulaşın yeter. Şu an devlet çok büyük bir yükün altındadır. Dünya ülkelerine bakılınca krizi en iyi yöneten ülkelerden birisi konumundayız. Ama bizler de vatandaş olarak bir işin ucundan tutmak zorunda değil miyiz?

Gelelim işin öğretmen tarafına… Öğretmene canlı ders programı verdiğiniz de saatlerinden şikâyet ediyorsa, dersine 30 kişilik sınıftan 3 kişi katılmış ve bunu asla kendine dert etmiyorsa,  derslerini sınıftaymış gibi aynı ciddiyetle vermiyorsa biz de de sorun var demektir. Bu bir seferberlik hali ise öğretmen olarak bizler de üzerimize düşeni yapacağız, yapmak zorundayız. Biz memleketin rehberiyiz, biz memleketin aydın yüzüyüz, biz memleketin can damarıyız. İşte bu sebeple cumhuriyet kurulurken de, kurulduktan sonra da öğretmenlere çok görev düşmüştür. Allah şahittir ki; Bu sözlerimde bir damla siyaset yoktur. Hatta siyaset benim umurumda bile değildir. Fakat TÜRKİYE benim çok umurumda. Türkiye’yi yetiştireceğimiz çocuklara emanet edeceğiz. O halde o çocukların iyi eğitim almasının vebali omuzlarımızdadır. Hem eğitimleri ile hem öğretimleri ile yakından ilgilenmek boynumuzun borcudur. BUNU HER ŞEYE RAĞMEN YAPACAĞIZ, ÇÜNKÜ BİZ ÖĞRETMENİZ.

Tüm değerli meslektaşlarım, kıymetli velilerim, canım öğrencilerim; hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. Bu bir seferberlik halidir. Hiç kimse ‘’önce ben’’ diyemez, dememelidir.

‘’Dünyada kesinlikle felaket yoktur, özellikle engeller vardır; eğitim görmüş güçlü bir irade, bunları daima aşar’’  diyor Victor Pauchet…Pandemiyi yeneceğiz, sonrasında da dünyayı güzelleştirecek eğitimli bireyler bizlerin eseri olacak…

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...