Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle
dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah
tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde
eşitleniyor.
Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan
vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda
figüran rolleri almaya devam ederken hırslarımızın esiri olmuş debelenip duruyoruz. Mezarlıklar
vazgeçilmez denilen ünlülerle dolu… Makamın gücünü kendi gücü zannederek zulmeden insanlarla
dolu mezarlıklar. Ama şimdi onları hatırlayan bile yok.
İstisnalar hariç makamın gücünü kendi gücü zannedenler zaman zaman tasfiye sürecine girerler.
Tasfiye olduktan sonra ise yalnızlık içerisinde bocalayıp dururlar… Etrafımızda bile böyle insanlardan
onlarca var. Kibir kulelerinde gezerek etraflarındaki dalkavuklar nedeniyle kendilerini ulaşılmaz
sananlar sonra birer ‘’Hiç’’ olurlar. Halbu ki her insanın hatta hayvanların ham maddesi aynı değil
mi? Esasen Hiç’lik Allah katında çok makbul bir yaşam tarzıdır. Keşke yeryüzünde herkes bir hiç lik
mücadelesi vererek eşitlense ve bu uğurda mücadele verse dünya zaten cennet olur.
Bir söz vardır: ‘’insanı ağzından giren değil, ağzından çıkan kirletir. Maalesef o kadar kirliyiz ki;
kapılmışız dünyanın cazibelerine, her şeyi mübah görüp kalpleri kırmayı istikrarlı hale getirmişiz. İftira
yalan, dolan, dedikodu, mürailik, sömürü, vazgeçilmez yaşam biçimimiz olmuş. Hz. Kur’an ve Hz.
Peygamber; ‘’Mal, mülk ve oğullar dünya hayatının süsüdür’’ diyor … Kalıcı olan iyilik, güzellik,
doğruluk, ise rabbinin katında çok değerlidir ümit var olmak içinde yeter sebeptir. Lakin ümit var
olamıyoruz. Rızkın sahibi benim, benim garantim altındasınız diyen Allah’a inanıyormuş gibi yapıyor,
dünyalık tapınaklara tüm benliğimizle saldırıyoruz. Ve rızkın Allah’tan değil kendini haşa ilah
sayanların verdiğini zannediyoruz. Sadece Hz. Peygamberimiz değil, İsa da, Musa’ da, Nuh’ta,
İbrahim’de Yusuf’ta aynı mücadeleyi verdi.
Hırslarının esiri olan ve dünyalık tapınaklara bağlananlarla mücadele etti. Mısır’da Musa’yı terk edip,
Firavun’a koşanlarla, Mekke’de Hz Peygamberimizi dinlemeyip savaşan Ebu Cehil ve avaresi aynı
mantıkla hareket ediyorlardı. Mal’dan, makamdan, sınıfsal imtiyazdan vazgeçemiyorlardı. Dinin,
ritüeller hapsedilmiş bölümü ile ilgileniyor; sadece mal, servet diyorlardı. Kaldı ki Ebu Cehil ve eşrafı
ritüel ( ibadet) açısından çokta titiz olup görevlerini yapıyorlardı. Ama onların da vazgeçemediği mal,
servet, imtiyazlı sınıftı. Yani Bilal’i Habeşi ile aynı kategoride olmak, yoksullarla eşitlenmek
istemiyorlardı.
Hz. İsa’nın İncil Matta 6/ 24 ‘de bu tip geçmişten günümüze mala ve servete tapan insanları çok
güzel özetleyen bir vaazı vardır: "Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü
sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem de paraya' ( Mamon) kulluk
edemezsiniz." Yeni çağda insanların maalesef bir tapınağı ya da efendisi yoktur onlarcası söz konusudur.
Meşhur bir tespit vardır: ‘’Musa gittikten sonra buzağıya tapanlar ile, Muhammed gittikten sonra
mala tapanlar aynıdır.’’
Öyle olmadı mı zaten, Hz. Muhammed vefat ettikten sonra namazı kılarız ama asla zekatı
vermeyiz diyerek Hz. Ebu Bekir’e karşı çıkmadılar mı? Bu süreçten sonra Ebu Bekir, bunların
üzerine ordu göndermemiş miydi.
Velhasıl tapınaklar değişmedikçe, Müslümancılık oyunlarından vazgeçmedikçe ve gerçekten
inanmadıkça dünyadaki sömürü düzeni devam edecektir. Bir tarafta sömüren azınlık diğer
tarafta sömürülen, basit dünyalık emeller için kullanılan yeryüzündeki sistemin yüz
milyonlarca figüranları…
İşte bu durumu Filistin Gazze’de, Lübnan’da Müslümanlar olarak yaşıyoruz. O taraflara hiç
bakmıyoruz bile … Merhum şehid Yahya Sinvar’ın dediği gibi; ‘’biz sizden bizi
kurtarmanızı istemiyoruz, kendinizi kurtarın diyoruz’’ diyor.
Sonuç: Müslümanlar olarak hepimiz geçici olan bu yalancı dünya’ya aidiz. Diğer dünya bizi
ilgilendirmiyor . Ama hesap günü de yaklaşıyor.
Allah bize şuur ve mücadele azmi versin
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları