logo

UMUDUN ADI KADIN; KADININ ADI: YOK…

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com

Maharetli ellerde büyüyen umuttur yaşamak. Bir kadının en özel halidir umut ettiği haller…

                Çocuktur kadın… Diğer cinse verilen tüm ayrıcalıklar kendine verilmezken varlığını ispata çalışır. Toplumsal eşitsizliğin, ataerkil ailelerde görülen ayrımcılığın başkahramanıdır. Yaradılışından gelen güç ve fedakârlık ile umut etmeyi öğrenir. Sevilmeyi, var olmayı, dinlenmeyi, aynı olmayı umut eder. Okumak için daha çok çalışmalıdır. Tüm fırsatları değerlendirmelidir. Hayallerini süsleyecek oyuncak bebeğine sahip olmayı umut eder. Saçlarını tarayacaktır, sevip sarmalayacaktır; kendisine verilmeyen şefkate inat.

                Genç kızdır kadın… Yüreğinin kocamanlığını taşıyacak bir seveni umuteder. Sevdiğinin kim olduğu değil kendisini ne kadar seveceği ile ilgilenir. Yine bir dolu hayali vardır. Pembe panjurlu evi olmalı, en süslü gelinliği giymeli, ömrünün sonuna kadar mutlu mesut yaşamalıdır. Buna o kadar çok inanır ki; ilk karşısına çıkan ve sevdiğini söyleyenle mutluluğu umut eder ve evlenir.

                Yetişkindir kadın… Kendisi anne olmuştur artık.Çocuklarına,kocasına, kocasının ailesine karşı sorumlulukları vardır. Her sıkıntıda daha iyi olacağını umut eder hayatının. Eşi ihanet ettiğinde çok hazırdır sevdiği adamın söyleyeceği yalana inanmaya. Kocasına değil, kendisine kızmaya başlar:

-Acaba nerede eksiği vardır,  nerede yetmemiştir de eşi başka kadına gitmektedir? Yetebilmek adına daha süslü olmaya karar verir… Eşinin en çok onu sevmesini ve istemesini umut etmektedir bu kez.

                Yediği dayaktan sonra bu son dayak yiyeceği umuduvardır. Eşi sinirlenmiştir, bir daha kıyamaz vuramaz. Hep bunu umut eder.

                Eğer parasızlık var ise sebebi kadındır. Bunun ceremesini o çekecektir. Çocuklar hasta ise kadın suçludur, iyi bakamamıştır. Bir hata varsa anaları iyi yetiştirememiştir. Koca;  kuma aldıysa karısı suçludur, yeterince iyi bir eş olamamıştır. Kadın dayak yediğinde kesinlikle suçlu kendisidir. Çünkü kocasının sözünü tutmamıştır ya da kızdırmıştır ya da sinirlendirmiştir. İşte tüm bunların oluşmaması için hep her şeyin yolunda gitmesini umut etmek zorundadır.

                Her şeye katlanmak zorundadır. Eşi bakmazsa sokakta kalacaktır. Çocuklarına bakamayabilir, daha kötüsü çocuklarından ayrılabilir. Komşular dul kadınlara neler diyordu? Hatta kendisi de dul kadınlar hakkında hiç iyi konuşmamıştı… O halde dul kalmak çok kötü bir şeydi. Allah korusundu. Dul kalmamayı umut etmeliydi…

                ^Umut, hayat boyunca sürer ve ölümle sona erer^; derken George Benard Shaw,  kadının çilesinimi anlatıyordu acaba? O halde yaşamak çile miydi?

                 Boise’umudunu kaybetmiş olanın, başka kaybedecek şeyi yoktur’; diyordu. Her şeyini kaybetmiş bir kadın olmaktan korkuyordu. Demek ki umudunu kaybetmemeliydi.

Yüreğimi Koydum Sevda Yoluna
Mutluluğun Varamadım Sonuna
Ömrümü Harcadım Umut Yoluna
Umut Fakirin Ekmeği Ye Memet

Fahri Işık’ın bu şiiri boşuna mı dillere destan olmuştu?

                Umut etmekle başlıyor hayat… Her sabah uyandığımızda umutları da topluyoruz bir bir dallarından. Bir meyve bahçesinin kokusu ve muhteşem güzelliği içerisinde dimdik duruyor umutlarımız. Yaşamaya dair, mutluluğa dair, sevmeye dair…

                Keşkelerin pişmanlığından, bir belki ye adanıştır umut.Umut; kadın gibi naif, kadın gibi kırılgan, kadın gibi vazgeçilmezdir. Umut kadındır, kadın ise umut…

                Hayatın bütün olumsuzluklarına ve adaletsizliğine rağmen umut etmek kocaman bir yürek ister.İşte bu yüzdendirki; kadınlarımızınyürekleri dağ gibi kocamandır.

                Ben bir kadın olarak umut ediyorum. En çok insanca yaşamayı…  İnsan onuruna yaraşır biçimde.

                İçimizde yeşeren umut ağacının her bir dalının budanmadan kocaman bir ormana dönüşmesi umuduyla…

Aşk ile eyvallah…

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...