Son Dakika
Yaptığımız seçimlerin toplamıyız. Lakin bazen insanlar; doğru olanı yapmak için zaman zaman yanlış tercihler yaparlar. Bedelini ödeyeceğimiz yanlışları yapma özgürlüğümüz elbette her daim olacaktır. Dünü deneyimledik diye bugün hakkındaki her şeyi bilmemiz imkânsızdır. Elbette tecrübeler yaşanmadıkça tecrübe olmazlar. Fakat neden hep ‘’ ben nerede yanlış yaptım’’ sorusunu soruyoruz? Unutuyoruz bazen; o yanlışları yaparak öğrendik doğruları.
Hepimizin bir gün hesaplaşacağımız an gelecektir. Kendimizle, yaşadıklarımızla, yaşattıklarımızla hesaplaşacağız. Herkesin kendi yükünü taşıması farklı olur. Kimi çok severek, kimi çok nefret ederek ayakta kalmaya çalışır. Affetmek ise, yürek yükümüzü omzumuzdan atmaktır. Ama nedense çok zor affediyoruz. Unutmak istemiyoruz. Öfke, nefret, kin ne denli zarar veriyor yüreğimize; bunu hepimiz biliyoruz yine de affetmek istemiyoruz.
Yapabileceğimiz çok şey varken hiçbir şey yapmamak ve yapmak istediğimizde yapacak bir şeyin olmaması yaşanılacak en büyük trajedi bence. Çünkü bunun en yalın adı PİŞMANLIK TIR… Pişmanlıklarımız; son deme yaklaştıkça içimizi daha fazla yakar. Hatalarımız değil, pişmanlıklarımız.
Yarın için bugünden vazgeçerek yaşıyoruz hayatı; tükenişimiz budur bizim… Şirketler için, ülkeler için uzun vadeli, orta vadeli, kısa vadeli planlar yapabilirsiniz. Peki, insanlar için yapmak ne derece doğrudur? Hemen bu satırları yazarken aklıma geldi. 27 yaşındaki doktor olan oğlunu bir kapkaç olayında kaybeden annesi; yavrusunun cenazesinde ağlarken şu sözleri diyordu;
-Keşke biraz daha çocukluğunu yaşamana izin verseydim.
Tabii ki hayatı boş verip günü yaşamak değil demek istediğimiz. Fakat hayatı ıskalamak ya da ıskalatmak büyük hata olacaktır.
Bir film izlemiştim uzun zaman önce… İki genç üniversiteli birbirlerine âşık oluyordu. Aileler bu birlikteliğe çok karşı çıkıyor ve ellerinden geldiğince birbirine delice âşık olan bu gençlerin evlenmemeleri için kendilerince entrikalar çeviriyorlardı. 20 yaşında olan genç adam, ailelerin tüm yasaklamalarına rağmen 19 yaşında olan genç kıza zor bela ulaşıyor. Bir parka gidiyorlar. Cebindeki kısıtlı öğrenci harçlığı ile ona en sevdiği muzlu sütten alıyor. Kız çok mutlu. İkisi de o an hiçbir şeyi düşünemeyecek kadar birbirlerine özlemle, sadakatle sarılıyorlar. Az sonra ayrılmaları gerekiyor. Genç adam sevdiği kadına sıkıca sarılıyor ve
-HakunaMatata ,diyor.
Kız merakla soruyor;
Genç adam;
-Küçükken Aslan Kral filmini izlemiştim. Tüm film boyunca beni en çok etkileyen bu söz olmuştu. HakunaMatata (takma kafana) demektir. Sevdiği kızın gözlerinin içine bakarak; her şey düzelecek, diyor.
Elbette düzelmiyor. Kız o gün geçirdiği bir kazada hayatını kaybediyor. Aileler ne hisseder? Kazandıklarını mı? İstediklerinin olduğunu mu? Bunu bilmek imkânsız. Pişmanlık? Belki de… Çocuklarımızı bize ait bir eşya gibi görmek yerine, kendi kişilikleri, istekleri, umutları, hayalleri olan bireyler olarak görmek çok mu zor? Hep doktor, mühendis, hukukçu v.s. olmalarını isteriz. Yavrum sen ne istersin diye sormayı, anlamayı es geçeriz. Kimi seveceklerini değil, doğru olanı seçmelerini isteriz. Eğer seçilebiliyorsa adı aşk olur mu; düşünmeyiz. Hiçbir ebeveyn evladının kötülüğünü istemez derken, istemeden yaptığımız kötülükleri göremiyoruz maalesef.
HakunaMatata (takma kafana ) demek birine, çok üzgünken sadece dinlemeye çalışmak, hata yaptığında da yanında olmak, ‘’iyi misin’’ diyen taraf olmak… Bunları yapmak için insanız.’’Herkes fazlasıyla sevmiş, ben eksikleriyle de sevdim oysa… ‘’ diyor Özdemir Asaf. Can evimden vuruluyorum bu söze. Neden kusursuzluğu arıyoruz? Neden kafamızda yarattığımız kalıplara uysun istiyoruz? Peki sizce biz kusursuz muyuz? Bir insanı hataları ile sevebiliyorsanız, yaptığı yanlışlar olduğunda da elinden tutmaya devam edebiliyorsanız, işte o zaman sizin duygularınız gerçektir. Bunları yapmamak için hayat çok adaletsiz ve acımasız. Unutmayın ve lütfen HakunaMatata (takma kafana) deyin… Çünkü yarınımızı hesaplayamayacak kadar bilinmezdeyiz; inanın…
Aşk ile eyvallah
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
28 Aralık 2024 Köşe Yazıları
09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları