logo

BÜYÜK TEHLİKE: İNSANSIZ DÜNYA

Mustafa Aygün

Mustafa Aygün
mustafaaygun3458@hotmail.com

Bir bakıma tarih, insanoğlunun doğa ile mücadele sahnesi.Savaş, kıtlık, doğal afet, salgın hastalıklar insan ırkının tarihi düşmanları.

Günümüzde insanlık barışçı yollar ile çatışmaları önlemeyi tamamen başaramasa da devletler arasındaki büyük savaşlar aşağı yukarı bitmiştir. Geçmişte olduğu gibi Almanlar’ın Polonya’yı, Rusların Çekya’yı, Japonların Kore’yi işgal edebileceği kimsenin aklının ucundan bile geçmemektedir. Ancak dünya tamamen huzura ermiş de değildir. Çoğunlukla Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda iç karışıklık ve savaşlar sürmektedir.

Deprem, tayfun, sel gibi küçük zaferlerle kendisini hatırlatsa da doğa, önceki dönemlere göre insanoğlu doğal afetlerin yıkımı ile mücadelede hayli yol almıştır.

Dünyanın geneline bakıldığında kıtlıktan, açlıktan ölen insan sayısı da dünya nüfusu göz önüne alındığında hayli azalmıştır. Türklerin Orta Asya’dan göçünün nedeni, Çinlilerin köpek, böcek vb. bizim için mide bulandırıcı olan yeme, içme adetlerinin başlangıcı kıtlıktı. Hava şartlarının iyi gitmemesi, beklenmeyen doğal felaketler, savaşlar vb. nedenler ile yüz binlerce insanın açlıktan ölmesi geçmişin sıradan olaylarındandı. Yakın diyebileceğimiz bir tarihte, 1692-1694 yılları arasında Fransa nüfusunun yüzde on beşine denk gelen, 2.8 milyon insan açlıktan ölmüştü. Şu bir gerçek ki şimdilerde çok yemekten ölen insan sayısı, açlıktan ölenlerin sayısından kat kat fazla.2030 yılına kadar obezite ve buna bağlı hastalıklardan 2 milyar insanın ölmesi beklenirken, açlığa bağlı olarak 850 milyon insanın öleceği tahmin ediliyor. 

Geçmişte, salgın hastalıklar, kıtlık kadar olmasa da insan için yok edici tehlikelerin başında gelmekteydi. Anadolu köylerinde çiçek veya kızamık salgının her ortaya çıkışında yayıldığı bölgelerdeki çocukların yarısının ölümüne sebep olduğu tarihler yakındır. Bugün veba, kolera, kızamık, verem, grip gibi geçmişte milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan hastalıkların esamesi bile okunmuyor. Hâlbuki tek başına veba, tedavisinin olmadığı salgın döneminde İngiliz nüfusunun dörtte birin yok etmişti.

Bütün bu felaketlerle iyi-kötü mücadele eden insanoğlu şimdiye kadar görmediği, kendi üretimi olan ve kontrolünde gibi görünen yapay bir felaketle karşı karşıya. İlhamını ve gücünü kapitalist dünyanın para hırsından alan bu felaket yukarıda saydıklarımızdan daha sinsi, daha kontrol edilemez ve daha bilinçli ilerliyor.

Yakın bir gelecekte dünya şöyle bir dünyada yaşıyor olmak kimseyi şaşırtmayacak:

İçine girdiğiniz akıllı makine,sizde bulunan bütün hastalıkların teşhis ve tedavisini bir saatten az bir sürede gerçekleştiriyor. Yüzlerce doktorun işini tek başına yapıyor. Yani yüzlerce doktor para kazanma aracını elinden alıyor. Hava limanından evinize şoförsüz taksi veya kondüktörsüz metro ile gidiyorsunuz. Şoförler yapacak başka bir iş bulmak zorunda kalıyor. Yapay bir program en iyi öğretmenden daha iyi bir şekilde çocuğunuza istediği saatte, istediği süre matematik, İngilizce, tarih vb. dersleri veriyor ve aynı anda bu hizmeti yüz binlere sunabiliyor. Bir program, binlerce öğretmenin işini elinden alıyor. Self servis ile kendi yiyeceğinizi alıyorsunuz, kullan at malzemeleri de çöpe atıyorsunuz. Artık garson ve aşçıya da ihtiyaç yok. Bu listeyi birçok meslekleri dahil ederek uzatabiliriz.

Dünyadaki mesleklerin üçte birinin otuz yıl sonra ortada olmayacağı ön görülüyor. Kuşkusuz gün geçtikçe akıllanan makinalar ile insanoğlunun rekabet edebilmesi imkânsız. Geleceğin tahmin edilemezliği karşısında senaryolarımız hazır olmalı. Bilim adamlarının, siyaset ve iş dünyasını gelen felaket konusunda uyarması son derece önemli.

Yeni dünyada insanın rolü ne olacak… DNA’ları ile oynanmış süper insanlar mı makinelerle mücadele edecek? İnsanlık kıtlığın hüküm sürdüğü dönemleri aratacak yeni bir döneme mi girecek? Yoksa insanlar bütün işlerini makineler yaptırıp kendilerini oyun ve eğlencenin kollarına mı bırakacak? Ya da dünya, bilim kurgu filmlerinin vazgeçilmez konusu,insan makine savaşına mı sahne olacak?

Her felaket karşısında bir çıkış yolu bulan insanoğlu en zorlu sınavına hazırlanıyor. Bu konuda bilgisi olanlar endişeli, habersiz olanlar mutlu.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...