logo

Cenaze Merasimleri Bile Şov Panayırları Oldu

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Merasimler artık günümüzün gösteriş ve şov alanları oldu. Düğünler, cenazeler, doğum günü kutlamaları, nişanlar,açılışlar, piknikler hemen hepsi protokol formatına girerek asıl mecraından uzaklaştırıldı. İnsanlar cenazelerini bile gövde gösterisine şov alanına çeviriyor.Cenaze törenlerinde insanlar, ibret alıp acıyı paylaşmak yerine, birbirleriyle sohbet edip hasret gideriyorlar. Halkın bakışı ise  cenaze de taziyeden, acıyı paylaşmaktan  ziyade ortamın hal ve vaziyetini değerlendirmekte … Kalabalık mıydı,  kimler vardı, Kaç kişi gelmişti vs. vs.

 Sözde dindarlar cenazelerin  Fatih ve Eyüp Sultan Camii’nden kaldırarak büyük sevap işlediklerini Eyüp Sultan Hazretlerine komşu olmayı inadına arzulayarak cenneti garantileyeceklerini umuyorlar. Tabi, Eyüp Sultan Mezarlığı’na defin işlemi gerçekleştirmek aristokrat zengin ya da imtiyazlı muhafazakarlara ait. Öyle garip – guraba sıradan insanlar o mezarlığa yaklaşamadığı gibi sadece tatil günlerinde ziyaretlerde  bulunabilir.  Eyüp Sultan’a, defnetmek için ya çok büyük servet sahibi , ya da çok büyük imtiyaza sahip olaçaksın.

   Özetle zengin imtiyazlı muhafazakarların camisi,  Fatih, Eyüp Sultan Camileri,  Mezarlığı da, aynı mahal. Ne gariptir ki,  Allah, mezarda hepiniz eşitleneceksiniz dediği halde insanlar ; toprağın altına girmek üzereyken bile imtiyaz kullanıyor. Ve şöyle diyor ; ‘’ben  özel bir yere gömülmek istiyorum,  ben imtiyazlıyım, seçkinim, zenginim, eşit değilim diyerek adeta seçkinliğini, kibirliliğini deşifre ediyor. Yani ölürken bile adalet istemiyor.

   Ya laik, sözde Atatürkçü, Kemalist, Beyaz Türkler, sanatçı, concon, tikky tiplemesi insanlar; onlarda, ‘’bizi Teşvikiye ya da Levent Camii’nden kaldırın, Zincirlikuyu’ya gömün’ diyerek tıpkı muhafazakarlar gibi imtiyazlıklarını, seçkinlik ve zenginliklerini öne sürerek mezarlıklarını ayırıyorlar. Onlarda toprağın altında eşitleneceklerini aynı hesaptan geçeceklerini bildikleri halde gömülürken bile adalet terazisini kırıp atıyorlar. Hal böyle olunca, hem Eyüp Sultan’a hem de Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmek büyük servet ve imtiyazlılık gerektiriyor.

Birinin cenazesinde tekbir ve salavatlar getirilirken, diğerinde koro halinde alkışlar yapılıyor. Birileri ışıklar içinde yatsın mezarı ışık olsun derken, diğerleri Nurlar içinde yatsın diyerek temennide bulunuyorlar.

Ama bu temennilerden,  bu dünyadan göç eden mevtalar bihaber.

 Birde mezarlık, ölü definci imamları var. Bunların eli yüzü düzgün, iyi hatip olanlarını da bu meşhur imtiyazlı adamların cenaze merasimlerine gönderiyorlar. Bütün kameralar orada olduğu için mübarek adamların şovlarını bir görün … Öyle arabesk takılıyorlar ki,  konuşmaları nerdeyse bir saat sürüyor. İnsanlar ayakta durmaktan canı çıkıyor. Mecburen atılan nutukları   dinleyeceksin…  Millet cenazeyi bırakıyor bu adamların arabesk nutuklarını dinlemek zorunda kalıyor. Garip, yoksul kimsesi olmayanın cenaze merasimi 5 dakika, imtiyazlıların 1 Saaat sürüyor.… Diyanetin mezarlık imamlarını adaletsizliği ve riyakarlıkları hem merasimlerde hem de defin esnasın öyle sırıtıyor ki, kendilerini adeta halka güldürtüyorlar.Geçtiğimiz aylarda Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Ali Şen’in yeğenin cenazesinde aynı tablo yaşanmış, Ali Şen, kameralar önünde  nutukçu imamı azarlayarak ‘’kes artık’’ demişti ve büyük gündem oluşturmuştu.

Gelelim esas meseleye; Cenaze merasimleri şov’a dönüştürülürken, özellikle toplumun önünde olan meşhur adamların merasimleri çok kalabalık olmaktadır. Bu kalabalıkların oluşması özellikle medyanın günlerce o şahıs için övgü nameleri dizmesinden kaynaklanmaktadır. Ya da ölen insanın tanınmış birisinin yakını olması bir parti, cemaat, tarikat, STK,lı, sanatçı, meşhur işadamı vs. potansiyeline sahip olması merasimleri kalabalıklaştırmakta, merasime gelenler ise  cenazede görüntü vermek zorunda olduklarını hissetmektedirler.Özetle dalkavukluk sanatı buralarda da devreye girmektedir.

Bu davranış biçimleri yukarıda ifade ettiğim her cenah içinde geçerlidir. Oysa ki; İnsanların ölümü cenaze platformlarıyla asla değerlendirilemez. Tarihe baktığınızda ne şirret, zalim adamların cenazelerinde insan selleri oluşmuştur.

 Örneğin bu hafta ölen eski Cumhurbaşkanlarından Kenan Evren, olumsuz yönde medya linç’i ile karşılaştı. Hal bu iken kimse cenazesine gitmedi … Aynı medya bir hafta boyunca övgü nameler dizse, Evren’e karşı  tıpkı ihtilal yapıp Cumhurbaşkanı olduğu dönemdeki gibi dalkavukluk yapılsa bugün cenazesine 1 milyon kişi katılırdı. Evren o zaman 2. Atatürk ve kurtarıcı olarak takdim ediliyor, diktatörlüğü gizlenirken, gücünün karşısında herkes el pençe duruyordu.Bunu da en iyi medya yapıyordu.

  Ama alemlerin sevgilisi, Allah’ın elçisi sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in cenazesinin yıkanma ve defin esnasında sadece 17- 20 kişinin olduğu ifade edilir. Bir yıl öncesinde 100 bin Sahabe’ye Veda Hutbesi’nde hitap eden peygamberin cenazesi, defin işlemi ne hazindir. Sadece HZ. Ali, amcası Hz.  Abbas,  hanımı Ayşe ve çok yakınlarının olduğu bilinmektedir.

O kadar sahabe ve İslam’ın önderleri, neredeler ?  Hemen hepsi ‘’Sakife’’ denen gölgelikte iktidar mücadelesi vermeye gittikler. Kaldı ki Hz Peygamber,  vefat ettikten sonra Kureyş, Hazreç, Evs ve birkaç kabilenin dışındakiler hemen dinden dönmeye, Zekatı ret etmeye, yalancı peygamberler türemeye başlamıştı.1. Halife Ebu Bekir, bunlarla tam bir yıl uğraştı, savaştı tüm ordularını bu münafık, döneklerin üzerine gönderdi. Tarihte çok önemli olan İrtidat Savaşları denilen,   önemli olan bu meseleyi  önümüzdeki sayılarımızda günümüze göre yorumlayarak değerlendireceğim.

  Evet : Hz. Peygamberin cenazesi çok  hazin ve  garipti.  Bu gün bir insanın cenazesinde 5-10 kişi olduğu zaman insanlarda şöyle bir algı oluşuyor; Bu adam terörist’mi, isyancı mı,katil hırsız mı, kimsesiz mi

  Sonuçta cenazelerdeki kalabalıklar, günümüzün şov panayırları oldu. Oralarda ne samimiyet, ne acıma,  ibret alma ne de taziye ve hüzün var…  Varsa yoksa yalakalık …  Orada bulunmak, görünmek, fotoğrafın içinde yer almak göz önünde olmak İslam’ın bir gereği, cenazeye son görevin yapılması değil de menfaatlerin gereği  olarak icra edilmesidir. Elbette samimi olanlar vardır. Ancak genel manzara böyledir.

Necip Fazıl Kısa Kürek bu cenaze işini çok güzel özetlemiş;

Cenazemde olmasın çelengim top arabam. 
Tabutumu taşısın dört tam inanmış adam…

Saygıyla  …. Miraç Kandilinizi Tebrik Ederim

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...