logo

HARESE NEDİR BİLİR MİSİNİZ ?

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


HARESE NEDİR BİLİR MİSİNİZ ?

Köle, bir kimseye  köle olur, muhteris ise faydalanacağını umduğu herkesin kölesi olur.

Nice balıklar vardır ki, su içinde her şeyden eminken boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur.

En hakiki düşmanlarımız kalbimizde yaşayan  şu üç şeydir: Hırs, haset ve kıskançlıktır. Buna Kibri de ekleyebiliriz

Abdulkadir Geylani

Harese  Arapça kökenli bir kelimedir … Hırs demektir … Hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Deve dikeni de denir.

Özetle Harese Şudur : Ortadoğu İslam Coğrafyasında  develere Çöl Gemileri derler… Bu hayvanlar haftalarca çöllerde yemeden içmeden aç susuz çölde yürür yaşamaya  devam ederler. O kadar dayanıklıdırlar ki; açlıklarının farkına bile varamazlar. Ama bu mübarek hayvanın çölde çok sevdiği; onu görünce dayanamadığı bir bitki vardır. Adı: Deve Dikeni, diğer adıyla Harese’dir. Gördükleri yerde  o dikeni hemen koparır  çiğnemeye, yemeye başlarlar. Çiğnedikçe çiğnerler… Keskin diken, devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan aşırı kanamlar meydana gelir. Tuzlu kan dikenlere karışınca  devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe daha çok kanar, kanadıkça  daha iştahla yemeye başlar. Deve, bir türlü kendi kanına doyamaz ve sonunda ölür. İşte bunun adı:  ‘’Harese’dir’’ yani halk diliyle Deve Dikeni. İşte bugün insanlığın özellikle hırslı insanları tüketen, acımasız kılan ve zalim  hale getiren hırslarımızdır. Hırs insanı acımasız kılar. Bir bakıma köle eder, Kendi kanında boğulur lakin farkında olamaz.

Hırs, dünyalıktır. Para, makam, şöhret bu kötü hasletin amaçları arasında yer alır. İnsanı adeta kibir kulesi yaparak Firavunlaştırır. Daha ilerisi; şirk bataklığına saplanarak  farkında olmadan tapınağını değiştirir. Etrafınıza bir bakın: istisnalar hariç para.  mülk, servet sahiplerine, makam tatmış, kendi mecrasında şöhrete ulaşmış kişilerde bu hasletleri göreceksiniz. Bu tip insanlar,  asla mücadelesinden vazgeçmezler. Geçmeleri halinde tıpkı Deve Diken benzetmesinde olduğu gibi yavaş yavaş ölürler. Bu zevatlar, millet ve devlet için değil kendisi için çalışır. Makamını kaybetmiş olsa bile mücadelesinden asla vaz geçmez, çünkü Harese hastalığına yakalanmıştır. Koltuktan düşmüş onlarca insanın siyasi arenada ya karşı cephelere geçtiğini  ya da hırs bataklığında debelenerek hala mücadele ettiklerini göreceksiniz.

Oysa ki; Bizim inancımıza göre bu dünyada sahip olduklarımızın hepsi, canımız da dahil emanettir. İnsanoğlu  kendini hasletleri üzerinde gerçek anlamda tasarruf sahibi  olduğunu sanarak yanılır. Kaldı ki mal ve mülk, makam insana emanet olarak verilen birer imtihandır. Bu imtihanı kazananlar hem bu dünyada hem ebedi alemde mutluluğa ulaşacaktır.

Sahip olduğumuz her şeyi bize veren Allah’tır. Allah bizden, bize ait olanı değil, bize emanet olarak verdiğini, bu vasıflarımızı  herkesle alçak gönüllülükle  paylaşmamızı istemektedir.

Sözlerimi bir ayetle bitirmek istiyorum; “O sizi yeryüzünde (sizden önce gelenlere) mirasçı kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için kiminizi kiminize göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz o, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Enam suresi 165)

Abdulkadir Geylani’nin sözleriyle noktayı koyalım: ‘’ Köle, bir kimseye  köle olur, muhteris ise faydalanacağını umduğu herkesin kölesi olur’’.

Üç Aylarınız ve Kandiliniz Mübarek Olsun

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...