Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
Merasimler artık günümüzün gösteriş ve şov alanları oldu. Düğünler, cenazeler, doğum günü kutlamaları, nişanlar,açılışlar, piknikler hemen hepsi protokol formatına girerek asıl mecraından uzaklaştırıldı. İnsanlar cenazelerini bile gövde gösterisine şov alanına çeviriyor.Cenaze törenlerinde insanlar, ibret alıp acıyı paylaşmak yerine, birbirleriyle sohbet edip hasret gideriyorlar. Halkın bakışı ise cenaze de taziyeden, acıyı paylaşmaktan ziyade ortamın hal ve vaziyetini değerlendirmekte … Kalabalık mıydı, kimler vardı, Kaç kişi gelmişti vs. vs.
Sözde dindarlar cenazelerin Fatih ve Eyüp Sultan Camii’nden kaldırarak büyük sevap işlediklerini Eyüp Sultan Hazretlerine komşu olmayı inadına arzulayarak cenneti garantileyeceklerini umuyorlar. Tabi, Eyüp Sultan Mezarlığı’na defin işlemi gerçekleştirmek aristokrat zengin ya da imtiyazlı muhafazakarlara ait. Öyle garip – guraba sıradan insanlar o mezarlığa yaklaşamadığı gibi sadece tatil günlerinde ziyaretlerde bulunabilir. Eyüp Sultan’a, defnetmek için ya çok büyük servet sahibi , ya da çok büyük imtiyaza sahip olaçaksın.
Özetle zengin imtiyazlı muhafazakarların camisi, Fatih, Eyüp Sultan Camileri, Mezarlığı da, aynı mahal. Ne gariptir ki, Allah, mezarda hepiniz eşitleneceksiniz dediği halde insanlar ; toprağın altına girmek üzereyken bile imtiyaz kullanıyor. Ve şöyle diyor ; ‘’ben özel bir yere gömülmek istiyorum, ben imtiyazlıyım, seçkinim, zenginim, eşit değilim diyerek adeta seçkinliğini, kibirliliğini deşifre ediyor. Yani ölürken bile adalet istemiyor.
Ya laik, sözde Atatürkçü, Kemalist, Beyaz Türkler, sanatçı, concon, tikky tiplemesi insanlar; onlarda, ‘’bizi Teşvikiye ya da Levent Camii’nden kaldırın, Zincirlikuyu’ya gömün’ diyerek tıpkı muhafazakarlar gibi imtiyazlıklarını, seçkinlik ve zenginliklerini öne sürerek mezarlıklarını ayırıyorlar. Onlarda toprağın altında eşitleneceklerini aynı hesaptan geçeceklerini bildikleri halde gömülürken bile adalet terazisini kırıp atıyorlar. Hal böyle olunca, hem Eyüp Sultan’a hem de Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmek büyük servet ve imtiyazlılık gerektiriyor.
Birinin cenazesinde tekbir ve salavatlar getirilirken, diğerinde koro halinde alkışlar yapılıyor. Birileri ışıklar içinde yatsın mezarı ışık olsun derken, diğerleri Nurlar içinde yatsın diyerek temennide bulunuyorlar.
Ama bu temennilerden, bu dünyadan göç eden mevtalar bihaber.
Birde mezarlık, ölü definci imamları var. Bunların eli yüzü düzgün, iyi hatip olanlarını da bu meşhur imtiyazlı adamların cenaze merasimlerine gönderiyorlar. Bütün kameralar orada olduğu için mübarek adamların şovlarını bir görün … Öyle arabesk takılıyorlar ki, konuşmaları nerdeyse bir saat sürüyor. İnsanlar ayakta durmaktan canı çıkıyor. Mecburen atılan nutukları dinleyeceksin… Millet cenazeyi bırakıyor bu adamların arabesk nutuklarını dinlemek zorunda kalıyor. Garip, yoksul kimsesi olmayanın cenaze merasimi 5 dakika, imtiyazlıların 1 Saaat sürüyor.… Diyanetin mezarlık imamlarını adaletsizliği ve riyakarlıkları hem merasimlerde hem de defin esnasın öyle sırıtıyor ki, kendilerini adeta halka güldürtüyorlar.Geçtiğimiz aylarda Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Ali Şen’in yeğenin cenazesinde aynı tablo yaşanmış, Ali Şen, kameralar önünde nutukçu imamı azarlayarak ‘’kes artık’’ demişti ve büyük gündem oluşturmuştu.
Gelelim esas meseleye; Cenaze merasimleri şov’a dönüştürülürken, özellikle toplumun önünde olan meşhur adamların merasimleri çok kalabalık olmaktadır. Bu kalabalıkların oluşması özellikle medyanın günlerce o şahıs için övgü nameleri dizmesinden kaynaklanmaktadır. Ya da ölen insanın tanınmış birisinin yakını olması bir parti, cemaat, tarikat, STK,lı, sanatçı, meşhur işadamı vs. potansiyeline sahip olması merasimleri kalabalıklaştırmakta, merasime gelenler ise cenazede görüntü vermek zorunda olduklarını hissetmektedirler.Özetle dalkavukluk sanatı buralarda da devreye girmektedir.
Bu davranış biçimleri yukarıda ifade ettiğim her cenah içinde geçerlidir. Oysa ki; İnsanların ölümü cenaze platformlarıyla asla değerlendirilemez. Tarihe baktığınızda ne şirret, zalim adamların cenazelerinde insan selleri oluşmuştur.
Örneğin bu hafta ölen eski Cumhurbaşkanlarından Kenan Evren, olumsuz yönde medya linç’i ile karşılaştı. Hal bu iken kimse cenazesine gitmedi … Aynı medya bir hafta boyunca övgü nameler dizse, Evren’e karşı tıpkı ihtilal yapıp Cumhurbaşkanı olduğu dönemdeki gibi dalkavukluk yapılsa bugün cenazesine 1 milyon kişi katılırdı. Evren o zaman 2. Atatürk ve kurtarıcı olarak takdim ediliyor, diktatörlüğü gizlenirken, gücünün karşısında herkes el pençe duruyordu.Bunu da en iyi medya yapıyordu.
Ama alemlerin sevgilisi, Allah’ın elçisi sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in cenazesinin yıkanma ve defin esnasında sadece 17- 20 kişinin olduğu ifade edilir. Bir yıl öncesinde 100 bin Sahabe’ye Veda Hutbesi’nde hitap eden peygamberin cenazesi, defin işlemi ne hazindir. Sadece HZ. Ali, amcası Hz. Abbas, hanımı Ayşe ve çok yakınlarının olduğu bilinmektedir.
O kadar sahabe ve İslam’ın önderleri, neredeler ? Hemen hepsi ‘’Sakife’’ denen gölgelikte iktidar mücadelesi vermeye gittikler. Kaldı ki Hz Peygamber, vefat ettikten sonra Kureyş, Hazreç, Evs ve birkaç kabilenin dışındakiler hemen dinden dönmeye, Zekatı ret etmeye, yalancı peygamberler türemeye başlamıştı.1. Halife Ebu Bekir, bunlarla tam bir yıl uğraştı, savaştı tüm ordularını bu münafık, döneklerin üzerine gönderdi. Tarihte çok önemli olan İrtidat Savaşları denilen, önemli olan bu meseleyi önümüzdeki sayılarımızda günümüze göre yorumlayarak değerlendireceğim.
Evet : Hz. Peygamberin cenazesi çok hazin ve garipti. Bu gün bir insanın cenazesinde 5-10 kişi olduğu zaman insanlarda şöyle bir algı oluşuyor; Bu adam terörist’mi, isyancı mı,katil hırsız mı, kimsesiz mi
Sonuçta cenazelerdeki kalabalıklar, günümüzün şov panayırları oldu. Oralarda ne samimiyet, ne acıma, ibret alma ne de taziye ve hüzün var… Varsa yoksa yalakalık … Orada bulunmak, görünmek, fotoğrafın içinde yer almak göz önünde olmak İslam’ın bir gereği, cenazeye son görevin yapılması değil de menfaatlerin gereği olarak icra edilmesidir. Elbette samimi olanlar vardır. Ancak genel manzara böyledir.
Necip Fazıl Kısa Kürek bu cenaze işini çok güzel özetlemiş;
Cenazemde olmasın çelengim top arabam.
Tabutumu taşısın dört tam inanmış adam…
Saygıyla …. Miraç Kandilinizi Tebrik Ederim
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları