Son Dakika
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Kağıthane’de minibüs park halindeki araca çarptı, 6 yaralı var
Kağıthane’de Elektrikli Araç Kazası
SEYRANTEPE’DE DEHŞET: 2 ÖLÜ, 4 YARALI
Yıllar önce Erzincan’a gittiğimde; Terzi Baba Türbesini de ziyaret etmiştim. Bu ziyarette dikkatimi çeken bu cümleyi hala unutmuş değilim. Terzi Baba’nın mezarının başında büyük puntolarla şöyle yazıyordu; ‘’Vallahi Dünya için Allah Demem’’ 10. Yy ile 15. Yüzyıl mutasavvıf ve düşünürleri incelediğinizde aynı mantaliteyi görür ve büyük haz duyarsınız. Muhyiddin Arabi , Mevlana, Şemsi Tebrizi, Niyazi, Yunus Emre, Nesimi, Şazi Şirazi, Hafız Şirazi, Hacı Bektaşi Veli, Nakşi Bendi ve daha çokları…
Bunların hepsi dünya nimetlerini elinin tersiyle ittiği gibi bu nimetlerden uzaklaşmayı da kendilerine yol seçmişlerdir. Devletten, siyasetten, mal ve mülkten uzak durup bir post bir hırkayla İslam’a çok güzel hizmetler sunmuşlardır. Zaten o’nun için unutulmuyor bir ekol olarak ölümsüzleşiyorlar. Kaldı ki ; bunlara Şeyh,Efendi, Üstat, Hoca, Hazret gibi cumhuriyet toplumunun isim nitelendirmeleri de yapılmıyordu. Ayrıca onlarda bu takma ve insanları kibirleştirici kavramlara karşı çıkıyor, bir ‘’Hiç’’lik mücadelesi veriyorlardı. Onlar gerçekten Hz. Peygamberi örnek almışlardı. Peygamberimiz S.A.V de kendisine efendi diyenleri meclisinden çıkarmış bu vasfı asla kabul etmemiştir. Çünkü Kur’an’ı Kerim’de de bir çok ayette ‘’ Arkadaş Peygamber’’, arkadaşınız peygamber uyarıları yapılmaktadır. Çünkü bir kişiye Efendi dediğiniz de zaten köleliği kabul etmiş oluyorsunuz. Oysa ki bizim dinimizin en temel ilkeleri önce özgürlüğü temin edip sonra köleliğe karşı savaş açarak eşitlikçi yani adil bir sistem kurmaktır. Tüm peygamberlerin geliş amacı ve tebliğleri de bu yöndedir. Hal böyleyken İslam Dini her zaman 5- S ile formüle ettiğimiz; sınıf, sınır, sömürü, saldırı, savaş uygulamalarına karşı çıkmış emaneti ehline ve liyakat sahibine vermeyi, istişare ederek maslahata önem vermeyi emretmiştir. İşte 10.yy ve özellikle 15 yy mutasavvıflarının temel prensipleri böyleydi. Onların Mürit toplama diye bir dertleri olmadığı gibi kendilerine özel imtiyazlar ve haşa Allah tarafından özel yetkilendirmelerle insanları cennetle müjdelenme gibi günümüzün bir kısım merdiven altı Tarikat erbapları gibi bir yalan makinesini işletmezlerdi. Bir ‘’Hiçlik’’ mücadelesi verirlerdi. Onlar, insanları cennetle kandırmaz, cehennem yolundaki taşları göstererek acı çekerlerdi. Hal böyleyken bugünü değerlendirerek toptancı bir anlayışla gerçek mutasavvıf ehline saldırmak yersiz ve yıpratıcıdır.
MÜSLÜMANLAR VE NEPOTİZM HASTALIĞI
Dünyalık işleri olmadığı için adam kayırma (NEPOTİZM) hastalığının yanından bile geçmezlerdi. Çünkü dünyalık bir hedeflemeleri yoktu. İstisnalar hariç bugün gelinen nokta öyle mi? Asla… Türkiye’de binlerce tarikat cemaat benzeri yapılar ve türevleri var. Bunların hiç biri birbirleri ile anlaşamadıkları gibi pastadan pay kapmak, yönetim kadrolarından pay almak için tüm enerjilerini harcıyor ve hedeflerine de ulaşıyorlar. Bu sayede emanet, ehliyet ve istişare gibi dinin temel çimentosunu oluşturan emirleri de adeta çöpe atıyor NEPOTİZM’in kralını yapıyorlar. Kapitalistleşerek devleşiyorlar. Ardından o yapıyı korumak içinde tam biat kültürünü, tarikatın temel ilkesi haline getiriyorlar. Öldükleri zaman bile dikkat ediniz postu, tarikat’ın yeni patronunu evlatla, yoksa damatla idame ettiriyorlar. Başka birilerine asla teslim edilmiyor. Yani Modern anlamda dinimizin kesinlikle ret ettiği NEPOTİZM hastalığı istisnalar hariç günümüz bir çok tarikat ve cemaatin en temel ilkesidir. Sadece bu hastalık cemaat ve tarikatlarda mı asla… Maalesef bütün İslam Toplumlarında bu hastalık var ve bence en temel sorun bu.
SEKÜLER TARİKATİZM ENFLASYONU
Özellikle son yıllarda bilgiden, ilimden,irfandan, erdemlikten daha da önemlisi dinden uzak yüzlerce tarikat türedi. Sadece şekil ve basit ritüellerle yüz binlerce insanımızı kandırarak bu sayede rant devşiren ve amaçları istisnalar hariç sadece dünyevileşmek olan bu yapıların İslam Dinine algı da olsa ne kadar zarar verdikleri ortada … Tasavvufun temel ilkeleri ile tamamen zıt pozisyonunda olan bugün ki bir kısım yapıların Tasavvufçu olarak nitelendirilmesi de ayrıca garip. Oysa ki; gerçek tasavvuf, Dünya imtihanında cehenneme giden yol olan Para, Kadın, Mülk-Servet ve Dünyalık koltukları elinin tersiyle iterken ve bu uğurda savaş verirken, günümüzde ve özellikle son yıllarda sık sık gündeme gelen bazı sözde tarikat ve cemaatler tam aksine Cehenneme giden bu hasletlere sahip olmak için savaş vermekte ve milyonlarca insanı kandırmaktadır. Sırf kendi menfaatleri için her olumsuz, dinin kesin ret ettiği şeyleri bile Mubah sayabiliyorlar. Son Fetö yapılanmasında olduğu gibi
Son söyleyeceğim şudur: ‘Maddi varlığı bir emanet ve etrafına karşı bir mesuliyet olarak kabul eden İslâmî tasavvuf, paylaşımı, israftan, lüksten, dünyevi hırslardan kaçınmayı öngörür. Asırlar öncesinin Tasavvuf Erbapları bunu başarmış, toplumlara faydalı oldukları gibi ülkelerin ahlak ve maneviyatına da büyük hizmetler sunmuşlardır. Allah onlardan razı olsun.
Sonuç’ta dünkü tasavvuf öğretisine evet, İstisnalar hariç bugün kine ise şerh koyuyorum.
CEMİL ÖĞÜTCÜ
05/09/2020
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları