Son Dakika
Kağıthane’de Uyuşturucu Operasyonu
Kağıthane’de motosiklet yayaya çarptı
Kağıthane’de İETT otobüsünü parçalarken yakalandılar!
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Sahi Dünya’daki Tüm Yangınların Azmettiricisi Bulundu mu ?
Dünya nereye gidiyor…. Virüsler, yangınlar, fırtınalar, seller, afetlerin ardı arkası kesilmiyor. Her şeyin efendisi küresel kapitalizm bu felaketler karşısında çöktü. Sömürgeci emperyalizm , çaresiz. Artık dünyayı yönetemiyorlar. Çünkü çığlıklar arşı alaya yükseldi. Her şeyin sahibi Allah , azgınlaşan ve dünyayı kasıp kavuran insanlığa hesap mı soruyor nedir. Yoksa kıyamet mi yaklaşıyor, ya da geçmişte olduğu gibi ‘’helak etme’’ icraatını mı devreye sokuyor Allah , bilemiyoruz.
Son çıkan yangınlarda da bunu görebiliyoruz. Birleşmiş Milletler bağlı 190 küsur ülkenin 91’inde yaklaşık bir aydır yangınlar var. Yani, dünyanın yarısı cayır cayır yanıyor. Zannediyorum dünyanın diğer yarısı da çöl ve coğrafi konumu açısından yangına uygun bölgeler değil. Bu olumsuzlukları insanlık, küresel ısınmaya ve mevsim değişikliklerine bağlıyor. Bir kısım insanlarda azmettiriciyi arıyor. Türkiye’de de benzer tartışmalar söz konusu.
Hadi diyelim Türkiye’yi PKK Terör Örgütü yaktı .Pekala 91 Ülkeyi Amerika’yı, Avrupa’yı kim yaktı? Hemen aklımıza baş kundakçı kim sorusu geliyor. Bilime, ilme bakarak Küresel Isınmayı söz konusu edersek sadece Türkiye’de; Adıyaman ve Urfa’nın her gün yanması gerekli değil mi? Buradan bilime karşı olduğum gibi bir şey asla anlaşılmasın.
Özetle, hep suçlu arıyoruz … Çaresiziz… Baş edemiyoruz… Stratejilerimiz, gücümüz, teknolojimiz, sanayimiz aklınıza ne geliyorsa hepsi diz çöktü. Ve hala kendimize gelemiyoruz. Ve dünya hala yanmaya devam ediyor. Bu dünyanın bizi yaratan Allah için bir zenneden daha küçük olduğuna inanmıyoruz. Kutsal kitaplarla aramız açıldı, Allah’a ve kitaplarına inanıyormuş gibi yapıp kendi köle sistemimizle göz yaşlarını ve kan göletlerini her geçen gün daha da artırıyoruz. Sınırlarımız açılsın, sınıflarımızı ayaklar altına alalım eşitçe kardeşçe yaşayalım hayali kurarken; daha çok kapanıyor, ayrışıyor ve tıpkı av hayvanları gibi avımızın peşinde koşuyoruz. Afetler, toplu ölümler, sapkınlıklar,zulümler, katliamlar bizi bir türlü akıllandırmıyor. Çabuk unutuyor ve çarçabuk köle düzenimize hemen entegre olmaya devam ediyoruz. Sonuçta da dünya yanmaya devam ediyor…
Hepimizin ham maddesi bir iken , bir damla sudan yaratılmışken, hepimizin gideceği yer belli iken, toprak altında eşitleneceğimizi bilirken, egolarımızın, dünyalık statülerimizin, mal ve mülklerimizin, kariyerlerimizin, evlatlarımızın özetle dünyalık materyallerimizin kulu kölesi oluyoruz.
Bir dilim ekmek ve daha iyi bir hayat için okyanuslarda boğulan insanların çığlıklarını duyamıyoruz. Afrika’nın çöllerinde su diye kıvranarak ölen milyonlarca çocuğun durumu bizleri ilgilendirmiyor. ’’ Bu çocuklar hangi suçlarından dolayı diri diri toprağa gömüldüler’’ ayetinin sorgulaması ve sorumluluğumuzun idrakine varamıyoruz. Kısaca zulümlere baş koyamıyor, bize değmeyen yılan bin yaşasın mantığıyla sadece seyrediyoruz. İnsanlık onurumuzu, şerefimizi, dünyalıklara tedavül ediyoruz. Ve dünya yanmaya devam ediyor…
Varımız yoğumuz, ideolojilerimiz, etnik yapımız , mezheplerimiz, cemaatlerimiz, vs. yapılanmalarımız. Din savaşlarımız devam ediyor. Allah’ın dinini Allah’a öğretme gibi bir hasletimiz var. Hal böyleyken de Allah’tan dinden uzaklaşıp kendi uyduruk dinlerimizi inşa ediyoruz. Ardından felaketlerin ardı arkası kesilmiyor… Felaketler kapımızı çaldığında ise çığlıklarımız artıyor. Hesaplaşamıyoruz. Nerede yanlış yaptık diyemiyor, sürekli düşman üreterek kendimizi temize çıkarıyoruz.
Durum böyle olunca da İnsanlık bir avuç efendinin oluşturduğu köle sistemi ile acı çekiyor ve bu acılar sürekli çoğalıyor. Ve insanlık bütün bu olumsuzluklara rağmen gerçek efendisini olan Allah yerine kısa bir ömrü olan dünyadaki efendilerinin ayakta kalması için uğraş veriyor. Belki de bu felaketleri ; inanışlarına göre Kıyameti yaklaştırmak için sözde Allah’a karşı görevlerini yerine getirdiklerini zanneden aynı efendiler tarafından çıkarılıyor. Ama farkına varılmıyor ya da görmezlikten geliniyor. Tıpkı; ‘’Ey Musa sen haklısın ama bizim karnımızı Firavun doyuruyor diyen Mısır halkı gibi. Tıpkı; ben köleliği kaldıracağım diyerek bu uğurda uğraş veren ve daha sonra faili meçhule kurban giden ABD Başkanı Abraham Lincon’a verilen cevap gibi… Zamanın yüz binleri, ‘’köleliği kaldırırsan bizim karnımızı kim doyuracak, efendilerimize dokunma diyorlardı. Ve kölelik kalkmasın diye savaş çıktı yüz binler öldü heder edildi.
Ve o günden beri de dünya daki alevler daha yükselmeye başladı.
Özetle: Belki ileri ki aylarda, yıllarda daha büyük felaketlerle karşılaşacağız. Allah bizleri kıtlıkla, açlıkla sınayarak bazılarımızı yok edecek. Ve bizler yine sorumluluğu kendimize değil de bir yerlere yükleyerek tek yaratıcı ve her şeyin sahibinin Allah olduğunu unutacağız. Bence Allah, unutulunca; felaketler zirveye ulaşıyor… Peygamberler tarihi ve helak edilmiş toplumları incelediğinizde bugünlerde yaşananları çok rahatlıkla görebiliyorsunuz. Dünyadaki yangınları alevleri daha da yükselecek. Bizler ise yine azmettiricinin peşine düşerek aramaya devam edeceğiz ama sonuç alamayacağız.
İnsanlık kitaplarına mutlaka geri dönmeli. Tahrif edilmiş bile olsa toptan ret etmeyerek İncil’de, Tevrat’ta okunmalı ve yararlanılmalıdır. Kur’an’dan ise asla uzaklaşılmamalıdır. Kurtuluşun ve müreffeh hayatın reçetesi Kur’an’dır. Ancak yangınları bu şekilde söndürebiliriz.
Hicri Yılbaşını, 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyor, yangın bölgelerindeki büyük afetlerin son bulmasını Allah’tan temenni ediyorum.
CEMİL ÖĞÜTCÜ
10/ 08/ 2021
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları