logo

POLONYA (WARSZAWA) 23.11.2021

Hüseyin Akarçeşme

Hüseyin Akarçeşme
huseyin@sadabadhaber.com

Öncelikle bu şehri geçmişte İstanbul caddelerinde hafif yük taşıyan ve bolca bulunan Varşova marka kamyonetlerden tanıyorum diyerek başlamak istiyorum.
Vistula Nehri üzerine kurulmuş (Varşova) Warszava ismiyle anılan Polonya’nın başkenti.Şehir aynı zamanda, Polonya’nın 16 idari bölgesinden biri olan Masovian Voivodeship’inde başkentidir. Polonya 2004 yılında Avrupa birliğine katılarak, ekonomik olarak gelişim sağlayan ülkelerden biri olmuş.

Minsk gibi Varşova’da soğuk bir şehir. Fakat benim şikayetim soğuktan değil de zamanımın dar olmasındandı. Varşova’da kısa ama dolu dolu 3 gün geçirdim. Gezip, gördüklerimin ve hissettiklerimin yanında duyduğum o muhteşem hikayeler benliğime ayrı bir güzellik,haz ve ayrıcalık kattı.

VARŞOVA’NIN KURULUŞ HİKAYESİ

Geçmiş dönemlerde bu şehire güzellik katan Vistula nehrinin iki yakası iki ayrı ailenin hakimiyetindeymiş. Nehirde deniz taşımacılığını (bir yakada bir aile, bir yakada diğer aile) olmak üzere bu iki aile sürdürmekte ve bölgelerine hakim durumdalarmış. Doğal olarak da aralarında rekabet ve husumet olurmuş. Bu yakadaki ailenin oğlu Wars, karşı yakadaki ailenin kızı Zawa ile izdivaç yaşamış. Aileler istemese de bu yakınlık evlilikle sonuçlanmış. İki aile birleşmek zorunda kalmış. O günden sonrada Wars ve Zawa’nın isimleri birleştirilerek şehrin adı da Warszawa olmuş.

Avrupa’nın ilk,dünyanın ikinci anayasası Polonya’da ilan edilmiş. Stalin Varşova paktı imzalandıktan sonra işgal ettiği Varşova halkına bir jest yapmak istemiş. Çok kapsamlı bir kültür merkezimi istersiniz.?yoksa metro mu yapayım? demiş. Referandum yapılmış halk %78’le metro demiş. Ancak Stalin yinede  dinlemeyip kültür merkezi yapmış. 1955 tarihinde de bitirmiş.

Polonya 1795 de (Lehistan) 123 yıl sürecek olan parçalanma sürecine giriyor. Avusturya-Macaristan,Prusya ve Rusya üçü birden saldırıyor ve istila ediliyor.Yıkılan ülkenin prensi ve ordu komutanı Türk atları Vistula nehrinden su içmedikçe Lehistan özgürlüğüne kavuşamayacak şeklinde konuşarak Türk dostlarımız bize yardım etmeli artık demeye getiriyor. (1795) Bu ülkenin Parçalanma süreci olan 123 yıl boyunca Osmanlı Polonya’yı yok saymıyor ve Osmanlı padişahları Lehistan’ı öylesine benimsiyorki,dünya büyükelçilerine verdikleri yemek ve davetlerde bir sandalye ve yemek takımını boş bırakıyor. Sebebini sorduklarında da Polonya temsilcisinin şuan bir müşkülatı olduğu belirtiliyor ve yolda gelecekler şeklinde yanıtlanıyor.Bu gibi tarihi kadirşinas hareketlerden dolayı da bu ülkede Türkler seviliyor. Osmanlı paşası Mustafa Celalettin Paşa aslında bir leh(Polonyalı) gençliğinde parçalanma sürecinde Osmanlı’ya göç eden , Türk hayranı bir kişi. Paşalığa kadar yükseliyor. Ülkeyi o kadar benimsiyor ki Türk milliyetçiliği üzerine kitap bile yazıyor.
1923 de Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda bizi ilk tanıyan ülke Polonya .

2.Viyana kuşatması sırasında ordu komutanı III.Jan Sobieski 2 arada bir derede kalıyor. Osmanlı’ya geçiş izni veriyor. Ancak diğer Hıristiyan toplulukları toplanıp biz din kardeşiyiz, Osmanlı girerse mahfoluruz diyerek baskı da yaparak Sobieski’yi ikna ediyorlar. Kuşatma gerçekleşemiyor. Osmanlı savaşı kaybediyor. Sobieski’nin ordusu kazanıyor. Sonrasında da Sobieski bu zaferden dolayı kral seçiliyor. 6 ay sonra da dayanamayıp istifa ediyor. Politika bana yaramadı. Askerlik daha mertlik içeriyor diyerek.

Şu anda Polonya da üç bin Türk var bilgisi aldım burada.Üç bin kişide Musevi varmış.Buradaki Türkler genellikle Tekstil işiyle uğraşıyorlar.
Bu ülkenin yetiştirdiği en önemli kişi Frederik Şopen Polonyalı. Papa 6.Jean Paul de bu ülkeden. Polonya’nın milli şairlerinden Adam Mickiewicz de İstanbul’da yaşayan şahsiyetlerden. İstanbul da Kasımpaşa’da yaşamış ve orada ölmüş. (Kasımpaşa’lı)

Polonyalılar mazilerine ve tarihlerine çok önem veriyorlar. Mezar ziyaretleri çok önemli. Ölülerine olağanüstü saygı duyuyorlar. Bu yüzden mezarlıklar bakımlı ve ziyaret eden çok fazla.Halkın çoğunluğu katolik.Diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla dindarlar diyebilirim.

Ülkede milli gelir kişi başı 15.000$. Milli Para birimi zloti. Ancak 2012 yılında da Euro ya geçtiklerini hatırlıyorum.Ülke son 25 yıl içinde çok hızlı gelişmiş. Ülkeyi yeniden baştan başa imar etmişler.AB yaramış bu eski Sovyet ülkesine.

Varşova’nın çikolatası ve sıcak çikolatası çok meşhur. Wedel adında bir dünya markaları var.Gerçekten kalite..

Bizi Polonya’da gezdiren Rehberimiz ‘Polonya dili ve edebiyatı okumuş,üniversitede öğretim görevliliği yapmış bir Türk’tü.’ Adı Kerem Akan. Özveriyle ve ihtimamla bize Varşova yı İstanbul Plakalı arabasıyla gezdirerek , adeta öğretti.Hatim ettirdi dersek yalan olmaz diyecek kadar..

Sonuç olarak Polonya halkı yani Lehler diğer Avrupa ülkelerinde göremediğimiz bir biçimde Türk insanını seviyor.Eskiye dayanan iyi ilişkiler sebebiyle Türkleri benimsiyorlar ve bir nevi bağırlarına basıyorlar..

Hüseyin AKARÇEŞME

-İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi
-Gezginler kulübü Ü

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...