logo

Dövüştürenleri değil, dövenle dövüleni konuşuyoruz

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Dövüştürenleri değil, dövenle dövüleni konuşuyoruz

Topraklarımızı işgal ediyorlar… Ülkelerimizi parça parça bölüyorlar… Petrol ve diğer yer altı zenginliklerimize el koyuyorlar… Silahlarını satarak oluk oluk kanlarımızı  akıtıyorlar…  Faiz adı altında paralarımızı sözde güvenli liman oluşturarak ülkelerindeki banklarda ipotek altında tutuyor, ümüğümüzü sömürüyorlar… Kalan topraklarımızı, şehirlerimizi  50- 100 yıl geriye götürerek imar edilmesi zor bir duruma sokuyorlar…

 Bizler ise  hala önceliğimiz Mezhep, İslam değildir diyerek birbirimizi öldürmeye, birbirimizle uğraşmaya devam ediyoruz. Dövenle Dövüleni konuşuyor, Dövüştüren köpekleri asla gündeme getirmiyoruz.

22 Ülkenin sınırları değişecek diye yıllardır bas bas bağırıyorlar,  bizler ise halk olarak  ne ciddiye alıyor, ne de duyuyoruz. Detaylara boğulup ah vah çekiyoruz. Asla birleşemiyoruz. Bunca vahşete, bölünmeye rağmen bir türlü kendimize gelemiyoruz. İslam bayrağı adı altında toplanamıyoruz. Mezhepler kargaşası adı altında bizleri yok ediyorlar farkında değiliz. Hala aynı kavram etrafında dönüp dolaşıyoruz.

Libya’nın parçalanarak yok olduğunu, Irak’ın bölük pörçek  parçalandığını, Mısır’ın teslim olduğunu, Suriye’nin 5 parçaya bölünerek kan denizi oluşturulduğunu açlık,sefalet,vahşet içerisinde çığlıkların arşa yükseldiğini sadece izliyoruz…. Sıranın önce İran’a ardından güzel ülkemiz Türkiye’ye geleceğini anlamak istemiyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar… olayları tıpkı Amerikan Filmleri gibi ekranlardan izliyoruz.

Duyarlı olanlarımızın, sloganlarını bile değiştirdiler: Artık kahrolsun İsrail, Amerika, İngiltere, batı, yerine şimdi kahrolsun İran, Mısır, Suriye, Irak, Suudi, yemen, Türkiye yaptılar. Öyle bir tuzağa düşürdüler ki;  yeni düşmanlarımız, yine kardeşlerimiz oldu yani  birbirimiz olduk.

     Hal böyle iken;        Artık devlet, akli selim  bir biçimde insiyatifi ele almalıdır. 1514 lerde yaşanan Çaldıran Muharebesini, Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim’i gündeme getirerek 6-7 Asır önceki olayları bugün tahlil ederek kaşımak kime ne fayda getirir. Ya da 1150 yıllarındaki Haçlı Seferlerini, Fatımi Devleti’nin o günkü pozisyon alışını, bugün yorumlayarak kin kusmak bugün yaşadığımız olaylara ne kazandırır.

CIA’nın 21. yüzyıl için hazırladığı projeksiyonda, “Sünni dolunayı ile Şii hilâlin savaşı”, yani Müslümanın Müslümana kırdırılması öngörüldüğü halde bizler hala neyin peşindeyiz.

Sonuç: Artık bu coğrafyayı öldürmek için değil, yaşamak ve yaşatmak için mücadele etmeliyiz. Allah’ın bu güzel toprakları bize ödül olarak verdiğinin kadir kıymetini bilmeliyiz. Yer altı zenginlikleri,deniz ve ovaları, ormanları,akarsuları,dört mevsimi bir arada yaşayan, güneş diyarı bu coğrafya başka bir bölgede yoktur. Zenginlikler, tüm medeniyetler dinler ve diğer olumlu unsurların hepsi bizim coğrafyamızda. Dolayısıyla bu bizler için bir ödüldür.

Maalesef eşitçe paylaşamıyor,kardeşçe dayanışamıyoruz. Ama çığlık sesleri de yıllarca hep bu bölgede yaşanıyor.Çığlıkların arşa yükseldiği,zulmün boyutlarının önlenemez noktaya geldiği,adaletin yerle bir edildiği, yüzlerce firavunun türediği zamanlarda; Allah Peygamberler,nebiler ve kitaplar göndererek huzur ve adaleti sağlamış.Lakin son peygamber, son kitap geldiğine göre Müslümanların çıkış yolu Kuran ve peygamberin metodudur.Bu metot dahilinde çaba harcayarak sulhu temin edecek, adaleti sağlayacak, akan kanı durduracak, ülkelerin toprak bütünlüğünü sağlayacak, Emperyalistlerin  sömürü ve planlarına karşı duracak sadece iki İslam ülkesi vardır… O ülkelerde Türkiye ve İran’dır. Başkaca alternatif yoktur. Diğer ülkeler sadece detaydır.

Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey de bu durumun bilincindedir. Asya, yada Avrasya blokuna yanaşması İran’la yakın temaslar kurması da bu bilincin bir göstergesidir. Rusya’da yapılan  Rusya Türkiye, İran, 3 lü Suriye anlaşması da çok önemli bir gelişmedir.

Geri kalan bazı gurupların düşünceleri popülizmden ileriye gitmez.  Bu Popülist bakış, Belki iç kamuoyundaki bir takım gurupların gazını alarak rahatlata bilir  ama sorunları daha da derinleştirir. Kanımca devlet aklı popülistlerle aynı paralelde gitmemekte işin vehametini bilmektedir.

İnşallah ileriki günler birleşme ve bütünleşme günleri olacak, Emperyalistler hedeflerine ulaşmayacaktır.

2017 Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun 

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...