logo

MÜLK SAVAŞLARI İÇİN BAL TUZAKLARI

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


HZ. Ademden bugüne işlenen tüm suçların,  işlenen tüm   cinayetlerin büyük bir bölümü mülkiyet, cinsiyet ve iktidar mücadelesinden kaynaklanmaktadır.Sadece ülkelerin sömürgeleri değil, bireysel suç oranlarının da temel dayanağı mülkiyet ve cinsiyettir.İnsanların mülkiyet yani  mal – mülk, para hırsı her şeyin önüne geçmektedir. Hani meşhur bir atasözü vardır; ‘’Mal canın yongasıdır’’ işte bu söz bile mal ve mülk için insanların canını bile verdiği bu uğurda mücadele ettiğinin açık ifadesidir.

 Emile Zola der ki; ‘’Bütün büyük servetlerin altında suç gizlidir. Prodhon’da derki; ‘’mülkiyet hırsızlıktır.

Sorun ise Allah’ın Kur’an da dediği gibi ‘’benim nimetlerimi eşitçe paylaşın’’ emrine uyulmamasıdır. Herkesin eşitçe paylaşması gereken kaynakların, imtiyazlı ve  seçkin güçlüler tarafından gasp edilerek toplumların köleleştirilmesidir … Günümüzde buna kapitalizm denmektedir. Kapitalizm, toplumda herkese ait alanları, kaynakları gasp etmektedir. Kaldı’ki  İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in vefatından hemen sonra bile mülk savaşları bitmemiş adalet timsali her  iki  halife Ömer’ler ’de Medine Derin Devleti’nin  zengin Kodamanlarının mülk hırsı  yüzünden ölümlerine neden olmuştur. Onlar ; ‘’İslam Coğrafyası’nın servetleri Ümeyye Oğullarında toplanmış bu servete el koyacağız’’ dedikleri zaman sonlarını da hazırlamışlardı.

Hz. Ali gibi bir ilim ve adalet timsali büyük halife, kardeşi Akil’e söz geçirememiş kamu malından bir kuruş vermediği için kardeş Akil, para için halife abisini terketmiş, yani para ve rüşvetinin cazibesine katılarak Muaviye’nin safında yer almıştır. Keza Abil ile Kabil’in savaşı iktidar ve mülk savaşı değimliydi

     İkinci büyük suç işleme oranı ise cinsiyetten yani kadın tuzaklarında yaşanmaktadır. Kadın, Kapitalizm tarafından bir cinsel meta olarak kullanılmış adeta bir sömürge aracı olmuştur. Uygar dünya dedikleri bu düzende kadınlarla ilgili eşitlikçi bir dil kullanılsa da, asla böyle bir şey söz konusu değildir. Hala kadınlar cinsel sömürünün bir aracı olarak 2. Sınıf bir insan kabul edilerek kapitalist sisteme hizmet ettirilmektedir. Hatta kadınlar sözde itibarlı zengin kişilerin itibarsızlaştırılarak yok edilmesi için şantaj yöntemi olarak kullanılması kadın sömürgesinin en önemli göstergesidir. Hal böyle olunca kadın ve mülkiyet asırlardır insanoğlunun en büyük zaafı olmuş kurulan’’Bal Tuzakları’’ ile zengin itibarlı önemli siyasetçiler bu sayede diz çöktürülmüş itibarsızlaştırılarak tarihin çöplüklerine atılmışlardır. Peygamber’in mübarek torunu Hz. Hasan’ı ,  en yakını, karısına zehirlettirilerek şehit edilmesi, kadının nasıl kullanıldığına açık örnektir.Yani mülk ve iktidar savaşlarında Bal Tuzaklarının kurulmasında  en önemli argüman kadınlar olmuştur. Bu yöntem hala devam etmektedir. ( Bal Tuzakları adlı kitabı okumanızı tavsiye ederim)

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü’nün her yıl  düzenli olarak yayımladığı faaliyet raporunda da bu gerçek göze çarpıyor. Haziran 2014 itibariyle cezaevindeki tutuklu ve hükümlülerin sayısı 151 bin 47 kişi. Suç profili araştırmasına göre, en yaygın üç suç ‘hırsızlık, uyuşturucu ve adam öldürmek’. 331’i çocuk 28 bin 325 kişi hırsızlık suçundan cezaevinde. 177’si çocuk 26 bin 906 kişi uyuşturucu suçundan, 253’ü çocuk 26 bin 163’ü de adam öldürmekten suçlu bulunmuş.

Bu suçların açılımı yapıldığında suç işleme sorunlarının maddi olaylara dayanıldığı, Uyuşturucu kullanımı ve suç işleme oranının arkasındaki sorunun da yine fakir Aile çocuklarının olduğu, yoksulluktan dağılan ailelerin çocuklarının başı çektiği görülmektedir. Yani mülk para ve kadın suçun ana unsurunu teşkil etmektedir. Yine bu araştırmaya göre suç işleyenlerin yüzde yüze yakınının  eğitimsizlikten de kaynaklandığı görülmektedir.

 Araştırmaya göre, 304’ü çocuk 11 bin 957 kişi cinsel suçlardan cezaevinde. Bin 780 kişi de fuhuş nedeniyle. Her ikisini toplayınca cinsel suçlardan cezaevinde olanların sayısı ise 13 bin 737.

Tutuklu ve hükümlülerin 5 bin 128’i okuma yazma bilmiyor. 6 bin 574’ü okur-yazar olmakla birlikte bir okulu bitirmemiş. 63 bin 266’sı ilkokul, 16 bin 839’u ilköğretim, 26 bin 975’i ortaokul veya dengi meslek okulu, 21 bin 917’si lise veya dengi meslek lisesi, 3 bin 850’si yüksekokul veya fakülte, 81’i yüksek lisans, 14’ü doktora mezunu. Geri kalanlar ise öğrenim durumu bilinmeyenler.

Sonuç: Kur’an, biriktirmenin servet yığmanın ne kadar tehlikeli olduğunu Tevbe Suresi 35  te ifade ederken cezasının dehşetini de izah ediyor.
Biriktirilen, saklanan altın ve gümüşler, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahiplerinin alınlarının, yanlarının ve sırtlarının dağlanacağı gün:
‘İşte bunlar dinî ve insanî yardımlardan esirgeyip de kendiniz için, birbiriniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin azâbını tadın.’ denir.

Keza zina olayı da Kur’an da cezasının öbür dünyaya kalmadan bu dünyada verilmesini emreder.

Ve  …

Son ağaç kesildiğinde,
Son nehir kuruduğunda,
Son balık avlandığında,

İşte o zaman beyaz adam  paranın yenmediğini anlayacaktır.

* Kızılderili Atasözü

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...