logo

İstikbal Bu Dünya da Değil, Mezarda Başlar

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Mal, mülk ve çocuklar, dünya hayatının süsleridir. Ebedi olan, sürekli olan, dürüst ve erdemli davranışlar ise, karşılığı bakımından Rabbinin katında daha değerli ve bir ümit kaynağı olarak daha hayırlıdır( Kehf 46)

Evlatlarımızın istikbali için tüm hayatımızı heder ediyor, dünyamızı onlar üzerine inşa ediyoruz. Hatta onların kariyer yapması için servetler harcıyoruz. Üç günlük kariyer için ise onlarla övünüyor kibir kulesi oluşturuyoruz. Ya servetlerimiz; onlar ise gerçek tapınaklarımız … Yığdıkça yığıyor, kendimizi mal ve paranın kölesi yapıyoruz. Esasen bu haslet kapitalist beyaz adamın ruh yapısı olması gerekirken, günümüz Müslümanlarının doktrini oldu.

Kehf Suresi 46. Ayeti biz Müslümanları hiç  ilgilendirmezken, yine Tevbe Suresi 34-35’te uyarıldığımız;

 ‘’Altın ve Gümüşü biriktirenler alınlarından, göğüslerinden sırtlarından ateşle  dağlanacaklardır. Hadi biriktirdiklerinizi tadın bakıyım denilecektir’’ ayetini tınlayanımız bile yoktur.

Mallarımız üzerinden israf, çocuklarımız üzerinden kibir, zirveye ulaşırken, sürekli yoksul üretir hale geldik. Sözde evlatlarımızın İstikbalini garanti altına alıyor, İstikbalin mezarda başladığını unutuyoruz.

Bugün Müslüman eşittir İsraf demektir … Oysa Allah, İsraf edenleri şeytanın kardeşleri olarak tanımlıyor.

Şüphe yok ki, saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. İsra 27

Etrafınıza bir bakın; Mal biriktirme, yığma, israf,  kibir, yalan, gösteriş günümüz Müslümanlarının  yaşam biçimi halini alırken uydurulmuş yeni dinin ritüelciliği ile kendini avutmakta.

Tapınak; mallar servetler, evlatlar yani ayette belirtildiği gibi dünya süsleri oldu. Bu dünyalıkları vesile kılan kullara  ise tapar hale geldik. Halbu ki, Anadolu Erenlerine, mutasavvıflarına, gerçekten dünyayı elinin tersiyle iten Mevlana’ya, Yunus Ermeye, Hacı Bektaşi Veliye, Kul Nesimiye, Erzincanlı Terzi Baba’ya bir baksak, rızkın sadece Allah’tan geldiğini, evlat ve malların dünya süsün olduğunu göreceğiz.

Müslümanlar; ‘’Malda Yalan, Mülkte Yalan, Gel Birazda Sen Oyalan’’ diyen Yunus Emre’yi,

Hâr içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi Farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem

Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem.


Oy nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem

dizelerini Söyleyen Kul Nesimi’yi, ‘’Vallahi Dünya İçin Allah Demem’’ gibi dehşet ifadeleri kullanan Erzincanlı Terzi Baba’yı tam manasıyla dinleseler hem kendilerini, hem de dünyayı kurtarırlar.

Sonuçta Mübarek Ramazan Ayı’na giriyoruz.Ramazan Allah’ın insanları açlıkla ve diğer şehvet unsurlarıyla uyarısıdır.İnsanlık buğün açız diye haykırıyor. Afrika’da her yıl on binlerce insan açlıktan ölüyor. Eğe ve Akdeniz sahilleri vatansız aç insanların ceset yığınları ile dalgalar tarafından savruluyor. Ey servet yığan Mamon( para) tapınakçıları; yaptığınız ritüel ibadetlerin sizleri kurtaracağını mı zannediyorsunuz? Asla kurtulamayacaksınız …  Peygamberin; ‘’Komşusu açken tok yatan bizden değildir’’ sözünü inkar mı ediyorsunuz. O halde açlıkla imtihan edildiğimiz Ramazan’da  iftar yaklaşırken kendimizi  kaybederek dellendiğimizi, gözlerimizin döndüğünü, hatırlayın ve şu mübarek ayda paylaşın, verin aç açık bırakmayın. Zengin ve saray sofralarını elinizin tersiyle itin.

Ramazan’ın manevi iklimini sadece ritüellerle geçirmeyin … Aç açık yoksul ve yetim arayın. Sokaklarda gözü yaşlı şefkat eline, sevgiye muhtaç, kafaları okşanacak  binlerce Suriyeli yetim çocuk var … Onları giydirin, yedirin içirin, harçlık verin … İnanın ki Teravih Namazı sevabından çok daha büyük makbule geçersiniz. İşte imtihanın en büyüğü bu noktadır.

    Ramazan Ayı’nız paylaşmak dileğiyle mübarek olsun

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...