Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
DOSTUN GÜLÜ YARALAR BENİ….
Hep şunu savundum. İnsan asla dostuna karşı gardını almaz ve bu sebeple hep yıkılır dostun darbelerinden. Düşman bilinen ve sanılana karşı tedbirliyizdir; bekliyoruzdur darbeyi; o sebeple yıkılsakta acıtmaz. Ama dostun fiskesi bile yaralar bizi.
Çok bilindik rivayettir. Pir Sultan Abdal ölüme mahkûm edildiğinde, darağacına giderken taşlanması emrolunur.Taşlamayan da cezalandırılacaktır fermanı verilir. Uğruna mücadele ettiği tüm halk can korkusundan taşlamaya başlar. Ancak taşlar Pir Sultan’a değmemektedir. Pir Sultan Abdal’ın dostu Ali Baba’da can korkusundan taş atmaya kıyamaz ama elindeki gülü fırlatır. O gül Pir Sultan Abdal’ı yaralar ve kanatır. Aşağıdaki dörtlük bunu anlatmaktadır:
Pir Sultan Abdalım can göye almaz
Haktan emir olmasa rahmet yağmaz.
Şu ellerin taşı bana hiç değmez
İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni
Kendimi çok eleştirdiğim ve bunca senedir değiştirmek için çok çabalayıp başaramadığım bir yanım var. Ben eğer bir insanı silersem hayatımdan asla geri dönüşüm olamıyor.Ne yapsam da bir selam dahi veremiyorum, alamıyorum.Silme aşamasına da çok zor gelirim.Defalarca affederim, kerelerce susarım, uzun boylu sabrederim. Çareleri kendimce bitirdiğimde de silerim.
Gönül hep umduğuna küsmüş ve kırılmıştır. Senelerdir gerek iş hayatımda gerek özel hayatımda gerek sosyal hayatımda benim değer vermediğim hiç kimse asla canımı yakmayı başaramamıştır. Ne sözlerin ne dedikoduların ne de eylemlerin peşine düşmem, cevap vermem, yok sayarım.Amaaaaaaaaaaaa…… Eğer değer verdiğim birisinden darbe yedimse, bir haksızlığa uğradımsa canım çok acır. İçimde büyütürüm olayı. Lakin bir daha asla bu olay ileilgili konuşmam, değerlendirme yapmam. Susma hakkımı sonuna kadar kullanırım. Asalet bunu gerektirir diye kerelerce yazdım.
Hiç sormak aklıma gelmez; sen bana bunu neden yaptın, hakkımda bunu neden söyledin, buna değer miydi v.b. Çünkü yapılan eylemden sonra bunları konuşmanın manası da kalmaz. Manasız işlerle uğraşmak beyhude gerer, yorar…
Beni çok yakından tanıyanlar, yalnızca dostlarıma sesimi yükselttiğimi ve tepki verdiğimi bilirler. Hayatıma dahil etmediğim hiç kimse için ne sinirlenir, ne üzülür, ne gerilirim. Dışarıda bıraktıklarım hep dışarıdadırlar ve hayatıma hiçbir etkileri olmayan sıfır gibi etkisiz eleman durumundadırlar. Ne söyleseler de, ne düşünseler de, ne konuşsalar da boşunadır benim perspektifimden.
Asla tahammül edemeyeceğim şey, kategorize edilmektir. Neyi yapıp yapamayacağımı, ne olup olmadığımı, nerede durup durmayacağımı ben biliyorum. Eğer bilemiyorsam benimle her türlü bağınızı koparırsınız ve hayatınızdan ihraçedersiniz. Fakat zinhar ne yapacağımı söyleyemezsiniz.43 yaşına kadar ben öğrenemedimse zaten boşa yaşamışım demektir. Bırakınız boşluğumda boğulayım.
Emir kiplerine karşı inanılmaz bir tepkim var.Aklınıza gelebilecek her tür çılgınlığı ve saçmalığı yapabilirim, emir kipleri karşısında.
Ömrümde kimseye küfür etmedim, kötü söz söylemedim, dedikodu yapmadım ve en önemlisi kimseyi kimseye değiştirmedim. Herkesin yeri bellidir yüreğimde. Kimse kimsenin ne devşirmesi ne de stepnesidir ben de…
Öfkeli, kızgın,mutlu,sevgi dolu, neşeli, hasta… Hangi haldeysem o halim olduğu gibi karşımdakine yansır. Rol yaparak yaşamam ben, düzümdür.
Çok savunduğum bir ilke vardır. Yalnızca iyi, doğru,güzel,hoş,makbulolan sevilecekse ve kabul edilecekse bunun adı sadece hesaptır. Ben birini sevdimse hasta da olsa, hapishaneye de düşse, hastaneye de yatsa, eroin krizinde de olsa, alkol komasına da girse, sığınacak tek yeri, evi, yiyecek ekmeği de yoksa yine benimdir. Ben bu yüzden zor vazgeçerim. Benim bu yüzden gitmelerim geç olur. Bitişlerim sancılı olur.
Her şeyi ile kabullendiğim her şeyim ile kabullenmiyorsa beni;canı sağolsun derim. Kimsesiz anımda, yalnız kaldığımda, çaresiz olduğumda yok ise ne zaman olacaktır ya da ne zaman olmalıdır?
Yanında rahat değil isem, acaba bunu dersem kırılır mı, bunu yaparsam incinir mi, bunu istersem yanlış mı anlar; diye tek bir an dahi düşünüyorsam o insan ile dostluk ilişkisinden asla bahsedemem.
Heybede ne varsa dışarıya da o verilir. Hüzünlüysem hüzün hissedilecek dışarıdan elbette. Ben yaralı isem, yaralarım iyileşene kadar bekleyip, sonra dostlarımla zaman geçireceksem; kimse kusura bakmasın. Yaralarım kanarken pansuman lazım bana. Daha çabuk iyileşmem için destek lazım.Sevgiden iyi merhem var mıdır şu kâinatta?
‘Birinin gerçek yüzünü görmek istiyorsan, kendisine hiçbir iyiliği dokunmayan birisine nasıl davrandığına bak. ‘ diyor;Paulo Coelho. Tamamenkatılıyorum. Hiç bir menfaatiniz yokken birisini çok sevebiliyorsanız, ona iyi davranıyorsanız, onu özel ediyorsanız siz doğru kişisinizdir.
Gönül kime kırılabilir ki? Umduğuna elbette. Kırılıyorsak hala bizdedir, hala vardır, hala önemlidir. Eğer bir gün hiçbir şey hissettirmiyorsa bilin ki sizde bitmiştir.
Hayatta hiçbir şeyden korkmadım, korkmayacağım da. Emir almadım, almayacağım da. Fakat çok zor sahip olduğum dostlarımı çok kolay yollamayacağım kendimden…
Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür
Ömür imtihanla geçiyor
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir, derken Sezen Aksu belki de birçoğumuzun içindekileri anlatıyor…
Evet… Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem… Ama gidersem geri gelmem… Aşk ile eyvallah…
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları