Son Dakika
Kağıthane’de Uyuşturucu Operasyonu
Kağıthane’de motosiklet yayaya çarptı
Kağıthane’de İETT otobüsünü parçalarken yakalandılar!
Kağıthane’de şüpheli ölüm; silahla başından vurulmuş halde bulundu
Kağıthane’dekontrolden çıkan panelvan devrildi
Kağıthane’de 18 yaşındaki genç balerin odasında ölü bulundu
Bir gün çok sevdiğim bir tiyatrocu olan Nisa SEREZLİ’ nin bir röportajını okuyordum. Beni derinden etkileyen bir cümle kurmuştu. Diyordu ki; ’Artık ne zaman yeni bir elbise alsam, seneye modası geçer mi diye düşünmüyorum. Seneye giyebilecek kadar yaşayacak mıyım diye düşünüyorum.’ Kimilerine göre ben hala gencim bu sözler için, kimilerine göre ise yolun sonuna doğru gitmekteyim.
Çocukları en çok neden seviyoruz biliyor musunuz? Bize masumiyetimiz hatırlattıkları için. Öylesine temizler ki; kirlenecek kadar hayatı öğrenmediler henüz. Ve bizler yaşadıkça kirleniyoruz, bir daha temizlenmemecesine.
Arkadaşlıkla ve dostluklar yok oluyor önce, sonra aşkları tüketiyoruz, sonra dürüstlük, gerçekler yerini yalana bırakmaya başlıyor. Öylesine bir keşmekeşin içine giriyoruz ki; ne kadar temiz kalmak istesek te başaramıyoruz. Son birkaç yıldır yeni yıl yazılarıma bakıyorum da hepsi bir diğerinden daha umutsuz. Çocukluğumu özlüyorum işte bu nedenle, tıpkı herkes gibi… Çünkü yetişkinliğimiz; savaşlar, kavgalar, ölümler, sahtelikler dolu.
Televizyonlarda kaçınız haberleri içiniz sıkılmadan izleyebiliyorsunuz? Bunu yapan kim? Bizler. Umarsız bir bencillik içerisindeyiz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derken, kendi bahçesi dışında hiçbir şeyi düşünmeyen benciller ordusu haline geldik. Ne parayı, ne zoru, ne acıyı paylaşmıyoruz artık. Aslında cenneti de cehennemi de kendimize yaşatan sadece bizleriz. Nasıl davranıyorsak öyle yaşıyoruz. İçinde yaşadığımız dünya ile içimizde yaşattığımız dünya arasında kurabildiğimiz bağ kadar mutlu oluyoruz. Ama bu şu anlama gelmemeli; her şeye boyun eğdiğimiz, her şeyi kabullendiğimiz bir dünya ancak esaret olur. Ernesto Che Guevara; hayatın, kurallarını değiştirecek kadar güçlü değilim ama kurallarına boyun eğmeyecek kadar güçlüyüm; demiş. Ne doğru söylemiş. İnsan onuru tam da bunu gerektirir. Tüm evren insan için yaratılmışken, insana hizmet için varken bizzat insan kendine zehretmek için şu âlemi her şeyi yapmakta… Benim anlamakta en zorlandığım konu burasıdır. Neden yapıyoruz bu kötülükleri? Elimizdekini paylaşmak, merhameti yüreğimizden eksik etmemek; anlaşılmayı beklemeden anlatmayı denemek ve sonsuz kere sevmek varken neden hayatı çirkinleştiriyoruz? Bize yaşatılanları yaşatmadan ve başkalarına yaşattıklarımızı yaşamadan ölmüyoruz. Tam da bu sebeple yaşadıklarımıza da yaşattıklarımıza da çok dikkat etmek zorundayız. Çünkü geleceğin kökleri geçmişte saklıdır.
Her yeni yıl bir umut saklıyor koynunda. Kim en çok neyin yokluğunda ise onu diliyor. Bu satırların yazarı da tüm eksiklerin tamamlanacağı, savaşların olmadığı, kadınların ağlamadığı, çocukların mutlu olacakları bir 2018 diliyor, umut ediyor.
Aşk ile eyvallah
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
05 Kasım 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
29 Ekim 2024 Köşe Yazıları
21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları