logo

İslam Coğrafyası Yok, Kan Coğrafyası Var

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Aynı ibadethanede buluşan, aynı mezarlığa defnedilen, aynı düğünlerde aynı halayları çeken, acı ve mutlu günlerinde aynı Türküleri mırıldanan bu coğrafyanın insanları kasap gibi birbirlerini kesip doğruyorlar. Üstelik Allah -Allah  nidaları ,Allahuekber sesleriyle birbirlerinin ciğerlerini söküyorlar …. Bizlerde bu Coğrafya’ya İslam, bu katliamları yapan ve yaptıranlara da Müslüman diyoruz. Oysa ki bu coğrafyanın adı; Kan Coğrafyası, bu katliamları yapan, yaptıran, sebep olanlara da açıkça katil tanımlaması yaparak lanetlemeliyiz.

Tunus, Mısır, Irak, Libya, hatta Türkiye’de bile kan durmazken bunların Emperyalist ırkçı Kapitalizm’in bir projesi olduğunu anlamazlıktan , hala Demokrasi- Diktatör ikilemleri arasında durup mantıklı gerekçeler uyduruyoruz.  Hala Kapitalizmin Demokrasi’yi kullanarak bu coğrafyayı kan gölüne çevirerek sömürdüğünü Kavrayamıyoruz yada öyle işimize gelmekte   …

 Başımızdakileri hala kurtarıcı, rızkımızı verici, hayat idamemizi onlara bağlarsak bu coğrafya da kan bitmez. Emperyalist İşbirlikçi, satılık atanmış Garun ve firavunlar olduğu müddetçe huzur ve refah göremeyiz. Belki hayatımız kısa dönemlerde rahatlatan şeylerle karşılaşsa bile uzun vadede hem dinimizi hem de neslimizi bitirebiliriz. Bu topraklarda İslam’ı İtibarsızlaştırma, toprakları küçülterek neslimizi tüketme ve kırdırma projesi var …  Bu projede saat gibi işlemektedir. İnsanlar duyarsız ve ruhsuz hale gelmiştir. Irak’ta Libya’da her gün 40-50 kişi katledilirken haber değeri bile taşımamaktadır. Medya Can baza bak manipülesi ile Kamuoyunu sadece bir yere yönlendirmektedir .  Lakin toprak altımızdan kaymaktadır.

     Gecen Hafta Mobilya esnaflığı yapan bir Muhafazakar   Demokrat bir arkadaşıma uğradım. Sürekli Libya ya gittiğini ticaret yapmaya çalıştığını söyledi ve ardından kıyaslama yaptı. Dedi’ki ; ‘nerede o eski Libya ile şimdiki Libya  …  Bir kere devlet diye bir şey yok. Ülkeyi her türlü mafya yönetiyor .Esrarcılar. eroinciler,  silah tacirleri almış başını adeta sular seller gibi kan akıtıyor. Can güvenliği yoktur diyor.  Ardından da Libyalıların şu sözünü ekliyor.’Keşke Kaddafi olsaydı da   her gün ayaklarının altını öpüp yalasaydık. Aynı sözleri Irak Halkı da söylemişti.

 Şimdi kan gölüne dönen coğrafyamızda eskiler yani diktatör denilen isimler özleniliyor. Her ne hikmetse bir türlü demokrasi gelmiyor, ya da uygulanamıyor

 Ama bizler hala bir birlerimizi suçlayarak kini ve nefreti derinleştirip ritüeller  üzerinden basit kavramlar üzerinden siyaset yaparak kutuplaşıyor ya da ayrıştırılıyoruz. En çok barışa kardeşliğe ihtiyaç duyduğumuz şu sıralarda insanlar, fraksiyonlar birbirlerini yiyecek gibi bakarak kin ve nefret tohumları ekiyoruz. Yani planlanan oyunları aynen kabullenip  fırka fırka ayrılğa gidiyor, unutulamayacak düşmanlıklara yöneliyoruz. Toplum intikam duygularıyla hesaplaşmaya doğru itiliyor.

 Bu işleri yaparken de gündelik düşünüp ucuza gidiyoruz.Gelecek nesiller değil gelecek seçimler düşünülerek her türlü bireysel menfaat atraksiyonlarını hakkımızmış gibi gerçekleştirip adaletten ve sağduyudan hızla kaçıyoruz.

 Oysaki ortada bir realite var; karışan karıştırılan işgal edilen hiçbir ülkede huzur ve refah gelmediği gibi her gün kan akmakta bu ülkelerin kaynakları kapitalizmin patronu ülkeler tarafından yağmalanmaktadır .Bu topraklarda yaşayan insanlar açlığa mahkum edilirken, kanları da çok ucuz bir şekilde akıtılmaktadır

Sonuç olarak diyorum ki ; en azından bizler kendi bölgelerimizde dostluk ve kardeşliği pekiştirelim. Kibir kuleleri oluşturarak insanları küçük görmeyelim. Çünkü her insanın bir anlatacak hikayesi vardır. Gücü elinde bulunduranlar zalimlik yapmamalı … Çünkü bu topraklarda güç dengeleri sürekli değişmekte, değiştirilmektedir. Kullanma tarihlerine endeksli güçler oluşturulmaktadır. Hal böyle olunca aynı Türküleri mırıldanan, aynı halay ve horonları oynayan, aynı ibadethanelerde buluşan,  ve aynı mezarlığa defnedilen insanlar, faniler olarak bizler birbirimizi sevelim. Bu dünya için hiçbir şeye değmez diyelim

  Bayramınız Kutlu olsun 

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...