logo

İNFAK’TA YARIŞ İNSANI ÖZGÜRLEŞTİR

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com

Sahabe İnfakı imanın en önemli gerçeği olarak kabul etmiş bu uğurda birbirleriyle yarışmıştır.  ‘’Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe  asla iyiliğe erişemezsiniz şüphesiz ne infak ederseniz Allah onu bilir’’  ayeti,  sahabenin İnfak anlayışının temelini oluşturmuştur.  Ayet, iyiliğe ve hayra erişmek için sadece  iman etmenin yeterli olmayacağını ifade ederken İnfak etmeninin dinde en belirgin ölçü olduğunu vurgulamıştır. Bu ayet aynı zamanda Müslümanları sınamaya tabi tutarak onların iman ölçülerini test etmiştir.

Bu çağrıya hemen uyanların başında Ebu Talha gelmiştir.  Ebu Talha,  Beyruha adlı bahçesini  Allah katında kendisine bir azık olması nedeniyle Allah’ın resulüne takdim etmiş, peygamberimiz ise  Ebu  Talha’ya kazandıran mal olarak değerlendirerek takdir etmiştir. Bahçesini akrabalarına bırakmasını isteyen Allah Rasulü nün tavsiyesini hemen yerine getiren Ebu Talha, koca bahçeyi, akrabaları ve amca oğulları arasında bölüşmüştür.

Sevilen şeylerden  İnfak etmeye davet etme ayetinin gelmesi üzerine  Hz. Ömer, Hayber’de  hissesine düşen en kıymetli mal varlığı olan hurma bahçesini infak etmek istemiş;  Rasulullah, ‘’istersen aslını kendine bırak meyvelerini dağıt’’  tavsiyesi üzerine  arazinin tüm gelirini, yoksullara, fakirlere, kölelere,  savaşanlara, yolculara, ve misafirlerine sadaka olarak bağışlamıştır.

En iyiye ulaşmanın  en sevileni infak etmekten geçeceğini bilen ve ömrünü bu uğurdaki mücadeleye vakfeden Ebuzer Gıffari ise   yine örnek bir tablo çizerek ufuk açmıştır.  Ebuzer , gelen misafirlerine  infak etmek üzere çobanından  en güzel devesini getirmesini istemiş; ancak çoban,  en güzel devenin bir gün ona lazım olacağı düşüncesiyle en çelimsiz deveyi  alıp getirmişti. Ebuzer’in infak  ahlakını  göz ardı eden bu çabana tepkisi sert olmuş ve sinirlenmişti. Ve muhterem şahsiyet Allah ondan razı olsun ‘’  ona muhtaç olduğum gün,  çukura konulacağım gündür’’ demiştir. 

EBUBEKİR VE ÖMER’İN İNFAK YARIŞI

 Sahabenin infak yarışı zaman zaman tatlı rekabete dönüşmüştür. Nitekim Allah Resulü’nün  ashabına  sadaka vermeleri konusundaki tavsiyelerde  bulunduğu bir gün Hz. Ömer,  mali bakımdan iyi bir durumda olduğunu fırsat bilerek;  ‘’eğer bir gün Hz. Ebu Bekir’i geçebilceksem o gün bugündür  ancak bu gün geçerim’’ diyerek  malının yarısını Hz. Peygambere getirmiştir. Hz. Peygamber, ‘’ Aile efradına  geride ne bıraktın diye sorunca,   getirdiği kadarını da  onlara bıraktığını  ifade etmiştir.

O esnada Allah’ın resulünün huzuruna gelen Ebu Bekir de aynı soruya muhatap olmuştur. İnfak etmek üzere malının tamamını getiren Ebu Bekir, ‘’Aileme Allah  Resülü’nü bıraktım’’  cevabı üzerine  Hz. Ömer,  bir daha Ebu Bekir’le hiçbir konuda yarışa girmeyeceğini  ifade etmiştir.

Vel hasıl  kısa ömürde dünya da asla rahatlık yoktur. İster zengin,  ister fakir ; mutluluk bu hayatta  çok kısa olur. Hemen her insanın bir sıkıntısı vardır. Bir andaki mutluluğunuz aniden cefaya ve sıkıntıya dönüşebilir. Bu açıdan bakıldığında iyiye ulaşma  ve huzur yolunun en önemli gerçeğinin infak’tan geçtiğini söylüyor rabbimiz.

İslam,  insanlara infak’ı  teşvik ederken  toplumu madde ve  maddi olanın esaretinden kurtarmayı  ayrıca hedeflemektedir. Madde konusunda neredeyse farkında olmadan köle olan toplum,  infak sayesinde özgürleştirilmekte,  kölelik boyunduruğundan kurtarmaktadır.

Özetle; sahip olduklarından vererek  özgürleşmek varoluşsal sorunların ve  mutluluğun yegane  yoludur. Mal- mülk, servet farkında olmadan köleleştirerek şirk bataklığına gömer. Kaldı ki Ramazan sadece aç kalmak değildir. Aç kalarak fakir  fukarayı hatırlayıp yardımlaşma ve paylaşmanın bilincine de varmaktır. Allah hepimizi İnfak’ta yarışanlardan eylesin

Bayramımız Mübarek Olsun

CEMİL ÖĞÜTCÜ

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • ACILARLA YORGUN DÜŞMÜŞ MEMLEKETLER NEFES ALMAYA BAŞLAMIŞ

    28 Aralık 2024 Köşe Yazıları

    6 Şubat Kıyametini yerinde görmüştüm. Allah’ım bu şehirler nasıl ayağa kalkar diye çok üzülmüştüm. Tekrar buraları yerinde görmek için bölgeye gittim. İlçeleri, köyleri gezdim. Ve devletin gücünü yerinde gördüm. Dağ, taş ova Toki konutları ile dolmuş. Yapılan köy evleri bile villa gibi olmuş ve her köye devletin şefkat eli değmiş. ‘’Maşallah’’ diyememek vicdansız insanlar için bile çok  zor. Enkazlar kaldırılmış yerinde dönüşümler bir hayli yol almış. Toki ise adeta kimsesizlerin kimsesi olmuş. Adıyaman’da 22 bin konut tamamlanmı...
  • Zonguldak, Bartın ve Karabük, ‘’Kağıthane’ de’’ buluşuyor!

    09 Aralık 2024 İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    Kağıthane Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan Karaelmas Tanıtım Günleri için hazırlıklar tamamlandı. 13-14-15 Aralık tarihlerinde Hasbahçe etkinlik alanında yapılacak olan etkinlik, Zonguldak, Bartın ve Karabük illerinin kültürel ve yerel değerlerini tanıtmayı amaçlıyor. Tanıtım günlerinin açılış programının   Cuma günü öğlenden sonrası yapılması planlanıyor. Programa  Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra İstanbul Valisi  Davut Gül, tanıtım günlerinin ev sahibi illerin vali milletvekili kaymakam ve belediye ba...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...