logo

KÜÇÜĞÜM…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


Önünde kocaman bir hayat var. Elbette herkes gibi sende son demlere yaklaştıkça yaşamın kısalığından şikâyetçi olacaksın. Ama şu anda sana her şey uzun ve ulaşılmaz gibi gelecek. En büyük mutluluğun her şeyin senin istediğin gibi olması ve gerçekleşmesidir. Ama bilmelisin ki; bazen senin istediklerin olmadığında aslında daha iyi olacak her şey…

   Ben seni anlıyorum. Dünyanın merkezisin ve her şey sensin şu anda. Tıpkı bir zamanlar bizlerin olduğu gibi. Sen kızarken ben sabretmeyi, sen yapmam derken ben yapamasam da uğraşmayı, sen ağlarken ben tebessüm etmeyi, sen kaçarken ben kalmayı, sen giderken ben gelmeyi, sen isterken ben vermeyi öğrenerek geldim buraya. Sen bir kıyafet aldığında acaba gelecek yaza modası geçer mi, diye düşünürken; ben acaba gelecek yaza çıkacak mıyım diye düşünüyorum. Sen kararlarını verirken benden çok daha cesursun. Cesaretini hem cehaletinden hem de henüz kullanmadığın şanslarından alıyorsun. Benim ise artık ne gözümü karartacağım deli cesaretim ne de kullanacağım bir dolu şansım var. O nedenle senden daha ürkek ve çekingenim. Hırpalanmış bedenim, diri vücudunun yanında pek çelimsiz kalacaktır. Lakin zamana karşı durulamayacağını bir gün sende öğreneceksin, aynaya bakıp yüzündeki derin çizgileri fark etmeye başladığında… Benim heybelerim var, içleri tıka basa dolu olan. Kimine hüzün yükledim, kimine maziyi, kimine tecrübelerimi, kimine unutulmuşları ve unutulamayacakları. Sen henüz heybeni dikemedin. Dikipte duvara asamadın… Bir gün çeşit çeşit heybelerinin içindekileri dağıtacaksın çevrene. Şimdilerde ben dağıtırken en çok ne olduysa kazancımız onu veriyorum.

    Hüzünlü kalem koymuşlar adımı… Demek ki heybede en çok hüzün biriktirmişim. Kalbin daha yorulmadı, yaşanmışlıklardan değil aşk sandığın fırtınalar henüz kanadını kırmadı. Ben ise yorgun kalbimin adrenalin eksikliğinde devam ediyorum hayata. Sen yalnızlıklarını kendine dert edinirken ben yalnızlığımı kendime eş etmişim. Kırılmalardan, yıkılmalardan, örselenmelerden, ihanetlerden sıyrılarak bu tercihe ulaşmışım… Sen sana gülen herkesi dost, canım diyen herkesi can, yoluna hayran diyen herkesi yoldaş bellerken; ben dostun, can’ın, yoldaşın bir insana neler yapabileceğini, neler katıp neler götürebileceğini yaşamışım. Kâğıttan zaferlerin komutanı edası ile salınırken sen, ben kubbede hoş bir seda için yaşar olmuşum. Zira zafer görünen birçok olayın aslında en büyük kayıplarımız olduğunu görmüşüm. Sen endişelerini, hayal kırıklıklarını, problemlerini kendine dert edinirken, ben bunların yaşamın ta kendisi olduğunu öğrenmişim.

  Küçüğüm benim; yüzümde ki tebessümüm, hayranlıkla izlediğim geçmişim, yaşamıştım dediğim mazim, unuttum dediğim bildiklerim, yapamam dediğim cesaretim, gidemem dediğim yolum, dökemem dediğim gözyaşım, unutamam dediğim anılarım, silemem dediğim tecrübelerimsin. İşte tam da bu sebeplerle sen bensin… Benim sen olmam ise imkânsız artık… Yollarına çıkan tüm papatyaları dererek başına taç etmeyi başarmanı, gülüşlerini maviliklere bırakabilmeni, umudunu asla kaybetmemeni, endişelerini ıssızlara savurmanı, tecrübelerini heybene doldurmanı, ama hepsinden önemlisi hayatı dolu dolu yaşamanı diliyorum… Ben yorgunluklarımda dinlenirken… Aşk ile eyvallah

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...