logo

YİNE BİR YENİ YIL

Derya Deniz Dinç

Derya Deniz Dinç
ddinc@windowslive.com


Bir gün çok sevdiğim bir tiyatrocu olan Nisa SEREZLİ’ nin bir röportajını okuyordum. Beni derinden etkileyen bir cümle kurmuştu. Diyordu ki; ’Artık ne zaman yeni bir elbise alsam, seneye modası geçer mi diye düşünmüyorum. Seneye giyebilecek kadar yaşayacak mıyım diye düşünüyorum.’ Kimilerine göre ben hala gencim bu sözler için, kimilerine göre ise yolun sonuna doğru gitmekteyim.

    Çocukları en çok neden seviyoruz biliyor musunuz? Bize masumiyetimiz hatırlattıkları için. Öylesine temizler ki; kirlenecek kadar hayatı öğrenmediler henüz. Ve bizler yaşadıkça kirleniyoruz, bir daha temizlenmemecesine.  

        Arkadaşlıkla ve dostluklar yok oluyor önce, sonra aşkları tüketiyoruz, sonra dürüstlük, gerçekler yerini yalana bırakmaya başlıyor. Öylesine bir keşmekeşin içine giriyoruz ki; ne kadar temiz kalmak istesek te başaramıyoruz. Son birkaç yıldır yeni yıl yazılarıma bakıyorum da hepsi bir diğerinden daha umutsuz. Çocukluğumu özlüyorum işte bu nedenle, tıpkı herkes gibi… Çünkü yetişkinliğimiz; savaşlar, kavgalar, ölümler, sahtelikler dolu.

     Televizyonlarda kaçınız haberleri içiniz sıkılmadan izleyebiliyorsunuz? Bunu yapan kim? Bizler. Umarsız bir bencillik içerisindeyiz. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derken, kendi bahçesi dışında hiçbir şeyi düşünmeyen benciller ordusu haline geldik. Ne parayı, ne zoru, ne acıyı paylaşmıyoruz artık. Aslında cenneti de cehennemi de kendimize yaşatan sadece bizleriz. Nasıl davranıyorsak öyle yaşıyoruz. İçinde yaşadığımız dünya ile içimizde yaşattığımız dünya arasında kurabildiğimiz bağ kadar mutlu oluyoruz. Ama bu şu anlama gelmemeli; her şeye boyun eğdiğimiz, her şeyi kabullendiğimiz bir dünya ancak esaret olur. Ernesto Che Guevara; hayatın, kurallarını değiştirecek kadar güçlü değilim ama kurallarına boyun eğmeyecek kadar güçlüyüm; demiş. Ne doğru söylemiş. İnsan onuru tam da bunu gerektirir. Tüm evren insan için yaratılmışken, insana hizmet için varken bizzat insan kendine zehretmek için şu âlemi her şeyi yapmakta… Benim anlamakta en zorlandığım konu burasıdır. Neden yapıyoruz bu kötülükleri? Elimizdekini paylaşmak, merhameti yüreğimizden eksik etmemek; anlaşılmayı beklemeden anlatmayı denemek ve sonsuz kere sevmek varken neden hayatı çirkinleştiriyoruz? Bize yaşatılanları yaşatmadan ve başkalarına yaşattıklarımızı yaşamadan ölmüyoruz. Tam da bu sebeple yaşadıklarımıza da yaşattıklarımıza da çok dikkat etmek zorundayız. Çünkü geleceğin kökleri geçmişte saklıdır.

  Her yeni yıl bir umut saklıyor koynunda. Kim en çok neyin yokluğunda ise onu diliyor. Bu satırların yazarı da tüm eksiklerin tamamlanacağı, savaşların olmadığı, kadınların ağlamadığı, çocukların mutlu olacakları bir 2018 diliyor, umut ediyor.

 Aşk ile eyvallah

Paylaşın:
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI-II

    05 Kasım 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) Bir önceki yazımızda, Cumhuriyet Dönemine kadar geçen süreçte yabancı okullar meselesini ele almıştık. Bu yazımızda ise Cumhuriyetin ilanından sonraki süreci ele alacağız. Özetlemek gerekirse Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı okullar ile tanışması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlamış, Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın sağladığı fırsatları kullanan misyonerlerin gayreti ile sayıları bu okullarınhızla sayıları artmıştır. Örneğin 1908 yılında Osmanlı’nın sadece taşra vilayetlerinde, 2.948 Gayrimüslimve 297 Ecne...
  • SÖMÜRGECİLER VE OKULLARI

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    (Yabancı Okullar Meselesi) “İnsan insanın kurdudur.” anlayışını rehber edinmiş sözde medeni ülkeler için sömürgecilik, önemli bir geçim kaynağıdır. Tarihin bize öğrettiği en önemli gerçek ise ekonomik değeri olan her şeyin sömürgecilerin ilgi alanı içerisinde olmasıdır.Ancak sömürgeciliği sadece ekonomik alan ile sınırlamak fazla safdillik olur. Sömürgecilerin askeri ve ekonomik güçlerini devam ettirebilmelerinde “böl, parçala, yut” taktiğinin yeri yadsınamaz. Bir ülkenin içindeki farklılıkları derinleştirmenin en kesin yolu eğitim ve kü...
  • İKİ EFENDİYE KULLUK EDEMEZSİNİZ

    29 Ekim 2024 Köşe Yazıları

    Zamansız gelme ve zamansız gitmeler her zaman insanoğlunu üzer. Dünya gelmelerle, gitmelerle dolup boşalıyor. Tüm canlılar doğuyor, gelişiyor büyüyüp sonra da ölüyor. Kural ve kaide Allah tarafından böyle koyulmuş. İnsanlık topraktan geldiği için tekrar toprağa dönerek geldiği yerde eşitleniyor. Lakin servet yığma hayallerine kapılıp ömrümüzü tüketiyoruz. Mallardan , evlatlardan, makamlardan vazgeçemiyoruz. Hangi İlah’a taptığımız belli olmuyor… Sonunu bildiğimiz filmin senaryosunda figüran rolleri almaya devam ederken hırsla...
  • KÂĞITHANE’DE YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ GİRESUN’UN KÜLTÜRÜYLE BULUŞTU

    21 Ekim 2024 Gündem, İstanbul, Kağıthane, Köşe Yazıları

    17-20 Ekim tarihleri arasında Kâğıthane Hasbahçe’de gerçekleştirilen 17. Giresun Tanıtım Günleri büyük bir katılımla sona erdi. Giresun’un kültürel zenginliklerinin ve yöresel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliklere İstanbul’da yaşayan Giresunlular başta olmak üzere birçok vatandaş büyük ilgi gösterdi. Dört gün süren etkinlik boyunca Giresun’un geleneksel halk oyunları, Karadeniz müziği ve yerel mutfağı katılımcılarla buluştu. Giresun yaylalarında yetişen doğal ürünlerin sergilendiği etkinlikte el emeği göz nuru ürünler de büyük beğeni t...