logo

EGE’DE SELÇUK’TA BİR BEYLİKLER DÖNEMİ İSLAM ESERİ İSA BEY CAMİİ

Hüseyin Akarçeşme

Hüseyin Akarçeşme
huseyin@sadabadhaber.com

EGE’DE SELÇUK’TA BİR BEYLİKLER DÖNEMİ İSLAM ESERİ

İSA BEY CAMİİ

Bu yazıyı kaleme almama sebep olan ana konu, kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirmiş olmam, ilk bakışta devşirme bir eser gibi görünmesi ve araştırma sonucunda özbe öz Anadolu beylikleri döneminin bir İslami mabedi olduğunu öğrenmiş olmamdır.

Anadolu beylikleri döneminde, Aydınoğlu beyliği kurucusu Mehmed beyin oğullarından İsa bey tarafından yaptırılmış olan bu cami 1375 yılında inşa edilmiş. Mimarı da Ali İbn El Dımışki. şki kelimesi bizim memlekette geçmişte büyüklerimiz tarafından kullanılan bir kelime olduğunu biliyorum. Yörede tombul, etli, gürbüz anlamındadır. Babaannem küçük ve iyi beslenmiş çocuklara maşallah yanakları dımışkı, dımışkı derdi. >                                                  İsa bey ve diğer 2 kardeşinin Ege bölgesinde 100 den fazla camii yaptırmış olmaları da kayda değer önemli bir husus. İsa bey camii o dönemde inşaa edilen en büyük cami unvanını da taşıyor. Mimarının Şamlı olmasından dolayı Şam’daki Emeviye camiini çağrıştırdığı görülüyor. 2 minareye sahip olan camiinin bir minaresi tamamen, bir minaresi de kısmen yıkık durumda. Yapının zengin süslemeli orijinal mihrap ve minberi günümüze ulaşamamış ne yazık ki. Beylikler döneminin en göze çarpan eserlerinden birisi durumunda bu ulu mabet. Devşirme bir cami değil.  Sadece, duvarlarında kısmen eski uygarlıklardan kalan taşlar da kullanılmış.

Anadolu Selçuklularından sonra,  Aydınoğlu beyliğinin merkezi olarak bir müddet kullanılan Selçuk-Ayasuluk diye adlandırılan yerde inşa edilmesi de manidardır. Zira bu ulu mabet Kuzeyde Saint Jean Katedrali ile güney batısındaki paganist kültürün eseri olan Artemis tapınağının arasında bir yere yaptırılmıştır. 56,5m x52m ebatında olan bu caminin kapalı kısmı 52×20,5 metredir. Bu eser Anadoludaki konusunda ilk örneklerindendir. Zira iki minareli olması, revaklı şadırvanlı, avlulu olması ve abidevi bir mimariye sahip olması bunu ispatlamaktadır. Tamamı yıkık durumda olan bu mabedimizin çatısı 1975 yılında yapılmış. Mihrabı da beyaz Ege mermerinden 1990 yılında yapılmış. 2005 yılında da genel bir restorasyon çalışması yapılmış. Daha da restorasyona ihtiyacı var gibi.

Bir Cuma namazı kılma şerefine eriştiğim bu ulu mabedin doluluğu beni ziyadesiyle mutlu etti diyerek yazımı bitiriyorum. Devamında da bu ulu ibadethanemizin emekli imamı Mustafa Koçyiğit in cami girişinde, sıra dükkanlardaki hediyelik eşya dükkanına girmeyi de ihmal etmeyin diyorum. Zararlı çıkmazsınız.

Hüseyin AKARÇEŞME  

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...