logo

Millete ‘’Yeni Türki’ye’’ Değil, Eski Ak Parti Lazım

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com

Seçimin her zaman bir kazananlar kaybedenler muhasebesi yapılır . Burada açıkça  belli olan şu: AK Parti’den HDP’ye en az yüzde 6 MHP’ye yüzde 2 oy gitmiş, CHP’den de HDP’ ye az miktarda oy gitmiş Dolaysıyla AK Parti’nin bu seçimde beklediğini bulamadığı çok açık ve net . Anayasa’yı değiştirmek, başkanlık sistemi gibi bir yüksek bir çıta koyduğu için şu anki sonuç AK Parti’nin başarısızlığı olarak görülüyor.”


Lakin oyların düşüşünü sadece belli kriterlerle değerlendirmek yanlış. O kadar çok yanlışlar yapıldı ki; onlarca  madde ile izah edilebilir. Bir kere: Ak Parti 2002’de kurulan eski Ak Parti değil, ya da  o zamanki samimiyet, ruh, barış ve kardeşlik iklimini  yayan, uzlaşmacı, hoş görülü partinin yerine  bu gün kibir kuleleri oluşturan toplumu kutuplaştırarak ayrıştıran, kavgadan beslenen, insanları yoran, güç sarhoşluğu içersinde geçmişini unutan, istişare etmeyen, emaneti ehline vermeyen, hemen her platformda kendi dava  evlatlarını  ucuz  ithamlarla tasfiye ederek bitiren bir parti söz konusu.

 Bu partinin 2002 kurucularından bir elin parmağı kadar sayıda kimse kalmamış … Partinin Merkez Yürütme Kurulundan, Genel İdare Kuruluna,  il ve ilçe başkanlarına kadar hepsi tavsiye edilmiş.

 Parti istisnalar hariç  lejyonerlere, her devrin ithal döneklerine, tek amaçları ; Masa, Kasa, Nisa olan fırıldaklara, liboşlara  teslim edilmiş. Onlarda, kurulan medya platformlarında fikir yerine sadece küfür üretmişler .. . Bu hareketin  geçmişi, misyonu nedir bilmedikleri içinde her saldırıyı, iftirayı mübah sayarak  kendilerinden başka herkesi itibarsızlaştırarak, faydalı olduklarını sandılar… Oysa ki, geçmişte ak parti karşıtı ve düşmanı olan, mesleğini ve ömrünü fırıldaklık ve maddi çıkarlarla geçirmiş bu adamlar, toplum karşısında ve Ak Parti tabanında inandırıcı olamıyorlardı. 7 Haziran Seçiminden hemen  sonra da misyonlarını tamamladıkları için bulundukları pozisyonlardan bir bir kovulmaya başladılar. Hal bu iken onlarda; yeni mevzilere doğru yer edinmeye başladılar.

Kurucu kadronun dağıtılmasının  ardından devlet adamlığı tecrübesinden yoksun bir çok yeni, tecrübesiz, genç adamlardan oluşan bir tekel oluşturulması ve  televizyon ekranlarının  bunlara  teslim edilmesi de parti için  ayrı bir dezavantaj olmuştur. Akademisyen, yazar çizer adı altında sahneye sürülen ve bunlara ek olarak 3-5 genç milletvekilinin  ekranlarda söz sahibi olması ve halkın,Ak Parti’yi sadece bu tiplerden dinlemesi bile partiye hiçbir şey kazandırmamıştır.

    Çünkü; bunlar ekranlarda sadece nefret dilini kullanarak savaşıyor görünüyorlardı. Bu savaşları yaparken de goygoycu lukları deşifre ediliyordu. Bildik demode olmuş argümanları defalarca tekrarlayarak hiçbir yenilik, üretim yapamayan, proje geliştiremeyen, aynı kasedi tekrarlayıp duran bu tiplerin, tek argümanı Paralel Yapı ve kendilerine muhalif olan herkesi de bu yapının içerisine atmalarıydı. Parelel yapı kullanılan bir argümandı … Abartıldığı kadar bir gücü yoktu. Kendi adaylarını bile seçtiremeyen, meclise bir tek vekil gönderemeyen, hiç bir partide yer bulamayan  bir yapının gücünden bahsetmek ne kadar mantıklıdır.

  Ak Parti için bir başka açmaz da; geniş halk kitlelerinin ekonomik sıkıntıları unutulup, neredeyse israf ve savurganlık, partinin en önemli söylemi oldu.  Halbu ki Ak Parti, 13 yıldır oylarını dar gelirli olan geniş halk kitlelerinden almaktadır. Seçimleri izlerken, öyle milletvekili adaylarına rastladım ki, 900 liralık asgari ücreti ballandıra ballandıra anlatırken hiç inandırıcı olmadığı herkes tarafından biliniyordu. Öz eleştiriden kaçınan, hep bilge adam rolünü üstlenerek tabana kibirli bakan ve sözde abi rolünü üstlenen bu  sayın vekiller bile artık hiç rağbet görmüyordu.

  Milletvekili listelerini geçmiş seçimlere göre iyi yapamayan Ak Parti, istisnalar hariç sıradan isimlerle seçimlere giderken nasıl olsa hep kazanıyoruz, kibirliliğinin istikrarını  yine sürdürüyordu.

  Savurganlık, israf, istismar, goygoculuk, ve dalkavukluk Ak Parti’nin tabandaki  Teşkilatlarını da  zor durumda bırakırken, bunları yapan insanların tavsiye edilerek partiden ayrıştırılmaması yüz binlerce partiliyi küstürdü. Bakara, makara diyerek 75 milyonun kutsalı ile  dalga geçenlerin, 700 bin liralık saat takanların, Yüce Divan’dan kurtarılması, milletin vicdanında yer etmediği gibi zaten 60’a yakın Ak Partili vekilinde vicdan muhasebesi yapmasına neden oldu.  Ak Parti misyonu ile hiç alakası olamayan bu şahısların yaptıkları yanlışlar, partinin üzerine yapıştı ve bir türlü çıkarılamadığı gibi bunların ödüllendirilmesi, sahiplenilmesi muhafazakar tabanın savunamayacağı bir duruma geldi.17- 25 Aralık’ın derin izleri kapatılamadığı gibi muhalefetin 2 yıl geçmesine rağmen  unutturmaması da Ak Parti’nin halen eksi hanesinde yer almasına neden olmaktadır.

   Kürt liderlerle uzlaşmacı görüntüsü, Anadolu’da ki  oylarını MHP’ ye kaptıran,  27 vekili teslim eden Ak Parti, kendi içindeki  biat eden Kürtleri de HDP’ye meydanlarda nefret dilini kullanmasıyla kaybetti.

 Sonuçta; çok sayıda örnekler verebiliriz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ak Parti çok iyi oy almıştır. Medya gücü, maddi imkanları, kamu kurum ve kuruluşları ile en önemlisi de teşkilatların  inanılmaz fedakarlığı ile mükemmel bir seçim çalışması yapılmıştır. Ak Parti’nin bu kadar imkanı olmasa, oylar çok daha aşağılara gelebilirdi.

Ak Parti kendi iç bünyesinde elbette değerlendirme yapacaktır. Yapması gereken ise şudur. Bizim dinimizin de temel esasları olan; Adalet, istişare, emaneti ehline verme şeffaflaşma, israftan ve savurganlıktan kaçınma, tabanın sesine kulak vermektir. Barış dilini kullanarak herkesi kucaklamalıdır. Bazen devasa icraatlarınızı, yaptığınız küçük hatalar bile kapatabilir

 Millete; Yeni Türkiye Değil, Eski Ak Parti Gereklidir.Yeni dönemin Ak Parti açısından çıkışa bence ancak böyle olabilir.

  Esenlikler dilerim.

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...