logo

Toplum, Allah’a inanıyor lakin yokmuş gibi yaşıyor

Cemil Öğütcü

Cemil Öğütcü
cemil@sadabadhaber.com


Tüm insanlığın yani hepimizin ham maddesi aynı olmasına  rağmen öldükten sonra hepimiz eşitlenerek aynı mezarlara, toprağa gömüleceğimize rağmen neyin mücadelesini yapıyor adeta bir birimize caka satarak  kibir kuleleri oluşturuyoruz.

Zengin, makam sahibi  ve şöhretli insanlar için eğilip bükülüp, hayranlıklarımızla birlikte adeta büyük misyonlar yükleyerek  tapıyoruz onlara.. . Halbuki karşımızdakiler sadece  insan …. Farklı, imtiyazlı yaratıklar değil…  İnsanları kutsadığınız zaman yanlışlarını ya göremez, yada kapatırsınız. Elbette sevgi saygı başka bir şey … Ama; haşa tapınırcasına sevgi insanoğlunu felakete sürükler

 Hal böyleyken  İnsanlar neden kendisini başkalarına beğendirmek için çaba harcar mücadele eder anlamış değilim. Esas olan insanların kendisini sadece Allah’a beğendirmesi için mücadele etmesi gerekmez mi? Sırat-ı  Mustakim de bizlere kefil olacak, sınava tabi tutacak insanlar mıdır; yoksa her şeyin sahibi bizi yoktan yaratan Allah’mıdır? O halde kendimizi insanlara beğendirmek yerine  Allah’a beğendirmek  ve her zaman onu hatırlamak daha  mantıklı ve doğru değil midir.

Bizim gibi hammaddesi aynı olan sıradan insanlara beğenilmek için çaba harcarken belki de farkında olmadan kibir kuleleri oluşturarak şirk’e giriyoruz. Hal böyleyken ne yapsam insanlar beni beğenir yerine; ne yapsam Allah beni beğeniri yaşam biçimi haline getirerek hayatımızın her alanına sokmalıyız.

Maalesef bugünkü toplum istisnalar hariç Müslüman olduğunu zannederek;  ‘’Allah vardır deyip, yokmuş gibi yaşamaktadır’’ Oysa ki Allah gönderdiği kitabında hep uyarmıyor mu;  6-8) Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli görerek azar. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.(abese)

Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah’ındır. Şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç de ğildir; ama herşey O’na muhtaçtır, övülmeye de en çok O layıktır lokman 26

Bu toplumun sorunu Allah’a inanmak değil, Allah’a inanıp ta onu yok sayarak dediklerini yapmamaktır.  Dünya’da  Allah’a inanmayan insansan sayısı marjinaldir yani küçüktür. 7.5 milyar insanlık tek tanrı inancına sahiptir ve Allah’a inanır.

 Cehenneme gireceği kesin olarak bilinen İblis ( Şeytan) da Allah’a inanıyor, onu seviyordu … Lakin kibirlenerek;  ‘’Adem topraktan, ben ise ateşten yaratıldım’’  diyerek kibir kulesi oluşturuyor, Allah’ın dediğini yapmayarak asla secde etmem diyordu. Hal bu iken istisnalar hariç  insanlığın sorunu da şeytan’ın sorunu ile örtüşmektedir.

Durum bu iken zenginler, ben kazandım ve şu kadar insana ekmek  aş veriyorum diyerek kendini  imtiyazlı hale getirerek üstün görüyor, rızkın Allah’tan değil de kendisi tarafından verildiğine inanarak neredeyse şirk bataklığına düşmüyor mu? Makam mevki sahibi, ’’ ben bu makama tırnaklarımı kazıyarak geldim’’ diyerek ayrıcalıklı bir teba oluşturuyor mu? Şöhret sahibi, kendini üstün sayarak ayrıcalık  istiyor ve ‘’beni milyonlar beğeniyor sen kimsin’’ diyerek adeta şeytan gibi düşünmüyor mu?

Özetle,  ‘’Ben’’ diyerek egosunun kölesi olan insanlık, kibir hastalığına yakalanarak bir  ‘’HİÇ’’ olduğunu bir gün toprak olacağını unuturken,  hala  kendisini Allah’a değil de tıpkı kendisi gibi bir ‘’HİÇ’’olan insanlığa beğendirmek için çaba harcamaya devam ediyor.

Varsa yoksa kariyer, konformizm,gösteriş,caka,zenginlik,makam,şöhret, ve diğer dünya  nimetleri… Ardından kibir imtiyazı ile teba oluşturup haşa kendini Allah yerine koyma  … İnsanlığın sorunu budur.

Servetler ve çocuklar dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha iyi hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır. (Kehf 46)  Servet ve çocukları ile övünerek dünya ya aldanan ve dünyayı belki bilinçsiz bir şekilde tapınak haline getirenler, üzerlerine bir de Kibir belasını kattıklarında dini  ritüelleri dört dörtlük yapsalar bile azaptan kurtulacaklarını mı sanıyorlar?

Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez(lokman 18)

Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin. (17/379

Ona: “Allah’tan kork” denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o. (2/206)

Fatiha  Suresi’nin mealinde de bahsedildiği gibi ‘’yalnız Allah’a inanıp ondan yardım dileyen ve ona itaat eden sözde kalmıştır. Kur’an’ın temel buyruğu; adalet, eşitlik, eşit paylaşım, kardeşlik, sınıfsız,sınırsız,sömürüsüz,saldırısız, savaşsız bir dünya  kibir kulelerinin enkazı  altında kalmış çırpınmaktadır.

Allah bizi  kibir kulelerinden ve dünya tapınakçılığından korusun. 

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...