logo

Mekanın Cennet, Peygamberimize Komşu Olasın İnşallah

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Riya olur veya üzerine gösteri gölgesi düşer korkusuyla Cuma Namazını hangi camide kılacağını en son ana kadar gizli tutardı. Gideceği camiyi, oğluna ve korumalarına, arabaya bindikten sonra söylerdi. 

Savaşa rağmen, Cuma Namazında Gazi Hüsrev Bey Camii tıklım tıklım doluydu. Hoca Efendi hutbedeyken, oğlu ve iki korumasıyla camiye giren değerli insana, yer ayırarak öne geçmesini teklif ettiler, diğer taraftan ise Hoca hutbeyi durdurdu. Bu durum karşısında  o, mübarek lider ,“Burası Allah’ın evidir. Burada farklılık olmaz. Allah katında en üstün olan, takva sahibi olandır. Herkes bulduğu yere oturur. Ben, burada oturacağım. Bilmiyoruz, belki hepimiz çiğnenecek, öleceğiz; amma, İslam’ı İnşallah çiğnetmeyeceğiz… Hocam lütfen hutbeyi tamamlayın.” demişti. Camide bulunanlar duygulu anlar yaşadı.

   Aliye İzzet Begoviç’ten bahsediyorum. Bosna’ya gittiğimde 4 günlük gezimde 4 kez kabrini ziyaret ettim. Mezarına girip koyun koyuna yatasım geldi . O mezar beni öyle çekti ki; bu duyguyu anlatamam

Begoviç’in vefat yılı  nedeniyle  özellikle belediyeler anma proğramları düzenledi. Bu organizasyonundan dolayı Kağıthane Belediyesi’ne teşekkür ediyorum. Anma proğramları olmasa; Aliya gibi bir adalet timsali, tevazu dolu  yaşamıyla örnek olan, İslam Mücahidi, bilge  lider unutulup gidilecek.

   Bana göre son 100 yılın en önemli Müslüman liderlerinden birisidir Aliye İzzet Begoviç. Hal böyleyken kendine rehber, önder edinmek isteyen yeni nesiller, Begoviç’i örnek almalı, onun hayat felsefesine göre yol haritasını çizmelidir.

 Aliye gerçekten Hz. Ömer gibi cesur, adil, özgürlük mücadelecisi, dünya malını ve makamları elinin tersiyle iten, sade yaşamıyla örnek olan, şeffaf, hesap vermekten asla çekinmeyen, makam ve mevkiyi amaç için değil, araç için kullanan  bir önderdi. Emekli maaşıyla geçinen Aliye İzzetbegoviç, bir apartman dairesinde bile değil, Sarayova’nın çeperlerinde gecekonduya benzer bir evde yaşardı. İlim ve irfan sahibiydi. O’na Bilge Kral diyorlar ama ben bu unvanı kendisine laik görmüyorum,  O ancak Bilge liderdir. Avrupa’nın orta yerinde kendisini halkına ve dünya mazlumlarına adayan Begoviç, 70 yaşında Cumhur Başkanlığı gibi bir  koltuğu gençlere bırakırken,  çok önemli bir mesaj verdi esasen Müslüman Coğrafyasını’nın  Krallarına. Begoviç’in öldükten sonra bir tas-tabak bir de tenceresi vardı .. Servet yerine adalet ve şefkat bıraktı  halkına  … O Bir ekol alarak Bosnalıların gönlünden Kıyamete kadar silinmeyecek.

 Aliya’nın Konuşmalarından Kısa Anektotlar

: “Bizler özgürlük için mücadele eden, kimseden nefret etmeyen bir halkız. Kısmen cesaretimiz, kısmen de bilgeliğimiz ve iyiliğe yönelmemiz suretiyle amacımıza ulaşmak isteyen insanlarız. İnsanlara karşı nefret hissetmiyorum. İnanın bana, tüm bu acı tecrübelerden sonra dahi, insanlardan nefret etmiyorum. Her şeyin güzel neticeleneceğine ve bu cehennemden bir çıkış olduğuna dair ümit etmemi sağlayan şey budur işte.” 

Hayatını özgürlük ve ülkesinin bağımsızlığına adayan Bilge Kral şöyle diyor: 


“Ben, her zaman ülkemi sevdim ve severim. Fakat, otorite söz konusu olunca hiçbir otoriteyi, hiçbir zaman sevmem. Otoriteye sadece riayet edebilirim. Çünkü ben, bütün sevgimi özgürlüğe adadım.” 
“Evet ilerlemiş yaşıma rağmen, inanıyorum ki, halkımın özgürlüğe ve kurtuluşa ulaştığını görecek kadar yaşayacağım. Ya da daha doğrusu, bunu görecek kadar yaşamayı diliyorum. Çok mu bencilce bir istek bu? Belki de öyle, ancak size hayatım ve ölümüm hakkında hiç de takıntılı olmadığımı söylediğimde bana inanmalısınız. 70 yaşındayım ve daha uzun bir yol var önümüzde. Bireyler ölür, halklar yaşar. Mücadeleler bana bağlı değil. Önemli olan da bu. Sancağı binlerce insan taşıyor. Bunu sürdürecekler.” 

Bize saldıranlar, hazreti İsa‘ nın bütün sözlerini çiğnemişlerdir.
Bize saldıranlar, hazreti İsa‘nın bütün sözlerini çiğnemişlerdir. Irza tecavüz, masumları katletmek hiçbir dine sığmaz. Onlar cani ve sadece canidir. Bunu aklınızdan çıkarmayın.

5 Ekim 2002 seçimlerinden önce SDA kongresinde:


Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.
Nefrete nefretle cevap vermeyin. Bosna için nefret çıkmaz sokaktır. Nefret sadece bizim ruhlarımızı zedelemiyor, Bosna’nın özünü de zedeliyor.
Bir kelimeyi hiçbir zaman  aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer,  rüzgarda savrulup gider.
İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes, er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah‘ın önünde hesap verecektir.


Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar:


Aliya, SDA’nın Genel Kurulu’ndaki veda konuşmasında şunları söylüyordu: “Bu günleri gösteren yüce Allah’a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık. Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar. Yapılan katliamları Dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah Cennette buluşacağız, onları Allah’ın ve meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada herşey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyorum, bir nefer olarak ömrümü halkıma hizmet etmek isteyen siyasilere destek vererek yaşayacağım. Allah’a hamd ediyorum ki bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüzbinler var. Artık Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana ey halkım.”

Aliya, kendisine görkemli bir mezar hazırlayan otoriteye kızmış ‘’ beni şehitlerimin arasına gömün ayrıştırmayın, mezarım onların ki gibi olsun demişti. Öyle de yapıldı daha sonra biraz belirgin hale gelsin diye etrafı basit bir şekilde çerçeve içerisine anıldı

Şimdi o mezar başında Genç Müslümanlar Teşkilatından gençler, gönüllü olarak nöbet tutuyor…
Mekanın cennet, Peygamberimize komşu olasın inşallah çok değerli önder.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...